27
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
6162
Okunma


İlkokul beşinci sınıftaydım ve okumayı çok seviyordum.
Bizim sınıftaki bütün kitapları okuyup bitirmiştim.
Arkadaşlarımdan da istedim, onların getirdiği kitapları da bir çırpıda okuyup bitiriyordum; zaten kıt kanat geçinen bir ailem vardı, harçlığım yok denecek kadar azdı, olanıyla da hemen bir kitap alıyordum.
Bu böyle devam edemez; ne yapmalıyım? Nasıl bir çözüm bulmalıyım? Düşüncelere daldım. Kitap okumalıyım; yoksa kafayı yiyeceğim.
Bağımlılık dedikleri bu olsa gerek, ben de bağımlıyım, okuma bağımlısı.
Kafamda bir fikir oluşturup öğretmenimden yardım istemek için onun yalnız olduğu zamanını yakalamaya çalışıyordum.
Bir teneffüs zamanı baktım öğretmenim yalnız, bahçede güneşleniyor; fırsat bu fırsat deyip koştum yanına.
_’Öğretmenim, seninle bir şey konuşmak istiyorum.’
_’Söyle Emine, seni dinliyorum.’
_’Öğretmenim, ben okula bir kütüphane kurmak istiyorum.’
_ ‘Nasıl? Ve nereye?’
_’Bakın öğretmenim, ben biraz inceleme yaptım, eski binada bir boş sınıf var, orasını kütüphane yapmak istiyorum.’
_’Tamam anladım; diyelim ki; orayı kütüphane yaptın, kitapları nereden bulacaksın?’
_’Onu da düşündüm. Bizim sınıftaki ve bütün sınıflardaki kitapları tek tek öğretmenlerden isteyeceğim. Daha sonrada yeni kitaplar alacağım ama; o planımı şimdilik kendime saklıyorum.’
_’Aferin! Emine; sana istediğin kadar izin veriyorum.
Dört arkadaşını da sana yardım etmeleri için görevlendireceğim, sen kütüphaneni hazırla, takıldığın yerde gel benden yardım iste. Başarılar dilerim şimdiden sana.’
_’Çok teşekkür ederim öğretmenim.’
Deyip yardımcı olacak arkadaşlarımla beraber hemen boş sınıfa koştuk.
Önce sıraları bir kenara yığıp bir güzel süpürdük, tavanda sallanan örümcekleri aldık. Sıraları yerleştirdik, şimdi kitapları bulmaya geldi sıra.
Tek tek sınıfları dolaşıp öğretmenlere fikrimi açıkladım. Bütün öğretmenler beni destekledi.
Hatta bazıları evlerinde okunmuş kitapları da bana vermeyi önerdiler. Ben bu önerilerine çok sevindim.
Kütüphanemiz kitaplarla doldu. Şimdi onları dizayn etmeye sıra geldi.
Arkadaşlara verdiğim görev; kitaplar alfabetik sıraya göre ayrılacak, her kitabın bir numarası olacak. Sınıflardan topladığım dolaplara alfabetik sıraya göre sıralanacak, sıralanan kitapların numaraları bir kağıda yazılıp dolabın üstüne asılacak; böylece aranan kitap kolayca bulunacaktı.
Kütüphanem hazır, gayet güzel oldu. Şimdi okumak isteyen arkadaşları bekliyoruz.
Bu işe de çözüm buldum; anlayacağınız reklam yapacağım. Hemen arkadaşlarıma yeni görevlerini verdim. Hepsi ayrı ayrı guruplara kütüphanede çok güzel kitaplar olduğunu, isteyen arkadaşların teneffüste gelip okuyabileceğini söylemelerini istedim.
Reklam işe yaradı; daha ilk teneffüs benim kütüphane doldu taştı. Arkadaşlara kısa bir konuşma yaptım.
_’Arkadaşlar! Hepiniz hoş geldiniz. Bizler hepimiz orta halli ailelerin çocuklarıyız. Ben istiyorum ki; hepimiz zorda kalmadan istediğimiz kitabı okuyalım.
Şimdi sıra numarasına göre kitapları alıp okuyabilirsiniz. Eğer bir kitabı çok beğenip eve götürmek isterseniz, cüzi bir ücret ödemelisiniz ki; ben de o parayla yeni kitaplar alayım.
Kitaplığımız zenginleşsin, bizlerde değişik kitaplara sahip olalım. Okuduğunuz kitapları görevli arkadaşlara teslim etmeyi unutmayın.
Sizlerin burada hoşça vakit geçirmenizi diliyorum arkadaşlar.’
Artık çok rahatım, okumam için bir çok kitabım var. Arkadaşlarımda bütün güçleriyle çalışıyor, benim artık çalışmama gerek yok. Takıldıkları bir konu olduğunda benden yardım istiyorlar.
Bir çok kitabı arkadaşlar evlerine götürdüler, ben de onlardan kitap başı yirmi beş kuruş aldım, biriktirdiğim paralarla yeni kitaplar alıp kitaplığa yerleştirdim.
Hiçbir arkadaşım; sana verdiğimiz paralar ne oldu? Nereye gitti? Ne yaptın? Gibi sorular sormadılar bana.
Çok mutluydum; benden sonra burada okuyacak çocuklar benim çektiğim sıkıntıyı çekmeden istediği kitaba ulaşacak, hem de ben, bol bol kitap okuyabilecektim…
Emine uysal/21/09/2009