2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1608
Okunma

Çocukken amerikan filmlerindeki köpek vurgusuna bir anlam veremezdim. O zamanların meşhur köpek filmi Lassie’ydi. Bir köpeğin neler yapabileceğini, ne kadar candan ve sadık olabileceğini anlatmaya çalışıyorlardı. Bu amacı aşılamaya çalışan bir yığın köpek filmi izlediğimi hatırlıyorum. Olay neredeyse bir köpek propagandasına dönüşmüştü.
Köpek milletinin ne kadar sadık olabildiğini elbette biz de biliyoruz. Ama Amerikalılar, sanki ülkeleri insan kılığına girmiş köpekler tarafından ele geçirilmiş gibi davranıyorlardı.
Hijyen konusunda fevkalade hassas olduğu her halinden belli orta yaşlı bir Amerikalı kadının, yolda yürürken pisleyen köpeğinin dışkısını poşetler yardımıyla yerden toplamasını açıklayın açıklayabilirseniz. Bu manzarayı, sözgelimi uzaylılar analiz etselerdi aynı sonuca ulaşırlardı: Dünyanın gerçek efendileri itlerdir.
“Ama bu çok kaba bir yoruuuuuuuuum. Çocuklara hayvan sevgisi aşılamak için bu filmleeeeeeer.”
“Yaa…Demek öyle.”
“Eveeeeeeeeet.”
“Harika!”
“Hayvan sevgisi olmayanın insan sevgisi hiç olmaaaaaaaaz.”
“İşte orda dur! Neden bütün pislik seri katiller Kuzey Amerika’dan çıkıyor? Neden sadece beş dakikalık bir elektrik kesintisinde bu ülkedeki insanlar birbirine giriyor? Olmadık rezaletler yaşanıyor? Fazladan Lassie izleyerek yürekleri sevgiyle dolduğu için mi?”
“İşte onlar Lassie izlemeyenleeeeeeeer. İzleselerdi öyle olmazlardııııııııı…”
“Öyyöyyyööööööö…!!!”
“Bak senin ağzını yırtarım tamam mıııııııı!!!”