Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
FMMirza
FMMirza

Doğru Eş Seçiminin Kurbanları “Muhafaza-Kârlar”

Yorum

Doğru Eş Seçiminin Kurbanları “Muhafaza-Kârlar”

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

837

Okunma

Doğru Eş Seçiminin Kurbanları “Muhafaza-Kârlar”

Doğru Eş Seçiminin Kurbanları “Muhafaza-Kârlar”

Ağustos kavurucu sıcağını Eylül’ün ılık esintisine bırakırken ben yine bilgisayarımın başında duygularımı parmaklarımdan ayırıyorum.

Bir çıkmazın içinde olduğumu bilerek hayatıma herhangi bir müdahalede bulunmak istemiyorum. İnsan böyle durumlarla ara sıra karşılaşır diyor ruhumun derinliklerinde yankılanan bir ses. Aslında çokta aldırış ettiğim söylenemez, belki de kendimi böyle avutuyorumdur.
….

Yeni biriyle tanıştım yaklaşık on gün önce. Aslında tanıyordum ama bir o kadar da tanımıyordum kendisini. Sahte kimliklerin gerçek duyguları bünyesinde barındırdığına ilk defa kati bir şekilde şahit oldum. Belki de küçük bir sınavdı, belki de adlandıramadığım bir durum, her neyse…

Birçok kişi tanıdım şu kısacık hayatımda; dürüst, ikiyüzlü, esprili, çılgın, kararlı, sistemsiz, gününü gün eden, vakur… Hepsi de hayatını bir amaç uğrunda sürdürüyordu, tıpkı benim gibi. Ama tanıdığınız birine, tanıdığını düşündüğünüz birine başka bir karakterle hayat sunmak çok dürüst bir yaşam tarzı değildi ve bu benim asli karakterimden hep uzak olmuştur.

İnsan hayatı boyunca hep doğru kişiyi bulmak için çabalar. Kızların “Beyaz Atlı Prensi” erkeklerin “Sadakatli Bir Prensesi” vardır her daim. Gerçi bu benin tanımlamalarım Sizinkilerde elbette farklı olacaktır. Doğru kişi olmak öyle kolay da değildir, birçok kriteri başarmak gerekir; ama nedense doğru kişi adayları her bir kriteri aştıklarında karşılarına yeni kriter duvarı örülür. Bu kademeli sınav sürekli devam eder; çünkü herkes en iyiye sahip olmak ister. Neredeyse herkes bu yaşam biçimini benimser, sözüm ona muhafaza-kâr kesim bile. Herkes verilen öğütleri dinler, hayatın yaşanılan andan ibaret olduğunu, makam ve mevkiinin gelip geçici olduğunu, önemli olanın eşinizin karakterinin sağlam ve ahlaklı olması gerektiğini bilir. Lakin uygulama safhasına gelince işler değişir. “İnsan işte hayat boyu kendine ihanet eden varlık”. Şöyle yakışıklı veya güzel olsun, evi olsun, iyi bir işi olsun, karizmatik olsun, itibarı olsun, olsun, olsun… Uzayıp giden bir sürü olsunun esiri olup çıkar insan. Bir süre sonra baktı ki işler istediği gibi gitmiyor, kriter duvarları birden aşağı doğru çekilmeye başlar. İşte yine ihanet safhası zuhur eder. Sözüm ona öğütleri bilen, muhafaza-kar diye adlandıran kesimde de çokça görülen bir ihanettir bu durum. Kimlik arayışı, ”benim neyim eksik” sloganları ile sallar tüm benliklerini. Sonra ortaya “Muhafaza+Kâr” gibi bir kavram çıkar. Her şeyi taşıyan güruh bir toplum olarak belirir insanlığın gözleri önünde. İşte günümüzün trend’i budur şimdi.

AŞK, sarmaşık gibi dolanmak tabirinden zuhur eden bir kavram. Sevgili ile yekpare olmak, tek bir kalp şeklinde atmak, bir elmanın yarısı olmaktır AŞK. Bugün, kriterciler sayesinde adını sadece filmlerde, şiirlerde, şarkılarda ve reklamlarda duyabildiğimiz bir kelime. AŞK ile mantık bir arada olamaz ki. AŞK, Şark’ı temsil eder mantık ise Garp’ı. Zıt kutupların bir arada olması hepiniz bildiği etkiyi yapar, iter. Doğru eş seçim kriteri de AŞK olmadan yapılan, Garp’ın güdümünde hareket edilen bir oyun türüdür. Bu kriterler Âşık olmaya izin vermez ki insana; çünkü hep ket vurur ruha. Gurur ile büyütür kriterler faniyi, Âşık olsa bile Âşık oldum dedirtmez, çekindirir çevresinden, sihirli kelimelerin ilk olarak hep karşıdan gelmesini bekler. Hayatı boyunca söylemek belki de haykırmak ister “Seni Seviyorum” diye ama yapamaz. Ne de olsa bilmem kaçıncı kriterin bilmem kaçıncı maddesini ihlal ediyordur bu büyülü kelime.



Dedim ya on gün önce birisi ile tanıştım. Nevi şahsına münhasır bir kişilik. Sahip olduğum kriterlerin tamamen bir saçmalık olduğunu Onu tanıdıktan sonra fark ettim. Bir daha onlara ihtiyacımın olacağını düşünmüyorum; çünkü hiç işime yaramadılar bilakis beni sürekli kısıtladılar. Garp’ın esiri oldum yıllarca, bakir bir Şark’ın varlığından haberdar olup da içine dalmadığım için ara sıra hala söylenirim kendime. “Doğru Eş” kavramının tek kriteri olduğunu şimdi tüm cesaretimle söyleyebilirim, sözüm ona kendini karakterli zanneden kişiliklere.

“AŞK halefi olmayandır”


Fatih Mehmet MİRZA

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Doğru eş seçiminin kurbanları “muhafaza-kârlar” Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Doğru eş seçiminin kurbanları “muhafaza-kârlar” yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Doğru Eş Seçiminin Kurbanları “Muhafaza-Kârlar” yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL