Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
comandante88
comandante88

TAKİP(başlangıç)

Yorum

TAKİP(başlangıç)

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

719

Okunma

TAKİP(başlangıç)

Gecenin ayazı gitgide daha da yakıcı oluyordu. Rüzgar iyiden iyiye kendini hissettirmeye
başlamıştı. Hafifçe yağan kar sokak lambalarının aydınlığıyla bir küçük kelebek yığını
gibiydi. Buralarda kış böyle geçerdi; soğuk, yalnız, acı…

İki yakası evlerle kaplı boş sokak bütün kasvetiyle ve isteksizliğiyle gecenin içini
yarıyordu. Yıllarca aynı yatakta yatıp artık bezmiş, yorgun ya da mecbur ilişkiler yaşayan
bir çifte benziyordu: gece ve sokak… Kimsesizliğin, çaresizliğin en belirgin emsaliydi bu.

Belirsizlik, karanlık ve kuytulukla uzayan bu yol başlangıçtı, sondu ya da hiç kimsenin bilmesi mümkün olmayacak bir korkuydu sadece. Sokağı bir makyaj gibi örten bazıları sökülmüş, dağılmış parkeler kullanılıp atılmış, iğrendirilmiş, salyalanmış bir fahişe yüzüne dönüşmüştü artık. Yıllanmış, eskimiş, ıslanmıştı; sokak, kadın, gece

Uyumamanın tedirginliğe dönüştüğü saatler, gelip çatmıştı. Evlerin lambaları titreyerek sönerken köşeden dönüp sokağa hızla giren silueti çok az kişi fark etmişti. Ama uyumak, bu uğursuzun bir karabasanın içinde olduğuna inanmak artık bir alışkanlıktı bu şehirdekiler için. Yüz-yüz elli adım arkadan gelen ayak sesleri ise kalbin derin huzura ermeden önceki son atışlarıydı onlara göre.

Pelerinine sıkıca sarılıp adımlarını hızlandırdı. Zira rüzgar sertleşmiş, acı bir soluk gibi boğazından girmekteydi. Ayak sesleri uzaktı, ama peşini bırakmadığı, hala yorulup düşeceğini beklediği belliydi. Sonunu biliyordu ama umut, ufakta olsa bir umut diye geçirdi içinden. Yoksa buraya kadar gelebilir miydi? Geriye dönüp bakmak için durdu. Bir ağacın karanlığın içindeki simsiyah gölgesine sığınıp arkasına baktı. Kalbindeki çarpmanın onu bayıltacağını düşündü. Ayakları bir anda güçten düşmüştü. Oradaydı! Geliyordu…
Kısa boyu, güçlü yapısı düşmesini engelledi. Son barutunu koyup ateş eden, bir şeyler olması için tanrıya yalvaran bir askerden farkı kalmamıştı. Birazdan buzlanacağından korktuğu havayı içine çekti. Bu onu az da olsa kendine getirdi ve yürümeye başladı. Sakallarının donmaya başlamış olduğunu fark etti. Ve donarak ölmenin ne güzel olabileceğini düşündü. Günlerce hasret kaldığı uyumak gibi olurdu herhalde diye iç geçidi. Şu kıvrılıp giden yolun kenarındaki bahçelerde biraz uyuyabilseydi.

Artık yolun sonuna geldiğini biliyordu ve sokak lambaları da giderek seyrekleşiyordu. Önünü görmekte epey zorlanıyordu. Belirsizliğin yarattığı o korku son güç emarelerini de iyice azaltıyordu sanki. Çok az zamanının kaldığını anlamıştı. Burada diye düşündü, kimse görmeden her şey bitecekti. Hiç var olmamış gibi, hiç yaşamamış gibi geride hiç iz kalmayacaktı. Sonunu razı olup parkelerin üstüne öylece yığılacakken gözleri önündeki kıvrımları seçmeyi başardı. Yol burada ikiye ayrılıyordu. Bir çocuk kalbi gibi umutla doldu içi.

‘Yapabilirim’ dedi kendi kendine, hem de bu kez fısıltıyla değil haykırarak. Yıkılmaya yüz tutmuş bir ağacın köklerinin sonundan kaçmak için bütün kuvvetiyle toprağa tutunması gibi tutundu yere. Doğruldu ve yürümeye başladı.

Neredeyse koşmaya başlamışken son şans diye düşündü ve sola, derin bir yokuştan aşağı bıraktı kendini. Ciğerleri soğuktan, nefessizlikten parçalanana kadar, ayakları yerden kalkamayacak kadar koştu. Sonra simsiyah karanlığın ortasında saklanacak bir yer bile aramadan toprağın üstüne bıraktı bir cesetten farkı kalmayan vücudunu. Kıpırdamadan, saatlerce dinledi. Karın kulaklarına değişinden, rüzgarın uğultusundan başka tek ses duymadı. İçinde önleyemediği bir sevinç silsilesi bütün soğuğun, koyu gecenin ortasında yüreğini yakıyordu. Bir anda, irkildi; içgüdüsel olarak arkasını döndü. Hemen yanındaydı. Geceden daha kara, kocaman cüssesiyle işte tam ordaydı. Gözlerindeki kızıllık öyle canlıydı ki, iti ateş topunu andırıyordu. Belki de her insan gibi kusursuz olan beyninin düşündüğü son şeydi: evet; iki taneydiler…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Takip(başlangıç) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Takip(başlangıç) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TAKİP(başlangıç) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
comandante88
comandante88, @comandante88
4.9.2009 03:18:34
teşekkürler yorumun için bu yazıyı bilgisayara aktarırken paragraflarına dikkat ederek yazdım fakat siteye kopyala yapıştır yaptığımda bu şekilde olmuş.. ve öyle olduğu içinde noktalama hataları varmış gibi görünmüş.. dikkat ederim yazılarımı eklerken ve devamı gelecek hikayenin. Romandan ziyade hikaye zinciri şeklinde düşünüyorum.
Onur BİLGE
Onur BİLGE, @onurbilge
2.9.2009 20:51:53
4 puan verdi
Bu yazıyı takip etmek istiyorum ama paragraf aralarını bir satır aç. Kısa paragraflar olsun. Noktalama hatan çok az. Sıfıra indirmeye çalış. Romana doğru gitsin. Haydi!..

Başarılar...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL