4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
964
Okunma

İleriki günllerde,bunun başlangıcı, evden çıkar çıkmaz ve daha sonra,yataktan kalkar kalkmaz ve bir müddet sonra hücrelere yayılan bir virüs(seni tenzih ederm) tüm günüme,işime,yemeğime hatta uykularıma varana kadar hayatıma hakim oldu ‘’cızlar’’.
Anladın ki sonraları hayatıma ansızın giren bu öteki ben,benim vazgeçilmezim oldu, içimde yaşamaya başladı…
Ben sende öğrendim iştahsızlık nedir? Uykusuzluk nedir? Birazcık uyusam bile uykumda bulurdun beni. Ne demekmiş,sende öğrendim iş saati sıralarında işten kopup dalıp gitmeyi, sıvası olmayan bir duvar gibi öylece kalakalmayı…
Sen öğrettin bana, taa böğrüme oturan o yumruğu,kalbime inen harareti,sen yoktun,içim yanıyordu. Yardan düştüm yaralarım yardan armağan kalmıştı.
Sende hissetim yanlızlığı ve tamam olan bir bütünde yarım kaldığımı,elbisemn olmadığını, beni örtenin olmadığını,yazmada malzeme bulmakta zorlanmayan ben, sıra sana gelince, ifadenin ‘’i’’ si bile gelmiyordu akla.
Saatlerce fotoğrafına bakakalmak öylece, donmuş bir suret gibi, hep vazgeçilmeyenimdin. Ben seni sadece dünyaya mahsus bir sevgi ve bağlılık istemedim, ahirette binlerce hurim olsa bir sen etmez, verseler dahi milyonlarca huriyi yine ağzımdan senin adın dökülüverir.
Çocuksu, tatlı hallerinle insanın içine neşeyle dolduruyorsun, sevgi dolu ve şevkatlisin ve masumsun.
Aradan bir yıl geçmesine rağmen biliyormusun o cızlar beni hala bırakmadı, sana tatlı bir gülümseme ile gözlerine bakıyorum…
Kalbim etten bir organdır sadece kalbim yüreğim olur sen gelince… SENİ seviyorum…