3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1024
Okunma
Ne zaman bir baba ölse kendi babamın ölümü gibi içimi acıtır. O ani gidişin acısını hatırlatır. Sıkışıp kaldığı köşeden hayatımın orta yerine düşer babasızlığım. Yine öyle bir gün işte. Bir baba daha vatana kanat çırptı dün. Bir kız daha yetimlik mertebesine erişti.
İnsan su misali demiş büyüklerimiz. Çok doğru bir söz bu şimdi anlıyorum. Yatağı belli bir sudan başka neyiz ki? İstediğimiz kadar baharda coşkunlaşalım, istediğimiz kadar bendler yıkalım, istediğimiz kadar derinlere gömülsün başımız, yine gideceğimiz yer deniz. O merhamet dolu kocaman ananın kollarında huzur bulacağız. Yatağımıza sığıp günü gelince ona akacağız.
Ölüm bir başlangıç. Ezeli hayat pınarının fışkırdığı kaynak. Peki neden üzülürüz öldüklerinde sevdiklerimiz? Onları bizden daha çok seven yanına almıştır işte, o kadar. Bizim üzüntümüz ise sadece kendimizedir. Bir daha görememek, dokunamamak, konuşamamak, paylaşamamak bizi bin kere öldürür. Ölen bizden daha şanslıdır aslında, bir kez ölmüştür çünkü.
İşte bir baba daha ölüm çiçeğini kokladı ve göçtü. Arkasına bile bakamadı. Arkasındakilerin ona bakıp durduklarını gördü belki de oralardan ama elleri yetmedi. Ve bir kız daha yetimlik mertebesine erişti.
Ruhu şad olsun. Lütfen dualarınızı eksik etmeyin.