2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2446
Okunma
hey sen! manzaram tek kişilik. ya gözlerimle bak; ya da gözlerini kapa. kör gerçek yazıtı
bir ağız dalaşı oldu ve mesela on gün sonra on gün önceyi analiz ettiğinizde, kendinizi eksilmiş ve mutsuz hissediyorsanız kolay yaşlanıyor, doygun ve mutlu hissediyorsanız kolay yaşlandırıyorsunuz demektir. öğütler yazıtı
’ilham kafa yerinde değilken gelir’ kuralı hakimse birinde ve içip içip yazıyorsa o küpü tepesinden delik ibibik, sen anlamak için kafa yorarken ona, kelimeleri kapaklamak ile saçmalamak arasındaki farkı yazana verdiğin hürmet gereği fark edememenle sen basitliyorsan kendinde kendini, sal gülüm sal, değmez canını sıktığına, okumak anlamıyorsan mokumaktır. mokunu çıkaranları okumak zontalıktır... yazı felsefesi yazıtı
serbest piyasa ekonomisine bir kural yazdım oğul: herkesin bulunmaz hint kumaşı olduğu bir yerde, hint kumaşının metresi üç kuruş etmez ve adi patiskaya paha biçilmez. kıymet yazıtı
’sıkıldığınızda gazoz için’ diyecek onlar binlerce yıl sonra. ah üçkağıtçılar! siz ölürken bile rant derdindeler. siz siz olun ona buna sıkılmayın. hele lafa hiç bakmayın. sizi mutunuzdan alıkoyan her sözü dalarus kabasus dizayn etti. ben derim ki: övgü ve sövgü aynı kaynağın gazozudur. seni öven kendini över, sana söven kendine söver. sen sadece aynasın. sana bakıp konuşan lafını kendine söyler, algısını, zekasını ve kimliğini ifşa eder. mailis nalars’ın notlarını karıştırırken gördüm. kehanet yazıtı
yeni bir güne uyanman düne göre daha da eskimen demektir. kuş değilsin. uçmak için kanadın yok; ama kanatlara hakimiyetin var. ruh ve beden senkronize olduğunda süzülürsün yaşamda, aksi durumda büzülürsün yatakta. ikisini aynı anda yaşa ki, yaşlanmayasın yaşamadan. yaşamın g noktası yazıtı
bulup kaybettiklerinden koleksiyon yapanlar, kaybolduklarında koleksiyonlarında son parça tamamlanır. koleksiyoncu yazıtı
’neden ben aşık olamıyorum diyorsun. sen hızlı akan bir ırmak gibisin. sana koca koca kaya parçaları atsalar, dalgalanmazsın. sen duru bir göl olsan, minik bir taş parçası bile seni dalgalandırmaya yeter.’ mailis nalars ve liamsi lanars’ın bir mektuplaşması. yarısı yanmıştı okuyamadım, bu kadarını çevirebildim.
yaşamının jokeyi olmak peşindesin; ama yaşam senin sırtında dört nala sonuna koşuyor. falanınkini beğenmeyen sen, filan için benzer perspektifte paçavra etmezsin. ya kendine yaşa, bin sırtına yaşamının; ya da yaşlanacağın günlerde hayal kırıklığı yap-bozunun boz faslında çürümeye başlamayı unut. çünkü şu an bile çürüğünün kokusu burun kemiklerini sızlatıyor. yaşlanınca senden olsa olsa asma kütüğü olur. öğütler yazıtı
plüralist takılmaya devam dünya. sürü sürü ’güt beni’leri gütmeyenlerin aklını sevsinler. biri aşk’a bir anlam yüklüyor, milyarlar peşinden yaşamı dipliyor. başka biri merhamet’i tarifliyor, aynı... daha başkası nefret diyor, demesiyle sazan mevsimi... bana bir kelime söyle, içi -sence değil- birince doldurulmamış olsun. günceler yazıtı
al ver dengesi kurulmamış ne varsa son son bir tarafı ya bitirir, ya da şişirir. öğütler yazıtı
özgürlük kölelerin efendiliği, efendilerin zindanıdır. özgürlük yazıtı
katırların anırmaları, alamadığını kepaze eden ’aşşık’ların böğürmelerinden hoştur. aldığında da aldığını ve aldığını ona arzusunca vereni değersizleştirenin sıfatı ise domuzdur.
onda olduğun anlar kadar varsan, aidiyet ve sahipliğinde tutmak içinse uğraşı, bir domuz anırma taklitli böğürdüğünde, frekans değiştirin. can’ınız cam gibi çizilir ve çatırdar.
sen onda seni görmediğin an ona soğuyor ve gözün dönüp ona en aşağılık işi yapabiliyorsan yüksek egonun tütsüsü gözüne kaçmış, kulağın tat almaz, beynin uyuşmuş, ciğerin sarkmış, dilin koklamaz olmuş demektir. aşk’a şehvet turnusolü yazıtı
kendi yoksulluğunda kuru ekmek yemesi, başkaların zengin sofralarının artıklarını yalamasından yeğdir insana... öğütler yazıtı
yalın ayak, parmak uçlarında, ürkek yanaştığında farkedilmez misin sanıyorsun? nabzın tüm çekirdeğini zıplatıyor yerkürenin... çıplak kaya yazıtı
mailis nalars
not: sarpust, mö. 3400’lerde anadolu cografyasında varlık göstermiş ütopik bir medeniyettir.