Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş

Felsefe üzerine

Yorum

Felsefe üzerine

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

655

Okunma

Felsefe üzerine

Felsefe üzerine

Felsefe üzerine

Ağaç olgunlaşmadan meyve vermez.

Çocukluk döneminde algı araçları gelişir.
Gençlik döneminde algı araçlarının kullanımı öğrenilir.
Olgunluk döneminde fikir üretilir.

“Hamdım, piştim , yandım.”

Soyut ve somut ilişkisini iyi anlamak gerek.
Somut görünen varlıkları anlamak ve bunun üzerine fikir üretme sanatıdır aslında felsefe.
Soyutu biz üreteceğiz.
Bu ürettiğimiz bizim felsefemiz olacak, buna isterseniz “inanç” diyebiliriz.
Bu durumda kainattaki insan adedince felsefe ve inanç olacaktır!
Buraya dikkat ediniz.
Bazı aklı evveller, kendi kanaatlerini, felsefelerini, inançlarını; sınıflamışlar, başlıklarla sunmuşlar ve dar akıllarınca sınırlamışlar.
Yadırgamıyorum!
Ama “beni kimse sınırlayamaz” demeden olmaz. Dini veya felsefi görüşlerle sınırlanan insanın üretimi eksik olacaktır.

Akıl ile zekâyı ayırarak işimizi kolaylaştırabiliriz.
Akıl; hayrı ve şerri ayırmaya, sebepten sonuç çıkarmaya yarayan hususi bir kuvvet.
Zekâ ise anlama kabiliyeti.
Örnekler bizim dürbünümüz gibidir; nasıl ki dürbün kendi maddi varlığını göstermeye değil de uzağı göstermeye yarar. Dürbünün maddi , plastik, cam yapısına bakmakla uzağı göremeyiz … Biz de örneğe değil, gösterdiği hakikate bakarız.
Zekâ aklın emrindedir.
Akıl mesuliyeti üstlenir. Fayda/zarar deveranındadır.
Zekânın ise kendi başına sorumluluğu yoktur. Araçtır, diyebiliriz.

İnanç denince sadece dini inançlar anlaşılıyor, oysa inanç insanın kendine inanmasıdır son tahlilde! Kendi kanaatine inanmadan olmaz. Taklit olur, yapmacık olur, rol olur...

İnanç, iman: Bireyin kendi çabası ile yeteneklerini (akıl, zekâ, v.b.) kullanması sonucunda vicdanın süzgecinden geçirerek vardığı kişisel bir kanaattir. Varlıkları sorgular, inceler; neden, niçin, nasıl? Sorularına cevap arar. Nakil yoluyla gelen (onu etkileyen tüm birikimler nakil dâhilindedir; ebeveyni, öğretmenleri, kutsal kitaplar, ozanlar, peygamberler, filozoflar, bilginler, v.b.) bilgileri akıl süzgecinden geçirdikten sonra vardığı kanaattir. Bu kanaat her bir insan için farklı olabilir. Çünkü her insan ayrı bir âlemdir.
İnanç olmadan aksiyon da olmaz, fiil inanca tabidir… İman ile oluşturulan bu kanaatin günlük yaşama geçirilmesini “din”veya “felsefi görüş, ideoloji” olarak görebiliriz. Yani kişi kendi kanaatine uyan prensipler çerçevesinde yaşamayı arzu edebilir.

Sıkıntının kaynağı müdahaledir.
Evet sadece müdahale, başkalarına kendi fikrini dayatma. Yüzyıllardır yapılagelen yanlış...

Dayatma bazen din adına, bazen ideoloji, töreler, hatta bilim adına olmakta.
Sınırlama arzusu bireyin kendisini sınırlamasının bir sonucudur. Kendini dar algılarıyla vardığı kanaate sıkıştıran birey toplumun da bu kalıplarda olmasını ister. Gücü nispetinde bunun için çalışır. Toplumda fikirlerini bazen güzellikle bazen de güç kullanarak kabul ettirir. Buna biz ideoloji diyebiliriz. Hatta din dahi bu şekilde toplumda akis bulur. Güzellikle kabul görmesi idealdir. Zorla fikir kabul ettirme dönemi eskide ( Firavun ve faşist Avrupa döneminde) kalsa da, zor oyunu her dönem bozar. Günümüzde aklı iptal ederek kabul ettiriliyor görüşler. Bunun çok metodları var. İnsanları her türlü aldatmanın metotları gelişti...

Bakın benim özgün sözlerimden bir kaçı:

"Okyanustaki balık sürüleri gibi oradan oraya küçük bir ürkütmeyle yönlenen bir toplumun şu an hangi yönde olduğunun ne değeri olabilir ki."
Ahmet Bektaş

"İnanç algıdır, özgündür. Bu nedenle başkasına dayatılamaz, insanlar algılarında özgür olmalıdır."Ahmet Bektaş

’Materyalistler inançsızlıktan, dindarlar ise nakilden kurtulmadıkça özgün kanaat edinemezler.’ Ahmet Bektaş

"Sevginin ihtimali bile kovalamaya değer." Ahmet Bektaş

Saygılar

Ahmet Bektaş

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Felsefe üzerine Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Felsefe üzerine yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Felsefe üzerine yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
bilgeperi
bilgeperi, @bilgeperi
10.9.2009 22:50:31
İnanç denince sadece dini inançlar anlaşılıyor, oysa inanç insanın kendine inanmasıdır son tahlilde! Kendi kanaatine inanmadan olmaz. Taklit olur, yapmacık olur, rol olur...

KENDİNE İNANMAK...YAŞAMIN ANAHTARI...SIRRI...AMACI...

Amaç kendimize inanmak, varolan bütün yollar ise - din ve felsefe gibi - kendimize inancı destekleyen araç olmalı...

Yazınız ve sözlerinizle çok önemli noktalara dikkat çekmişsiniz...Günün yazısı olup daha çok kişiyi aydınlatsaymış ne iyi olurmuş...Verdiklerinizi almaya hazır olanlara zamanla ulaşacaktır mutlaka...

Saygı ve selamlarımla...



Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş, @ahmetbektas
22.6.2009 12:39:35
Sevinç Hanım teşekkür ederim.

"Tartışılır" diyorsunuz ya. Siz varsanız tartışmada doğru kanaat oluşur.:)
Saygı ve selamlar.
Sevinç İNAL
Sevinç İNAL, @sevincinal
21.6.2009 19:43:19
Bu konu çok tartışılır en baştan söyleyeyim:)))

"Dayatma bazen din adına, bazen ideoloji, töreler, hatta bilim adına olmakta."

Evet ve bunu görmeyen anlamayan insanında var olduğunu düşünmüyorum ancak hepimiz dahil miyiz değil miyiz?
İşte asıl sorun budur, her ne kadar biz içinde değiliz desek de bu yalandır, eğer bir toplulukta elli kişi aynı şeyi söylüyorsa bizim dışardan üç kışi çığlık atmamız o doğruyu değiştirmez (yanlış da olsa....)

Bu durumda kendimizi soyutlayamadığımız bir felsefenin aslında sadece ana damarı olmaktan kurtuluruz ancak "ille" bir damarıyızdır...

Güzel konu ve doğru ifade edilmiş kutlarım efendim.
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş, @ahmetbektas
20.6.2009 17:36:39
Fıtratta var olan istenir. Yok olsa mükafat veya mucazat manasız olurdu.

Yorum için teşekkürler.
ugurozaltin
ugurozaltin, @ugurozaltin
20.6.2009 16:19:30
İnanç fıtri bir kabuldür.Değiştirilmesi mümkün değildir.Akıllı kişi felsefe yapabilir veya öğrenebilir ama iman fıtratında yoksa felsefeci olarak kalır.

Evet taklitçi dinciler nakil ile uğraşır dururlar, şu şunu demiş bu bunu komuş tarzında dedikodusunu yaparlar dinin

Esas üretme gerekir.Buluş gerekir.Sorunu çözme yeteneği gerekir.vicdan gerekir ilim gerekir

Bunlar nakille gelmez fıtratta ya vardır ya yoktur

Güzeldi...
lizeya
lizeya, @lizeya
20.6.2009 13:29:25
10 puan verdi
selamlar Sayın Bektaş,

ben de sizin yazılarınızı takip ediyorum..bana çok yararlı oluyorlar.
taklidin ve ezberin tuzakları öyle sinsidir ki, arada ayağımın bu tuzaklara takılma riskini göz önüne alıyorum.

yazınız bu bağlamda umut verici bir açılım oldu..

teşekkür ederim..
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş, @ahmetbektas
20.6.2009 13:20:09
Teşekkür ederim lizeya.

Yazı ve şiirlerinizi takip ediyorum.
Özgün yapınız önemli.
Ezber ve doldurma fikirlerle giden yaya kalır bu yolda.

Her insan kendi yolunu çizmek zorunda, kolaycılık sadece taklit olur o da asıl olmaz, asıl olmayan da asil olmaz...
Saygılarımla.



Ahmet Bektaş tarafından 6/20/2009 1:20:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
lizeya
lizeya, @lizeya
20.6.2009 13:11:19
10 puan verdi
İnanç denince sadece dini inançlar anlaşılıyor, oysa inanç insanın kendine inanmasıdır son tahlilde! Kendi kanaatine inanmadan olmaz. Taklit olur, yapmacık olur, rol olur...
....
Çünkü her insan ayrı bir âlemdir.
...
Sıkıntının kaynağı müdahaledir.
Evet sadece müdahale, başkalarına kendi fikrini dayatma. Yüzyıllardır yapılagelen yanlış...
.....

Sevginin ihtimali bile kovalamaya değer." Ahmet Bektaş
..

yazınızdan kendime uyan yerleri aldım..yani bunlar çok çokk uyanlardı..bütünüyle, anlamaya ve düşünmeye değerdi yazınız..
bağnaz bakışların kol gezdiği bir dünyada, sğınacak birkaç söz..

teşekkür ederim..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL