1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
870
Okunma
I-
Şiir dışındaki edebi metinlerin(roman,öykü,deneme vs...) ortaya çıkışı;
Avrupa’da ve ülkemizde,
kapitalist üretim ilişkileri ile birlikte kentsoylu sınıfının belirmesine,
bu sınıfın kendi iktisadi ve kültürel ihtiyaçlarının
gereksinimine rastlar.
II-
Şiir ise; belirmek için
herhangi bir sosyal sınıfın öncülüğüne
ihtiyaç duymamıştır.İnsanlar çok eski
zamanlardan itibaren.kimi zaman tabiat
karşısındaki hayret ve coşkularını,
kimi zaman tanrının yüceliğine duyulan
hayranlıklarını;sorunlarını,duygularını,
umut ve beklentilerini hep şiirde dile
getirmişlerdir.Böylece kendilerini şiir içinde
tanımış ve tanımlamışlardı.
III-
Şiir, bütün toplumlar açısından
benzer anlamlar ihtiva etmese de
ortak bazı fonksiyonlara sahipti.
Mesela,İslamiyet öncesi arap dünyasında
şiirin; şairlere şeytan tarafından vahyedillen
sözler olduğuna inanılırdı.
Benzer bir inanışın antik yunanda
hakim olup olmadığını bilmiyorum,
ancak bu iki toplumdan yola çıkarak şiirin
modernizm öncesi toplumlarda
" tabiatın bilinen yasaları ve
hakim gücün menfaatleri ile uyumlu
hareket eden bir araç" olduğunu söyleyebiliriz.
IV-
Yunan site devletlerinde
"şiir yazmak" ile "felsefe yapmak"
biri diğerinin alternatifi olarak görülmüştü
Yani felsefe sorguluyor şiir onaylıyordu
V-
"Onaylayan", "destekleyen", "alkışlayan"
şiirin ihtiyaç duyduğu coşku,
kulağa hitap eden bir ahenge
belki de daha önemlisi ezberlenmesinin
kolay olmasını sağlayacak yöntemlere
ihtiyaç duyuyordu.
VI-İşte bu kolay ezberleme ihtiyacı,
bir önceki mısranın
sonraki mısrayı çağrıştıracak referanslara
sahip olmasıyla karşılanmaya çalışıldı.
Kafiyeyi şiir için vazgeçilmez hale getiren
unsur buydu:
ezberlenmede ve uzun süre hafızada tutmada kolaylık