Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
cebretuana
cebretuana

Parayı Veren Düdüğü Çalar

Yorum

Parayı Veren Düdüğü Çalar

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1871

Okunma

Parayı Veren Düdüğü Çalar


Çocukluk yıllarından kalma bilinçaltımız; yaşamımız boyunca kişiliğimizi,
düşüncemizi, olaylar karşısındaki tavrımızı ve de hayatı ve varlığı anlamlandırabilecek değerler kümesinin
seçimini belirleyen unsurların başında gelir.
Hatta bazen basit bir fıkra diye gülüp geçtiğimiz
şeyin bile, algımızı ve tasavvurumuzu inşa edebileceği kanaatindeyim.
İşte bu fıkralardan birinin; Nasrettin Hoca’nın “parayı veren düdüğü çalar” hikayeciğinin,
Türkiye insanının aklının oluşumundaki dolaylı rolüne geçmeden önce,
insanların ilk devletleri kurmasından beri süregelen siyaset-servet ilişkisinin tarihsel sürecini kısaca hatırlayalım.
Henüz haraca dayalı feodal üretim ilişkilerinin çözülmediği askeri-tarım imparatorluklarında
servet kazanmanın yolu siyasetten geçiyordu.
Yani daha fazla para kazanmak için “artık değer”e el koyan yönetenler zümresinden olmak,
ya da en azından siyaset adamlarına yakın durmak yaltanmak gerekiyordu.
Ancak sonraları burjuvazinin zaferiyle dönüşüme uğrayan üretim ilişkileri,
kapitalizmle beraber bürokratik örgütlenmeyi beraberinde getirmişti.
Artık durum tersine inkılâp etmişti.
Servete giden yol siyasetten geçmiyor,
aksine siyasete giden yol serveti elinde bulundurmaktan geçiyordu.
Yani yönetenin zenginleştiği yıllar yerini zenginleşenin yönettiği yıllara bırakmıştı
.Nasrettin Hoca’nın diliyle konuşacak olursak
“düdüğü çalanın parayı kazandığı” dönem sona ermiş
“parayı verenin düdüğü çaldığı dönem başlamıştı.
Diğer taraftan, iktidarı da iktisadı da olmayanların çalacakları şey “düdükleri” yerine;
ya bir zenginin kapısı ya da aynı zenginin parası olacaktı.
Birilerinin sahip, sahip olanların ise kıyasıya rakip olacakları bu adaletsiz düzende,
daha fazla biriktirme tutkusu, basit bir meta alış veriş aracı olması gereken parayı
asli bir amaç haline getirecekti.
Amaçlaşan her şey gibi para da kendi fanatiklerini doğuracak ,
her fanatizm gibi yakılacak canlarla, akıtılacak kanlarla beslenecekti.
İnsanlığı işte tam da bu çıkmazdan kurtarması ümit edilen yeni nesiller ise,
daha fazla apolitikleştirilerek sistemin çarklarında “gönüllü köleler” haline getirilecekti.
Genç nesillerin eğitimi ise, hakim sınıfın çıkarları çerçevesinde verilecekti
Peki fıkraya dönecek olursak bunda hocanın suçu
olü neydi?
Şöyle ki: bir çocuk en masum eğlencesine dahi parasız sahip olamayacağını daha o yaşlarda öğrenmişti büyüklerinden.
Büyüdükçe bundaki gerçeklik payını daha da iyi anlıyor olacaktı,
zira aynı büyükleri “kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur” dememişler miydi?
Yediden yetmişe düdük sevdası, para ihtirası…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Parayı veren düdüğü çalar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Parayı veren düdüğü çalar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Parayı Veren Düdüğü Çalar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ugurozaltin
ugurozaltin, @ugurozaltin
10.6.2009 19:29:36
Nasreddin hoca Bilge bir kişidir hatta Veli olduğuda söylenir.Allah bilir.

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR sözü kesinlikle kapitalizm ile ilgisi yoktur.

Parayı veren hizmetten faydalanır.
Emek veren elde eder demek istemiştir hoca.

Siyasi elitlere ve kişilerin görünüşlerine kıymet verilmemesi gerektiğği konularında da hocanın örnek davranışlarıda mevcuttur.

Örneğin :
Cimrinin biri hocaya
- duydum ki parayı çok seviyormuşsun diye söyleyince
Hoca - Evet parayı çok severim senin gibilere muhtaç etmediğinden der
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL