5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2407
Okunma

üniversite yılları.hayata karşı daha cesuruz,kırılmamış kırmamışız
henüz.zorluklar, güçlükler hem daha büyük geliyor hem de şaşırtıyor.ilk aşk.nasıl
gelişti hatırlamıyorum ama bir de bakmışım aşkın ortasındayım.her şey güzel
gidiyor.bir insanla ne kadar anlaşılabilecekse o kadar anlaşıyoruz.ama hayat
sürprizlerinden birini yapıyor.sevilen kişinin akıl hastası olduğu ortaya
çıkıyor.üstelik tam altı ay sonra.akıl hastası insanlarla muhattab olanlar
bilir,ne kadar zor bir durumdur.ama ben henüz bilmiyorum.diyorum ki deli raporunu
elime verseler farketmez,seviyorum önemli olan bu.sonra anlaşılıyor ki duygular
başkaymış hayatın gerçekleri başka.sevilen insan artık farklı davranıyor.hastalığı
pasif dönemden aktif döneme geçiyor.hem kendine hem size hem başkalarına zarar
vermeye başlıyor.üzülerek ailesine haber veriyorum.apar topar geliyorlar alıp
gidiyorlar.gidişi ile sevgisi de beni bırakıp gidiyor.yine de insani duygularla
hastanede bulunduğu sürece her gün arayıp hal hatır soruyorum.giderek aramalarım
seyrekleşse de iyileşene kadar yalnız bırakmıyorum onu.hastalık tekrar pasif
döneme geçince artık görüşmek istemediğimi söylüyorum, anlayışla karşılıyor.ben
sakin yaşantıma dönüyorum.ertesi yıl tekrar geliyor okula ama ne yazık ki
hastalığı aktif dönemde ve tedavisi takip edilmediği için ilaçlarını
almıyor.okulun her günü beni üzmek için yeni şeyler buluyor,ben çaresizlik içinde
her gün ağlıyorum.tek istediği benimle tekrar birlikte olmak,sevgimin bitmiş
olmasını ise hiç anlamıyor.bir canavarla tek başıma savaşıyorum ve kimse yanımda
olamıyor.çünkü normal bir insan değil,akıllı muamelesi ile yola gelmiyor,gözü
kara,tek amacı ise beni üzmek.ve ben çaresizlik ne, sabır ne yavaş yavaş
öğreniyorum.dayan diyorum kendi kendime ve dayanıyorum.ama isyanın
kıyısından,intiharın kenarından kendimi zor çekiyorum.ve tam vazgeçeceğim
sırada,mezuniyetime bir kaç ay varken ve ben tüm intihar metodlarını uzun uzun inceleyip en sonunda birine karar kılmışken tacizler bıçak gibi
kesiliyor.mezuniyetime odaklanıp kendimi derslere veriyorum,kısa süre sonra
diplomamı alıyor,okuldan uzaklaşıyorum.sonrasında ise bir iki telefon dışında
rahatsız edilmiyorum.
artık üzerinden yıllar geçti,ama hala okulumun bulunduğu semte gitmiyorum.yaşanan
acılar zamanla azalıyor mu diye sorulsa,evet derim.gerçekten acı azalıyor.ama
sanki dikiş tutmayan bir yara,ne zaman dokunsam kanıyor,iyileşmiyor bir
türlü.sebebini bilmiyorum.artık o kadar çaresiz değilim,o kadar sessiz de.beni o
kişinin veya benzer bir durumun tekrar çaresizlik duygularına itmesine izin
vermem.yine de yara derinliğini koruyor.
tüm bunların sorumluluğunu kendime yükledim yıllarca.çünkü suçlayabileceğim
sağlıklı biri yoktu karşımda.ama duyarsız kalan okul yönetimi ve akıl hastası
evlatlarına sahip çıkmayan,ilaçlarının takibi gereken birini başka bir şehire
umursamadan gönderen ailesi,can güvenliğin yok diyen hocalarım vardı.
ve benim dökülmemiş gözyaşlarım...