6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1226
Okunma
Saatine baktı eşinin işten eve dönmesine çok az bir vakit kalmıştı. Acele etmeye başladı masayı hazırlamak için, küçük kızına da bir taraftan ‘’hadi canım ellerini yıka baban gelecek şimdi’’diye ikaz edip duruyordu. Küçük kız bir türlü televizyon seyretmekten vazgeçip annesinin sözünü dinlemiyordu…
Kızına göz ucuyla baktı, bir türlü kendisini dinlememesine sinirlendi öfkeyle bağırdı…
-Hemen! kalkıyorsun ellerini yıkıyorsun yemekten önce ellerini yıkamazsan günah
Küçük kız yerinden fırladı annesinin yanına geldi annesine meraklı bakışlarla
-Anneciğim ellerimi yıkamazsam neden günah?
Küçük kızının meraklı bakışlarını görünce birden çocukluk anıları aklına geldi, tüyleri diken diken oldu…
Çocukken nereye adım atsa, ne tarafa baksa, eğilse kalksa her şeyin günah dendiği bir ortamda büyümüştü. İlkokula başlamadan önce bütün duaları, namaz kılmayı babaannesi öğretmişti…
Elinden geldiğince küçük yüreğinde büyük bir korku taşıdığı için namaz kılmaya çalışıyordu, çünkü babaannesi ‘’öldüğün zaman kızgın sacın üzerinde kıldıracaklar o yüzden namazlarını şimdiden kıl’’ diyordu…
İlkokula başladığında okumayı öğrenmek onun için çok önemliydi, neden her şeyin günah olduğu kafasını karıştırıyordu okumayı öğrenirse bütün soru işaretleri kafasından yok olacaktı…
Nihayet okula başladı okumak öğrenmek o kadar zevkliydi ki onun için lezzetli bir yemek yer gibiydi, bilgiye açtı. Çok başarılı geçti beşinci sınıfa kadar okul yılları, beşinci sınıfa geldiğinde diplomasını aldı bundan sonra ortaokul ve lise vardı hedefinde, fakat umduğu gibi olmadı…
‘’Kızlar okumaz bu kadar yeter artık Kuran’ı Kerim okumayı öğrenmelisin’’dediler.
Karşı gelemedi içten içe büyük bir öfke sarmaya başladı evde ki büyüklerine karşı, sessiz sakin bir çocuktu karşı gelemiyordu, ama için için ağlıyordu kıyıda köşede, bir yıl boyunca kız kuran kursuna gitti.
Orada Kuran’ı Kerim okumayı ve tabiî ki yeniden bütün günahları öğrendi. Kuran kursundan aldığı en büyük hazine Kuran’ı Kerimi öğrenmekti.
Bütün vücudunu dikenli tel gibi saran, yaşamasına olanak tanınmayan, her şeyin günah olduğu bir dünyada yaşamak o kadar zor geliyordu ki ona, bulduğu her kitabı okuyor deli gibi araştırıyordu araştırdıkça kafası karışıyordu, çevresinin elverdiğince öğrenebiliyordu.
Okula gitmenin yasak çalışmanın serbest bırakıldığı ailede biraz nefes almıştı. İşinden erken çıktığı günlerde, şehrin kütüphanesinin bütün kitaplarını da fırsat buldukça okumaya başladı, okudukça ufku genişliyor sorularına cevaplar buluyordu, yavaş yavaş karanlıktan sıyrılmaya başladı …
Aslında müslümanlığın korkulacak değil imrenilecek, günahlara dayalı olmayan, hayatı zorlaştıran değil kolaylaştıran, bir din olduğunu öğrendi.
Çocuklara günah olarak tanıtılan, korkutulan aksine uzaklaşmalarına neden olan, günahlarla çerçevelen Müslümanlık sağlıklı beyinlerin hazırladığı kitapları okuyunca ne kadar mükemmeldi, bize yapmamız veya yapmamamız gereken emredilen her şey aslında bizim iyiliğimiz içindi…
Kendisini kıskıvrak yakalayan, korkutan bu dini yavaş yavaş daha da çok sevmeye başladı.
Babaannesinin koskocaman yuvarlak cümlelerle öğrettiği günahlar artık onu korkutmuyordu, nedenini ve sebebini öğrenmişti, gözlerini saran sis perdesini aralamıştı…
Zilin sesiyle birden kendine geldi, eşi gelmişti küçük kızına baktı gülümseyerek’’ hemen git ellerini yıka, temiz bir kız ol ‘’ dedi .Eşini karşılamak için kapıya doğru yöneldi…
Selma Ardıç TAN