7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3068
Okunma

Semt pazarlarında kurulu olan meyve ve sebze tezgahlarının önünde durup;Meyve ve sebzenin iyisini seçme konusunda çürükleri gören gözlerinde ve ellediğin meyvelerin özellikle karpuzun çevresine yapmış olduğun vuruşlar sayesinde çıkan sesten kelek olup olmadığını anlıyorsan, o zaman meyve ve sebze konusunda yeteri alt yapıya sahipsin demektir...
İstanbul’un trafiğinde,zikzaklar çizerek yol almandan ziyade;Zikzak çizmeye müsait arabanın motor kısmından gelen ses konusunda,arıza olup olmadığından anlayabiliyorsan ve motor bir yana o motor gücüne sahip kullandığın arabanın yolda hakkını vererek kullanıyorsan;
"Babanda mı şofördü.." cümlesini hakedenlerdensin demektir..
Boş tuvalin karşısına geçtiğinde elinde tutmuş olduğun fırçanın,eline yakışıp yakışmadığından
ziyade o fırçanın kalınlığının,yapmaya niyetlenmiş olduğun resmin hangi figüründe kullanılıp kullanılmayacağı konusunda var olan bilginin daha işe yarar sonuçlar doğuracağını bilirsen, o zaman Leonardo Da Vinci’nin eline su dökemesen bile onun resimlerinden anlayacak kadar alt yapıya sahipsin demektir..
Pazarlamaya sunulmuş olanm ürünü,satacağın kişilere ebediyen demirbaş listelerine konacak cinsten ürün olması konusunda kendini yırtarcasına haller içinde olmaktan ise;Pazarlayacak olduğun ürünün alınması konusunda alıcıda memnuniyet bırakacak çabalar içinde olduğunda ürünün satılmasından ziyade müşteri potansiyelini genişletip başka pazarlanacak ürün konusunda hazır müşteri portföyünü oluşturma becerisini kendinde buluyorsan,alt yapının yanında her türlü üst yapılarında en güzeline sahipsin demektir..
Gelgelelim..
Madde söz konusu olduğunda ortaya çıkan örneklerin,daha da çoğalabileceği bir dünyanın koşulsuz ve şartsız müptelası olan bir birey olarak,hayatın içinde yer alıyorsan,insanlığının tememllerini teşkil eden alt yapının oluşması için gerekli olan harcın formülününde sırlar dünyasında olmadığından habersiz değilsindir..
Fakat..
Madde yerine maneviyat söz konusu olduğunda...
Sebze ve meyvelerden,arabanın motorundan,resim fırçalarının kalınlığından ve pazarlama sihirbazı olma yolunda atmış olduğun adımlardan anlayacak kapasiteye sahip olabilmen çok yeterli değildir..
- Neden ? şeklinde bir soruya muhatap olursan da vereceğin cevabın basittir..
Karşında ki insan ne armut ne karpuzdur..
Karşında ki insan ne motor ne kaportadır..
Karşında ki insan ne tuval ne fırçadır..
Karşında ki insan ne pazarlama ürünü ne de demirbaş listelerinin vazgeçilmezlerindendir..
Bu nedenle;Kendini bir halt sanıyor olman,senin alt yapının yeterli olup olmadığını belirleyecek
Ticaret Odalarının vereceği türden Kapasite Raporları ile belgelenmez..
Kendini bir halt sanıyor olman,bir çok özel firmanın yapmış olduğu Fizibilite Raporları ile belgelenir..
Fizibilite Raporlarında ise daima gerçekler söz konusudur..Gerçekler söz konusu olduğun da ise "Kendini bir halt sanıyor olman" başlığı altında aslında bir hiç olduğunun sonucunu yazan kısa bir cümle mevcuttur...
Başka mı ?
Kendimi bir halt yerine koymaktan ise;Kendimin ne olduğumunun sorusunu hiç bir rapora gerek kalmadan bularak ona göre yaşamımı idame ettirmemin yollarını ararım..
Başka da bir şey değil..