Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
kemal boran
kemal boran

SAKİNE HOLDİNG (woyager senaryomun adını değiştirdim)

Yorum

SAKİNE HOLDİNG (woyager senaryomun adını değiştirdim)

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1088

Okunma

SAKİNE HOLDİNG (woyager senaryomun adını değiştirdim)

S A K İ N E H O L D İ N G

1. BÖLÜM
Hikayeye giriş……….

Rüstem bey ve sakine hanım tamamen zıt karakterde iki insandır.Rüstem sakine ile evlendikten sonra otoritesini kaybetmiş ve Sakine hanım tarafından itilip kakılan bir insan haline getirilmişti.Karısının bir dediğini iki etmemesine rağmen ona bir türlü yaranamayan pasif bir adam halinde evliliğini sürdürmeye çabalıyordu.aynı şekilde iş yerinde de itilip kakılıyor sürekli alay edilen şamar oğlanı rolünden bir türlü kurtulamıyordu.
Günlerden bir gün iş yerinde akıl almaz bir kaza sonucunda gök yüzünden yansıyan kızıl bir ışın demeti onu yakaladı ve Rüstem sırra kadem bastı.
Sakine bu olay karşısında önce bir bocalama dönemi ve ardından kendisine uluslar arası yapılan yardımlar sayesinde bir anda çok zengin bir kadın haline gelmiş görgüsüz ama çok zengin bir yaşama başlamış sakine holding adı ile büyük bir iş koluna adım atmıştı.Mahallesinde bulunan bütün gençlerden ve kafası çalışan insanlardan kurduğu sakine holdinge giden yol bu şekilde başlamıştı.




B İ R İ N C İ B Ö L Ü M



İÇ MEKAN:GÜNDÜZ

ILIK BİR BAHAR SABAHIYDI
SAKİNE: Rüstem… Rüstemm.

Karısının ısrarlı çağırışlarına

RÜSTEM: hıı

diye cevap verirken bir yandan da sıkı sıkı sarıldığı battaniyenin içinden çıkmamak için savaş veriyordu kendince.

SAKİNE:Rüsteeeeemmmm…..

Sakine hanım öyle bir bağırmıştı ki Rüstem buna kayıtsız kalamadı

RÜSTEM:‘’Ne var be ne bağırıyon öyle deli gibi

sağır mı var ya hıı dedik ya…..

SAKİNE:‘Kızma adamım kızma karizmatik

erkeğim paşam işe geç kalıyon’’da ondan

çağıreyom yoksa seni rahatsız eder miyim hiç

canımın içi

RÜSTEM:Lan karı manyak mısın nesin ne işi ne gücü bu gün Pazar değilmi.

SAKİNE.O senin dünkü düşüncenin bugüne

uyarlanmış halinin kötü bir kopyası canımın içi

dün için doğru olanın bu gün hükmü

kalmadı.Dün dündür bugünse bu gün

analşabildiysah sorun yok demektir,

SAKİNE:Bu gün galiba yatağınızdan biraz asabi

kalktınız sevgili kocacığım sizi rahatsız ettik

anlaşılan.

elinde tuttuğu uzun saplı süpürgeyi sallayarak tehditkar bir tonda.

SAKİNE:hadeee hadeee kalk ülen sümsük bön

bön bakıp.Tekir kedi gimi gıvrışıp galma





Sesine yüklediği alaysı ve tehditkar ton Rüstem’i derhal kendine getirdi.Karısı bu üslupla konuştuğunda kıyametin kopması yakın olurdu hep,…. alttan alarak kısık bir sesle



RÜSTEM:Bu gün Pazar deelmiii canımın

içi?…..hii

dedi. Yalvaran bir küçük çocuğun mimikleri ile. sakine hanım yüzünü buruşturarak omuz silkeledi elindeki uzun saplı süpürgeyi Rüstem e doğru yeniden sallayarak otoriter bir ses tonuyla.

SAKİNE:Dedik ya Rüstem efendi gaç kerre daha

tekrarlamamız gerekiyor zatı ali lerinizin

anlayabilmesi için yahu ! hadi çabuk ol çabuk

işim gücüm var senle uğraşamam. Hadiii!

Hadiiii! Kıpraşiver bakem!

Bu sözleri söylerken avazı çıktığı kadar bağırmıştı. odadan çıkar çıkmaz Rüstem ok gibi yataktan fırladı hemen sandalyenin üzerinde duran pantolon ve gömleği ile kazağını giyindi bu arada kendi kendisine söylenip karısına verip veriştiriyordu.

RÜSTEM:Seni elime bir alırsam dayak manyağı

yapardım ama dua etki ben şiddete karşı bir

adamım ayrıcana hümeniztim…yoksa şöyle

elimin tersiyle bi kodum mu.Amaan be ! Senle

uğraşacak zamanım yok benim.





SAKİNE: Sen sabah sabah ne gonuşeyon gendi

gendine len haa başlatma beni ülenn

gelmeyeyim oraya ha

Rüstemmmmm!..sümsükkk! işe yaramaz

adam!tomrukk

Mutfaktan gelen bu ses üzerine sustu aynada kendisine şöyle bir baktı ve yatak odasının kapısından çıkarken karısının görmez tarafından alaysı bir mimikle dilini çıkardı.

Sakine hanımın hazırladığı kahvaltı sofrasına doğru yürüdü.Göz ucuyla da duvarda asılı saati kontrol etti daha vakti vardı.

RÜSTEM: Sultanım da kocacığına neler

hazırlamış ellerine sağlık bi denem. zaten hep

derim ‘benim karım bir tane’ diye. He he he

yalanım varsa, ha bu iki gözüm önüme aksın.


Sakine hanım bu iltifatı yutmadığını belli eder gibi dönüp sert sert baktı


SAKİNE: fe suphanallah fe suphanallah ülen

sabah sabah heç çekilmeyon.

RÜSTEM:Heh heh heh bu latifelerin yok mu

beni öldürecek vallahi.bıcı bıcı bıcı

Eliyle sakinenin gıdısını gıdıklar gibi yaptı.sakine sinirden deliye dönmüş bir halde

SAKİNE:Rüüüüsssttteeeeemmmm!

Susması gerektiğine dair ikinci ihtarı almıştı masada bir eliyle ağzını tutarak sustuğunu belli ederken sağ eliyle ağzının fermuarını kapatır gibi yaptı beklemeye başladı.Sakine hanım elinde yumurtaları kızarttığı tava ile gelene kadar da hiç konuşmadı

SAKİNE :Allahım verdiğin nimetler için sana

şükürler olsun

RÜSTEM:Amin

SAKİNE:Allahım evimize bolluk bereket bizlere

huzur nasip et

RÜSTEM:Amin

SAKİNE:Allahımmm şu sümsük! adamdan beni

acilen ve hızlı tarafından kurtar

RÜSTEM:Amin hıı!

SAKİNE:OHH. Beyimiz hala uyanamamış kalk

ulan hade kahvaltı filan bitti doğruca işe marş

marş.Vatanın tersaneleri senden hizmet bekliyor.

Rüstem uysal bir çocuk gibi verilen emre itaat etti zaten akşam yemeğinde yediği lahana dolması ve cacık yüzünden gece boyunca
hazımsızlık çektiğinden ve kapının kenarında duran iş çantasını aldığı gibi yola düştü.

Servis otobüsüne bindiğinde onun keyifsiz olduğunu gören arkadaşları bir iki sataşma girişiminden sonra bekledikleri tepkiyi alamayınca kendi aralarında sohbete daldılar Rüstem yol boyu kimseyle konuşmadı sancısı olduğu her halinden belliydi.

Otobüsten iner inmez soyunma odalarının bulunduğu yere gitti ve elbise dolabını açtı.Tam iş tulumunu giymişti ki karnı müthiş ağrımaya başladı.Hızla tuvalete doğru koştu.

RÜSTEM:Oohhhh..

İçi boşalmış gibiydi o esnada

Tuvaletin kapısı ısrarla çalınmaya başladı “Tak tak tak”

RÜSTEM:Öhhüüü öhhhü Öhhüüü

Kapı bir kez daha yumruklanırcasına ve ısrarla çalındı “Tak tak tak tak”

RÜSTEM:öhhü öhhü dedik ya!

Diye seslendi.
Dışarıdaki tuvalet sırasının en önünde Muhittin vardı kapıyı o çalıyordu belli ki çok sıkışmıştı.Kimse ona gerçek adıyla seslenmez muhittin diye çağırırdı.

Tam kapıyı tekmelemeye hazırlanıyordu ki Rüstem kapıyı açtı çıkarken yüzünde memnun bir gülümseme vardı.

MUHİTTİN: La ula içeride yıllıh bilenço mi çıkarıysen

lo dedi

Tuvalet sırası bekleyenlerden biri dayanamayıp kahkahayla gülmeye başladı Muhittin ona döndü sert bir şekilde.

MUHİTTİN: Sen ne güliysen ula? He, ne güliysen?

Ortada komik bir durum mu vardır.

Diye çıkıştı. En ön sıradakilerden bir diğeri gülmekten altını ıslattı ortalık bir anda sesleri duyup oraya yığılan ve bu olayı seyredenlerle doldu. şenlik oldu mu kimse fırsatı kaçırmazdı.



DIŞ MEKAN:GÜNDÜZ

Tersanede hummalı bir çalışma başladı Rüstem kızaktaki geminin arka kısmında denizden yaklaşık bir metre kadar yukarıdaki bir platformda birinci sıra kaynak işlemi yapılmış saç levhaların kaynak cüruflarını elindeki çekiç ile önce kırıyor ardından tel fırça ile temizliyordu.

Gemi inşasından sorumlu mühendis ve beraberindeki teknisyenler ile usta başları bir masanın başında proje üzerine hararetli bir şekilde tartışmaktaydı Rüstem öğle yemeğine kadar durup dinlenmeden işini yaptı arada bir göz ucu ile teknik ekibe bakıyor kendisinin olağan dışı bu çalışmasını görüp görmediklerini anlamaya çalışıyordu ve tersanenin öğle paydosu düdüğü ile arkadaşlarının işi bırakması üzerine platformdan atlayıp yemek hanenin yolunu tutu.






İÇ MEKAN: GÜNDÜZ


ALİ: Of ya yinemi kuru fasulya bıktık be

kardeşim Her gün kuru olurmu

Göz ucu ile Rüstem’i işaret ederek diğer arkadaşlarına sinyal verdi .

RÜSTEM: Ihh kurumu?

ALİ: Tabi kuru.Sen ne arzu ederdin Rüstoş.

RÜSTEM: Rüstoş babandır

KADİR:Değmeyin adama yahu zaten motoru bozmuş mıçtı Cafer bez getir hallerinde adam.

RÜSTEM:Bak kadir oynaşmayın benle bu gün

çok fenayım ortalığın içine ederim

KADİR:Ulen sabah beri ettiğin yetmedimi?

SÜLEYMAN:RÜSTEM ağa sen bakma onlara

yemekte rosto var.

RÜSTEM:Ha gözünü sevdiğimin

SÜLEYMAN’ı aslan kardeşim Rosto var hemi?

Gülüşmeler sataşmalar arasında yemek sırası Rüstem’e geldiğinde aşçı elindeki kepçeyi kazana daldırıp Rüstem’in elindeki self servisin bir bölümüne kuru fasulyeyi boca etti.

RÜSTEM :Ana sahiden kuruymuş ana…Len

etmeyin gözüm fenayım..ağğğhh



YEMEKHANE GÜLMEKTEN İNLİYORDU…şakalaşmalar sataşmalar arsında yemek molası bitti



DIŞ MEKAN:GÜNDÜZ


RÜSTEM:Alllaaahhhh!

Diye bağırarak platformdan aşağı atladı hızla tuvaletlerin olduğu bölüme doğru koşmaya başladı.

evde ise Sakine kendi kendine bir şeyler mırıldandı

SAKİNE:Evet tahminim üzere sayın Rüstem

çekingen bey sabahki müshil seansımın etkilerini

şu aralar görüyor olmalısın.hiiiihhiiii Benimle

uğraşırsan işte böyle olur hayatım.hiiihhhiiiii








Akşamı zor eden Rüstem dönüş yolunda hem yorgunluktan hem de bu gün yaşadığı sıkıntılı durumdan ötürü bitkin düşmüş boş gözlerle dışarıya bakmaktaydı.Eve vardığında Sakine hanım kendisini kapıda karşıladı.

SAKİNE:hiiihhhiiiii Hoş geldin aşkımmm

hihhhiii

RÜSTEM:hihhhiii Ya bu gün neler çektiğimi bilmiyon tabi keyfin yerinde

SAKİNE:Kim demiş bilmeyom diye Rüstem

efendi

RÜSTEM:De get başımdan kadın akşam akşam.

RÜSTEM İÇİNDEN DÜŞÜNÜYOR.

hıh biliyormuş ayaklarına yatıyor.sanki akşama

kader benimleydi de.

RÜSTEM:Hade bil bakalım neler çekmişim.


SAKİNE:Akşama kader içini dökmüş bir halin

var canımın içi hhhiiiiihhhi

RÜSTEM,(İÇİNDEN DÜŞÜNÜYOR) Ana bildi ulan kadın.Tabi ya ermiş soyundan olduğu için malum oldu herhalde.

RÜSTEM:Kız ölümü gör nasıl bildin

SAKİNE:Heç yukarıya fax neyim çektimde

cevabı az önce geldi canımın içi

RÜSTEM:Abovv senden korkulur vallahi

karımısın cadımı anlayamadık

SAKİNE:Kes tamam traş vakti bitti azıcıkta

ekonomi haberlerini oku bakalım

RÜSTEM:Eeee maaşıda aldık canım şükürler

osun

SAKİNE:Ben bu şekil konuşmalardan anlamam

nakit görmem lazım canım

RÜSTEM:Hıı

SAKİNE:Dedim ki ödemeyi kredi kartıylan mı

yoksa peşin mi yapacaksın.

SAKİNE:Ulan kesime giden büyükbaşlar gibi

bön hallerinden bir an önce vaz geç bana da tren

muamelesi yapma anladınmmmııı

RÜSTEM:Anladım bi denem aha bütün hepsi bu

kadar.

Sakine her zamanki gibi ikna olmamıştı maaş günlerinde artık klasikleşmiş numarasını vizyona soktu.

SAKİNE:Eh madem bu kadar hadi kirin pasın

gitsin doğruca banyoya marş marş.

RÜSTEM: Valla karıcığım hepsi bu geçen defa

dersimi aldım bu sefer kuruş sakladımsa

namerdim

Sakine cevap bile vermeyi düşünmeden eliyle banyoyu gösterdi.Rüstem itirazın fayda etmeyeceğini bildiğinden emre itaat etti başı önüne düşmüş bir halde banyodan içeri girdi.sakine de ardından.Çorabın içine gizlenmiş 50 ytl yi define bulmuş edası ile elinde sallayarak.

SAKİNE:amanin bakın hele buralardan servet

fışkırıyor alimAllah.

RÜSTEM:Ana o nereden girmiş oraya kız.

SAKİNE:Bilmem canımın içi acaba sen

bileyonmu?

RÜSTEM:Mutlaka senin ermiş deden koymuştur

aklıma başka bir şey gelmeyo bi denem.

SAKİNE:Eeeh son hazineyide bulduk işlen

tamamdır.hadi sana iyi banyolar aşkım.

Sakine nin dışarı çıması ile birlikte elini iç çamaşırına daldırdı bir elli ytl daha çıkardı tam o esnada banyo kapısından sırıtan bir yüz ifadesi ile karşılaştı

RÜSTEM:Senin bu ermiş deden çok şakacı

biriymiş bi denem bak buraya da para koymuş.


İÇ MEKAN:GÜNDÜZ

Ertesi sabah Rüstem biraz düzelmiş keyfide yerine gelmiş ti Sakine nin kendisini uyandırmasını beklemeden kalktı doğruca mutfağa yöneldi

RÜSTEM:canımda karıcığım sabah sabah

kocacığına neler neler hazırlamış

Dedi ve sustu karşılıklı kahvaltı etmeye başladılar Rüstem’in gözü salonun diğer ucunda ki televizyona ilişti

RÜSTEM: hanım şunun sesini bi açıvesen

diyodum hani acık neşemiz filan yerine gelse

dedimdi

dedi, Sakine’nin sert duruşu karşısında aniden karar değiştirip bir çırpıda televizyonun sesini yükseltti ve masaya döndü..

SPİKER: ‘’ Cape caneveral uzay merkezin den

hepinize iyi sabahlar sayın seyircilerimiz.

Rüstem pür dikkat ekrana kilitlendi oldum olası uzay veya havacılık ile ilgili bir şey duyduğunda en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışırdı.

SPİKER :Voyager sondası güneş sistemimizin

bilinen dokuz gezegeni ile bunlara bağlı ayların

incelenmesi için Tarihsel yolculuğuna başlamak

üzere..Yörünge roketinin içinde. Geride yalnızca

saniyeler kaldı sayın

seyirciler…10..9…8…7…6..5..4..3..2 ..1 ve işte

muhteşem bir manzara!

Devasa boyutlardaki titan roketi fırlatma rampasından ateşler saçan dev bir ejderhanın homurtularını andıran sesler çıkartarak yükselmeye başladı.Ekranın bir köşesinde titan roketi yükselirken diğer bölümünde kontrol merkezinin içindeki hareketlilik yansıtılmaktaydı.

RÜSTEM: Hanım hanım bak bak görüyor

musun şu işi adamlar nelerde yapıyorlar.Allah

Allah!…Allah Allah! bak şuna yahu kocaman

demir yığını nasıl da uçuyor aklım almıyor

imanıma!



Sakine sinirli bir şekilde yerinden kalktı hışımla televizyonu kapattı.Ardından’da

SAKİNE Allahın adını bu işlere ne karıştırıyon

Len cenabet

RÜSTEM:Ne cenabeti kız Daha akşam banyo

yapmadık mı? sende sırtımı falan liflen

ovuşturmadın mı zilli sakine hihihii gerçi

dedenin koyduğu 50 papele mal oldu emme

çokta iyi oldu valla kız zilli.

Sakine sert sert bakarak aralarında yaşanan akşamki olayın alaysı bir şekilde kelimelere dökülmesine sinirlenerek birazda kızarmış bir şekilde

SAKİNE:Bak az kaldı söylemedi deme hakkını

tüketiyorsun bilesin sümsük akşam ne oldu ki

beceriksiz. Sana elimin tersiyle bir çakarsam

anında akşam olur yıldızların altında mehtaba

çıkarsın fe sup han Allah fe tü tü tü Allahım sen

namusumu iftiradan koru….

RÜSTEM:Akşam hiçte öyle demiyordun aşkım neyim diyordun hemi kız hem ne namusu filan fıstık





RÜSTEM:Sen benim bi denecik karım deelmisin

aramızda teklifmi var kııı hiiiiihhiiii

SAKİNE Seninlen evlendiğimiz o kara güne

kahrediom valla

RÜSTEM:akşam öyle demiodun seni seni köftehor sakine.

SAKİNE:Ülen kırk yılın başı bir halt ettin gerim

gerim gerili yon.El alem her akşam fazla mesai

de len sus artık duyan duymayanda seni bir şey

sanacak.

RÜSTEM:Hihhhhiiiiii ninan ninamm oohş

Sakine konuyu değiştirme ihtiyacı ile televizyonu işaret ederek

SAKİNE: Ne o Len Rüstem astironut mu olecen

yoksa? he nerden çıktı ülen bu roket moket

işleri?

RÜSTEM:Aklım akşamda kaldı kkkııı hem ben

roket gimi adamım bi denem

SAKİNE:ülen sen daa düz yolda bilene

yürüyeme yon sümsük başımın püsküllü belası

tavuk vebası kılıklı herifffff .

Diye yırtınırcasına bağırdı.

Rüstem üçüncü ve son ikaz karşısında sofradan kalktı Sakine kavga için bahane arıyor gibiydi. dün midesi bozulduğu için yemekhanede yemek yememeye karar vermişti Karısının öğle yemeği için hazırladığı sefer tasını aldı ve

RÜSTEM:Allahaısmarladık karıcığım Allah’a

ısmarladık akşama eve gelirken ne

getireyim?canın ne çekiyor de bakayım? Bi

denem ha de bakayım belki aş filan erersin

dedi.

SAKİNE:Akşama fincan böreği getir ülen beni

çıldırtacan mı zıpır oğlu zıpır her gün bu soruyu

soruyor sonrada eve elin boş dönmüyor musun

hıı

RÜSTEM:Bu defaki başka canımın içi

dedi.ardından sakine nin fırlattığı terlik yüzüne yapıştı.

RÜSTEM: Allah’im sen bana sabır ver bu karı

akşam başka sabah başka iki ruhlu sakine
dedi ayakkabılarını giyerken.

SAKİNE: Astironut Rüstem evin yolunu unutma

kendini getir yeter hih hih hiii..Aya filan da

gitmeye kalkma haaaa..haayt


Katıla katıla gülüyordu.





Rüstem koşarcasına kapıdan çıkarken

DIŞ MEKAN GÜNDÜZ

RÜSTEM: nerede bende o şans Allah ağzından

duysun inşallah

dedi. Ürkek ürkek arkasına bakarken de İki eliyle yüzünü sıvazladı.

RÜSTEM: Senin şerrinden ancak Aya gidersem

kurtulurum feminist Sakine hanım duydun muu.

Sakine kapının önüne gelmiş Rüstem in arkasından avazı çıktığı kadar bağırarak

SAKİNE: inşallaaaah inşallahhhh dediklerini

duymadım sanma heminis neyim de sensin

anladınmı.

diye bağırırken kafasını ve ellerini havaya kaldırmış avuçlarını açmış dua ediyor gibiydi.Rüstem daha elli adım ya gitmiş ya gitmemişti ki.

Birden gökyüzü bulutlarla kaplanmaya başladı ılık bahar sabahı yerini kapkara bulutlarla değiştirmeye başlamıştı.

RÜSTEM: Ne oluyor yahu nerden çıktı bu yağmur?

yoksa yine bizim karının bedduası mı tuttu ne hiii

şimdi…..yedik








Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bir anda İstanbul sokaklarını esir aldı. Birkaç dakika içinde meydana gelen bu ani hava olayı Sakine hanımı önce şaşırttı sonrada sevinçle

SAKİNE: oooh Allah cezanı nasıl da veriyor

Rüstemmm, oohhhh. Sen daha benimle uğraş bakalım.

Dualarım hemen kabul olur bilirsin oooh Allah beni

seviyor yaaa.Gördünmüüüü sümsük. Ayılana gazoz

bayılana limon oh oh oh


İÇ MEKAN:GÜNDÜZ

Sakine “Bu durumdan oldukça keyiflenmişti göbek atarak yeniden içeriye girerken yumruk yaptığı eliyle hafifçe yana çıkarttığı kalçasına vuruyordu.Morali düzelmiş ve bugünkü ‘Sakine –Rüstem’ savaşını yine kendi kazanmıştı. Keyifle elindeki fincana çayını doldurdu kıvrak hareketlerle televizyonu yeniden açtı ve karşısındaki sedire kuruluverdi..


SPİKER: Profesör Mayers çok ilginç bir şey söyledi sayın seyirciler. Bu uzay aracı güneş sisteminin gidilebilecek en son noktasına kadar 30 -35 yıl boyunca ilerlemesini sürdürecekmiş,
Profesör’ün açıklamalarına göre, Jüpiter,Satürn,Uranüs ve Neptün gezegenleri 175 yılda bir geometrik dizilim meydana getirmekte olup Voyager uzay aracı bu durumu kullanarak çok kısa bir zamanda bu gezegenlerle ilgili bu güne kadar keşfedilmemiş bilgileri dünyaya geçecek ve daha sonra yoluna devam ederek güneş sistemimizin dışına doğru yol alacak.

Öte yanda;

DIŞ MEKAN GÜNDÜZ

RÜSTEM: Kahretsin, muskacı karı! Şu hale bak!

Uğursuz üfürükçü, ne olacak? Ah ana ahhh! Seni

dinlemediğime çok pişmanım. Affet beni canım

anam, affet.

Yağmurdan sırılsıklam olmuştu. Servis durağında kendi kendine sesli konuşması herkesin gülüşmesine neden oldu. Sert bir bakış fırlattı kaşlarının biri aşağıda diğeri yukarıdaydı. İşçiler kahkahaya boğulmuştu onun hiç de inandırıcı olmayan bu halleri karşısında.

KADİR: Yine karıdan dayak mı yedin len

Rüstem

RÜSTEM: De get yahu! Ablak Kadir

MAHMUT:Bak yengeye söylerim seni evire

çevire döver ha!

RÜSTEM: Ülen şimdi seni!

İki eilini yumruk yaparak mahmuta doğru bir boksör edası ile hamle yaptı

SÜLEYMAN. Yengede boksörmüş, biliyor

musunuz Rüstoş ta ondan ders almış

RÜSTEM:Rüstoş sensin len ağzını topla

KADİR: Güleyorum halına katıla katıla. Bir

sözünü geçiremedin karınaaa

Hem Rüstem in gözünün içine bakıp şarkı söylüyor hem de yerinde zıp zıp zıplıyordu.

RÜSTEM:Bana bak Kadir! derken yumruğunu

sağa sola savuruyordu.

Gülüşmeler sataşmalar devam ederken onlara cevap yetiştirmenin çözüm olmayacağını anladı susmayı tercih etti. Zaten servis aracı da durağa yanaşmıştı sıra halinde birer ikişer otobüse bindiler tersaneye doğru yola koyuldular.
Yaklaşık on dakika kadar yol almışlardı ki yağmur geldiği gibi aniden bitivermişti. Rüstem yanındaki arkadaşı ile sohbet ediyor dert yanıyordu.


RÜSTEM: Bizim hatun var ya ermiş soyundan

geliyor her bedduası tutar bak görüyon mu

yağmur içinizden bir tek beni ıslattı ve

gitti.Evden çıkarken bana kızdıydı da.

Arka koltuklardan birinde oturan

ALİ: Senin hanımın bedduası az tesirli çıktı

Rüstem efendi bak yağmurda durdu.

Herkes yeniden kahkahalara boğuldu Rüstem derin bir iç geçirdi.Yanında oturana döndü:
RÜSTEM: Sen bana sabır ver Allahım. Bunlar benim

karıyı çok hafife alıyor bizimkini tanısalar böyle

konuşmazlardı. Bilseler ne cadı karısı olduğunu! Ahhh

kardeşim, ahhh… Hanım inşallah aya gidersin Rüstem

dediydi en çok ondan korkuyorum. Bana gülseler de

takmıyorum onları. Hem benden iyi mi bilecekler

karımın ne menem bir şey olduğunu canım? Heç valla.

ŞAKİR: Öyle mi? Hııım… Tabi canım, ne demezsin?

gibi kelimelerle onu ciddiye almadığını belli ediyordu ama Rüstem bunun farkında değildi…

Öğle paydosu bitmiş yeniden işinin başına dönmüştü kaynak artıklarını çekiçlemeye devam ediyor bir yandan da avazı çıktığı kadar bağıra çağıra yarım yamalak bildiği bir şarkıyı söylüyordu

RÜSTEM: Buraları yıkılıyo benden sıkılıyo

akşam peşine bıyıklı takılıyo ninanina nam

ninanam nam

Hem kırma işini yapıyor hem de poposunu sallayarak ritme uyuyordu. Ortam öylesine gürültülüydü ki kimsenin onu duyması mümkün değildi.

Az ilerisinde elinde taşlama spirali başka işçiler çalışmalarını sürdürüyordu. Dev vinçlerden birinin halatının ucunda oldukça büyük bir saç levha gemi omurgasının bir yerine montajı yapılmak üzere ağır ağır yol almaktaydı.
Birden ortalık derin bir sessizliğe gömüldü. Bütün çalışanlar işi gücü bırakmış gökyüzünde bir noktaya doğru bakmaktaydı. Rüstem şarkısına devam ediyor, bir yandan da işini yapıyordu.

RÜSTEM: Ben seni seçtim Sakine hanım. Yasla

başını ejimije doğru ninanünanay ninam n ini

nam…hıı ne olu yo lan…

Sessizlikte kendi sesiyle irkildi başını sağa sola çevirdi ve sustu herkesin baktığı noktaya o da kafasını çevirdi merakla bakmaya başladı. İçinden

RÜSTEM:Rüstem içinden düşünüyor) (Bunlar

bir numara yapıyılar amma anamadım

şerefsizim!

RÜSTEM:Hade hade hayvan terli bu defa

yutturamazsınız.

Diye bağırdı ama kimsenin onunla ilgilendiği yoktu.

RÜSTEM: Ben kaçın kurasıyım olum. Yemezler

bu ayakları, bu sefer. Yutturamazsınız!

Başka zamanlarda da hep birlikte gök yüzüne bakar gibi yapıp biri Rüstem’in gıdısını gıdıklarken diğeri arkasında yere yatıp onu düşürürlerdi. Ama bu kez platform üzerindeydiler ve etrafında da hiç
kimse yoktu. Rüstem bir numara olduğunu düşündüğü için ısrarla gök yüzüne bakmıyordu. Havada kıpkırmızı bir çember oluşmuştu. Sanki gökyüzünde bir bölge alev alev yanmaktaydı. Bütün bu olan biten herkesi şaşkına çevirmişti. Derken, ince bir kırmızı ışık demeti denize doğru hızla indi ve yansıyarak Rüstem’i bir kement gibi yakaladı.

RÜSTEM: Lan puştlar! Biliyodum bi numara

çevirdiğinizi! Allahsızlar! Yetmedi mi ulan

şakalarınız? Laaan bırakın beni yahu!

Bir yandan bağırıyor diğer taraftan gıdıklanır gibi kahkahalar atıyordu.


RÜSTEM: Bırakın Gıdıklanıyorum yaa! Laaan

bırakınnn! Hi ho hoo hhooo…

Rüstem in bulunduğu platform a çarpan kırmızı ışın demeti onu yakalayarak hızla denizin üzerinde yansıma bölgesine doğru sürüklemeye başlamıştı. Her şey o kadar ani olmuştu ki kimse yerinden bile kıpırdayamamıştı.
RÜSTEM:Amaninn alllahhh! ne oluyoruz yav ulannn

yahu bu da ne annneeee

Biraz sonra Rüstem ve kırmızı ışık demeti denizin ortalarında bir yerde aniden Rüstem’in attığı çığlıklar arasında sırra kadem bastılar.Tüm tersane çalışanları kıyıda toplanmış anlamsız gözlerle şok olmuş bir şekilde denize doğru bakmaktaydılar.








SAHİL GÜVENLİK BOTU


ASTSUBAY:Komutanım mesai arkadaşlarının

anlattığı üzere kazazede tam bulunduğumuz noktada

kaybolmuş.

KOMUTAN:dalgıç ekibi bu noktada gerekli

araştırmayı yapsın.Arama sonucunu içerir tutanağı

masamda bekliyorum.

ASTSUBAY:Emredersiniz komutanım.

Sahil güvenliğe bağlı bot Rüstem’in kaybolduğu noktada arama yaparken, deniz kuvvetleri arama kurtarma helikopterleri bölge üzerinde daireler çizmekteydi.bir süre sonra dalgıçlar denizden teknelerine çıktı tüm aramalara rağmen Rüstem’in iç çamaşırları dahil bütün giysileri her hangi bir zarara uğramamış bir halde bulunmasına rağmen Rüstem bulunamamıştı.
Akşam olmak üzereydi sahil güvenlik botu tersanenin rıhtımına yanaştı görgü şahitleri ile bir süre konuşulduktan sonra bot rıhtımdan ayrıldı


İÇ MEKAN: GÜNDÜZ

Sakine hanım mutfakta bulaşıklarını yıkarken içerideki televizyondan gelen sesi gayri ihtiyarî dinlemeye devam ediyordu

SPİKER: Cape caneveral uzay merkezinden

bildirildiği üzere dünyada eşi benzeri

görülmemiş bir kaza meydana geldi. Az sonra

canlı yayında!

Sözleri sürekli tekrar ediliyordu. Flaş bir haber dünya TV lerine düşmüştü Sakine ellerindeki sabunu duruladı ve salona geldi televizyona bakmaya başladı.

SPİKER: Sayın seyirciler! NASA’dan alınan bir son

dakika gelişmesine göre, Voyager uzay sondasının

dünyanın etrafındaki yörünge dönüşü sırasında, tigil

kentarus yıldızı yakınlarındaki bir yerden yayılan ve

güneş panellerine çarpan kızıl bir ışık demeti ile

birlikte ortadan yok olduğunu bildirildi.




İÇ MEKAN GÜNDÜZ


Evin zili iki kez araka arkaya çaldı

HASİBE: Sakine abla kız, evde misin? Sakine

ablaaa!

SAKİNE: Ooo hoş geldin komşum hoş geldin

sefalar getirdin ayol gel seni bir öpeem

dedi kapıyı açar açmaz ve ardından ekledi

SAKİNE:Ooo gız bu ne şıklık bu ne gözellik

böyle! valla kocacığına helal olsun sana iyi

bakıyor her Allah ın günü yeni bir elbise ohh gel

keyfim gel yani eh ne diyelim hayırlı olsun


diye söylenirken abartılı bir övgü yarışına girmiş gibiydi kendi kendiyle


SAKİNE: Ne mutlu sana gomşum ne mutlu sana

derken de hasedinden ölecek gibi hissediyordu kendini.

SAKİNE (DÜŞÜNCE BALONU): Seni adi

şıllık seni! Seni

Beyoğlu yosması, görgüsüz karı! Beni

çatlatmaya geliyorsun sanki. Allah cezanı

versin Rüstem! Bak karına, ne halde!

HASİBE: Ne dediydin kız abla ?

SAKİNE: heç canım bizimkine kızıyordum

sabahtan biraz atıştık da
deyiverdi.

HASİBE: Duydum ben de seni teselli etmek için

geldimdi canım ablam boş ver bunların hepsi

böyle.

SAKİNE: Erkek milleti, verem illeti valla kız

dedi. Hasibe espriyi anlamasa da

HASİBE: He kız ne gözel deyosun valla.
dedi.

Evde komşu Hasibe hanımla kahvelerini yudumlarken Sakine hanım ara sıra televizyona göz ucu ile bakmaktaydı az önceki flaş haberden sonra içini garip ve tanımlayamadığı bir sıkıntı kaplamıştı.


HASİBE: Ya komşu bırakalım şimdi haberleri

zaten içim dışım benimkinin yüzünden haber

oldu canım ablam …. TV de bizim için ağlayın

a dostlar dizisi başlayacak onu aç da biraz

ağlayalım. Ben ağlayınca çok rahatlıyorum kız,

olur mu?

diye sordu.Çok bilmiş edasıyla


SAKİNE: Ayol bir dirhem gültürün gime ne

zararı varmış ki kıı? Bak görmeyon mu elin

adamını? Uzaya sondaj makinesi mi ne

göndermiş, delik mi ne deleceklermiş havaya?

Ama onu da kaybetmişler. Şimdi de fellik fellik

onu arıyorlarmış. Abooov! Ara ki bulasın, bu

gadder yıldızın içinde.


HASİBE: uzayda petrolmü arıyorlarmış kız
Anlamadım valla

Hasibe nin hiç bir şey anlamaması bön bön bakması üzerine

SAKİNE: aman canım sen de cahıl karı. Tamam

dizi seyredelim, olur tabi tabi

dedi isteksizce.

Kumandayı eline aldı ve kanalları gezinmeye başladı Kanal abc nin ekrandaki yazısına takıldı kaldı Tuzla tersanesinde facia az sonra canlı yayında.
Bu yazı birkaç dakika öylece durdu ve ardından reklamlar yayına girdi . Sakine çıldıracak gibi oldu. Kanallar arasında dolaşmaya başladı

ancak hiçbir kanalda bununla ilgili bir habere rastlayamadı ve yeniden kanal abc ye döndü.
Spiker in seri bir şekildeki konuşmasının arasında Rüstem Çekingen adını duyunca öyle bir çığlık attı ki bütün mahalle indi kalktı. Çığlıkları duyan komşular ile olayı TV den izleyenler bir anda eve doluştu. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birbirilerine “Ne olmuş, komşu?” diye soruyorlardı. Birileri Sakine hanımı kendine getirmek için burnuna doğru sokuşturmaya çalıştığı bir baş soğanı koklatmakla uğraşırken, bir diğeri yüzüne kolonya sürmekle meşguldü. Bir başkası da ellerini ovuşturuyordu.
Sakine hanım yarı baygın bir halde

SAKİNE: gittiiii, gitttttttiiii! Benim dağ gibi

erkeğim gitttiii, gitti! Gitti, gittiiiii! Dostlar ben

öldüüüümm! Ahhhh, Rüsteeem! Rüstemimmm!

diye ağlıyor saçını başını yoluyor,baygınlıklar geçirip kendine gelir gibi olduğunda da sarası tutmuş hastalar gibi titreyerek oradan oraya saçlarını
savuruyor gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde deli gibi kendini yerden yere atıyordu……

SAKİNE: Rüstemimmm! OOOOFF ıııhhhh

amaaaannn ooooooof


Kimse tam anlamıyla bir şey anlayamamıştı. O arada hala açık olan TV’den “Rüstem Çekingen’i bu elim kazada kaybettik” lafı duyulunca mahalleli pür dikkat TV ye odaklandı. Sakine de yattığı halının üzerinden doğrulmuş Rüstem’e ne olduğunu anlamaya çabalıyordu.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sakine holding (woyager senaryomun adını değiştirdim) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sakine holding (woyager senaryomun adını değiştirdim) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SAKİNE HOLDİNG (woyager senaryomun adını değiştirdim) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL