3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1081
Okunma
“Humeyni’yi seviyorum. Atatürk’ü sevmiyorum...”
Haberi okumuş, dinlemişsinizdir.
Bu terimi kullanan kişi, kişi demeye de dilim varmıyor ya... ne kadar banal...
Ancak, sevgili arkadaşlar. Türbanlı olduğu için değil buna kızmam! Çünkü, inanın ve maalesef türbanlı olmayan, bazı insanlarda bu düşüncedeler... Bunu söyleyenler, elbette zavallı olarak tabir ettiğim kişiler tarafından betimleniyor. Nedeni, bana göre tarih bilgisizli-ğinin yetersizliği.
Çünkü, Nene Hatun Maraş’lı değil, Erzurumlu. Savaşılan düşman, Fransız değil, Rus. Üstelik Rus başörtüsüne saldırmadı. Aziziye Tabyasına saldırdı. Sütçü İmam... İmam değil, onunla anılan lakabı. Milli mücadelenin mangal yürekli evladıdır ama, milli mücadelenin ilk kurşununu o sıkmadı. Hasan Tahsin bu kurşunu sıktı. Maraş’ta değil, İzmir’de. Üstelik altı-yedi ay önce...
Takvime bakmaları, ya da biraz olsun tarih okumaları gerekir!...
Sütçü imam, Fransız vurmadı. Ermeni vurdu... Hatta Maraş’ta, düşmana ilk müdahaleyi yapan aslında sütçü İmam değil, Çakmakçı Sait’tir. Silahı yoktu. Çakmağını savurup düşmana, arkasından da okkalı bir yumruğuyla ilk düşmanı yere sermiş, ama kendisi kurşunlara hedef olarak şehit olmuştur. Peki... Maraş’ı önce kim işgal etti? Böyle düşünen ar-kadaşların İngiltere’si!... Kim sesini çıkarmadı? Yine arkadaşın, arkadaşların padişah efendisi! Peki... bu ülkeyi, o zavallıları, buna inanan meczupları da dahil olmak üzere kim kurtardı?...
Bu tür gafillere daha geniş haklar tanıyacak olan İngilizlerin gemisiyle kaçan padişah efendilerinin idam etmek için arattığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk!...
O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanların hep Müslüman olmadı-ğını da görürsünüz...
Bu toprakları İngilizler işgal etmesin diye canını vererek şehit olan İstanbullu hekimler arasında, 140 Türk, 32 Ermeni, 25 Rum ve 18 Yahudi vardır... Ama hepsi de şehit olarak anıl-maktadırlar. Çünkü şehitlik kavramı her şeyden önce yurtseverlikle alakalıdır.
Kısacası, tehlike ne İran, ne İngiltere... tehlike kara cehalettedir...
Mustafa GÖKÇEK