16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3882
Okunma


Bu gün 23 NİSAN ULUSAL EĞEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI
Bütün çocuklarımıza kutlu olsun. “ SEVİNİN KÜÇÜKLER ÖVÜNÜN BÜYÜKLER, 23 NİSAN KUTLU OLSUN”
Ne güzel başlıyor “Sevinin küçükler, övünün büyükler”. Neyle övüneceklerini bilmeyen büyükler, neye sevineceklerini bilmeyene küçükler. Ne verdiniz ki küçücük çocuklarımıza da ne ile övüneceksiniz büyükler,
Onlara eğitimsizlik verdiniz, Fakirlik verdiniz, onların okuma özgürlüğünü aldınız ellerinden, küçücük bedenlerini kendi istekleriniz ve arzularınız doğrultusunda kullandınız.
Onların, hayallerini, umutlarını yok ettiniz, ellerinden tutmak ve daha ileriye götürmek yerine bir tekme de siz attınız. Peki, ne ile övüneceksiniz?
Sokaklar o küçücük bedenlerle dolu. Uyuşturulmuş beyinleri ile canavar gibi görülmelerine kimler sebep oldu, onların soğuktan buz tutmuş bedenlerine kimler zarar verdi, kim sahip çıktı onlara, söylermisiniz.?
Bir karış toprağı uğruna hayatını verebileceğimiz güzel vatanımızı kendi çıkarları uğruna kirleten, siz kendini büyük sanan, siz kendini ulaşılmaz sanan, bilgisiz, eğitimsiz yöneticiler, kapitalistler, emdiğiniz kan yetmedi mi, şimdi vampirleşip tazecik kana susamış salyalı ağızlarınızla küçücük çocuklarımızın emiyorsunuz kanını. Hiç kimse size dur diyemez hale geldi. Sesi çıkanları demir parmaklıklar ardına gönderip sesini kısıverdiniz, ya da faili meçhuller mezarlığında gömüverdiniz düşüncelerini bedeni ile birlikte.
Ne kötü değil mi, geçtiğimiz yıl ilköğretim çocukları arasında yapılan bir ankette “NE OLMAK İSTİYORSUNUZ” diye sorulan soruya verilen cevap “MAFYA BABASI OLMAK İSTİYORUZ” Bu cevap benim kanımı dondurmuştu eminim hepimiz aynı şoku yaşamışızdır.
Yine ilköğretimde yapılan bir LGS sınavında geçtiğimiz yıl 46000 bin öğrencinin 0 (sıfır) cevap vermesi, içinde bulunduğumuz durumun vehametini nasılda ortaya koyuyor. Bunlar çok küçük iki örnek. Örnekleri çoğaltmak hiçbir şey değiştirmeyecek. Çünkü “görünen köy kılavuz istemiyor” Ve bizler hala hiçbir şeyin farkında değilmişiz gibi hiçbir yere hiç kimseye feryatlarımızı duyuramıyoruz.
“KÜÇÜK HANIMLAR, KÜÇÜK BEYLER! SİZLER HEPİNİZ GELECEĞİN BİR GÜLÜ, YILDIZI BİR MUTLULUK PIRILTISISINIZ! MEMLEKETİ ASIL AYDINLIĞA BOĞACAK SİZSİNİZ. KENDİNİZİN NE KADAR MÜHİM, KIYMETLİ OLDUĞUNUZU DÜŞÜNEREK ONA GÖRE ÇALIŞINIZ, SİZLERDEN ÇOK ŞEY BEKLİYORUZ.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ATATÜRK bu sözü söylerken ne düşünmüştü, düşünen ve sorgulayan var mı acaba? Hiç sanmıyorum. Bizler kendi aydınlık geleceğimizi kendi ellerimizle yok ediyoruz ama bunun farkında bile değiliz. İyi bir eğitim ve öğretim beni ancak aydınlık geleceğe götürür diyoruz ama her geçen gün çok daha kötüye giden bir eğitim öğretim sistemi ile karşı karşıya kalıyoruz.
Benim memleketimde paran varsa oku, diploma sahibi ol, bilgi almasan da diploman yeterli mantığı ile bakılıyor eğitim öğretime.
Benim memleketimde, 21. YY da hala “HAYDİ KIZLAR OKULA” kampanyaları yapılıyor. Benim memleketimde ilköğretim parasızdır diyor ama parası olmadığı için, bırakın okumayı çocuğunu okullara kayıt bile yaptıramıyor veli. Benim memleketimde 23 NİSAN tüm çocukların bayramı iken yalnız belli seviyedeki çocuklar kutlayabiliyor bayramı, Benim memleketimde bir cami hocasına gösterilen değer, ne yazık ki bir öğretmene gösterilmiyor artık. Benim memleketimde 7 YAŞ ÇOK GEÇ deniyor ama okul öncesi eğitimden yararlanabilen çocuk yine parası olan çocuk. Çünkü ana sınıfı ücretlerini ödeyemiyor hiç kimse.
Benim memleketimde “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyoruz . Ama Spor ve Halk dansları ile uğraşan başarılı çocuklara hiçbir şekilde destek verilmediği gibi türlü bahanelerle köstek olunuyor.
Benim memleketimde, sokaklarda kimsesiz kalmış olan çocuklarımıza kimse sahip çıkmıyor, sahip çıkanlarda küçük bedenlerinde her türlü tacizi deniyor. Görsel ve yazısal basın hep bir koldan onların beyinlerini tamamen yok etmek istercesine, eğiteceği yerde biraz daha, biraz daha çamura itiyor,
Benim memleketimde TV’ler de, okumadan nasıl şöhret olunur ve nasıl olursan para kazanabilirsinin yolları gösteriyor ve hiçbir kimse buna “DUR” demiyor.
Benim memleketimde Devlet Baba ( Kİ ÜVEY BABA OLDUĞU HER AN VE HER DAKİKA ORTAYA ÇIKIYOR) deyerek sığındığımız “SIĞINMA EVLERİ DİYORUM BEN” yurtlarda o küçücük bedenlerden örümcekleşmiş beyinlerin neler beklediğini ve nasıl insanlık dışı işkencelere maruz kaldığını, oturduğum yerden seyrediyorum.
Bu örnekler o kadar çok ki saymakla bitmiyor. Ve bizler hala onlara “GELECEĞİMİZ, UMUDUMUZ, AYDINLIK YARINLARIMIZ “ diyoruz. Ne verdik ki çocuklarımıza ne bekliyoruz.
Haydi, büyükler aydınlık geleceğimize sahip çıkalım. Hemen bu gün, yarına bırakmayalım. Yalnız 23 Nisan’larda değil, yılın 365 günü onlar için çalışalım, ne dersiniz?
Artık bir saat bile geç kalma lüksümüz yok, yarınımız için ağlamak istemiyorsak bugünden dur diyelim, Kendi öz varlığımız olan çocuklarımıza sahip çıkalım. Aydınlık gelecek sizlerin ellerinde lütfen bunu unutmayalım
ÇOCUKLAR, BİLİYORUZ Kİ SİZLERE VERİLECEK İYİ BİR EĞİTİM ÖĞRETİM İLE GELECEĞİMİZ HİÇ BİR ŞEKİLDE KARARMAYACAK, YETERKİ SİZLERE SAHİP ÇIKILSIN.
UMARIM BÜYÜKLER, SİZLERİN YÜREĞİNİZDEKİ ACILARI ve GÖZLERİNİZDEKİ YILDIZLARI GÖRÜRLER.
Türkan DİNÇER