2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
628
Okunma

Ergenekon dalgalarıyla sarsılan bir gündemdeyiz..Dalga dalga gündemimizi işgal etti Ergenekon..Bir temizlik operasyonu olduğuna olan inancımızı bazen sorgulasak ta,buna inanmak istiyoruz açıkçası…
3 kasım 1996 Abdullah ÇATLI susurluk kazasında ölmüştü…Gladyo nun kapısı aslında o günlerde açılmaya başladı..Devlete hizmet eden bir adam, kaza süsüyle diskalifiye edilmişti…Hatırlarsanız medyada bir rüzgar esmeye başladı…Ne kadar faili meçhul varsa rahmetliye yıkılacaktı…Bir günah keçisi lazımdı..Ve bu kurban o günler için ÇATLI’ydı…
Belki rahmetli farkında olmadan illegal oluşumlara girmiş olabilir bunu geçelim..Mesele şu ; o zaman nasıl ki sistem tüm suçlarını ona yıktıysa, aynı sistem sanki şimdi tüm suçlarını Ergenekon üzerine yıkmak ister gibi..Yanlış anlamayın haaa…Azılı bir Ergenekon düşmanıyız hala..Fikirlerimizde sapma yok..Lakin çok basit bir haber spikeri bile artık Ergenekon üzerinden yorumlar yapmaya başlıyorsa, örgüt için anlatılan suçlar abartıya ulaşmaya başlıyorsa böyle düşünüyor insan artık…Suçlama penceresinden örgüt yüceltiliyor biraz da..Yahu bu adamlar neymiş böyle ? Neler yapmışlar neler ? türünden fikirler muhabbetler de cabası artık…
Peki ne olacak sonunda sizce ? Gerçekten fikriniz var mı ? Gerçekten bitecek mi ? Gerçekten bir ‘Temiz eller’ operasyonuyla karşı karşıya mıyız ?
Ve gerçekten örgüte isnat edilen suçlamalar doğru mu ? Örgüt bu kadar etkin mi ?
Aslında örgüt tahmin edilenden daha güçlü..Ve öyle lanse edildiği gibi bir iki kendini bilmez Rektörle, bir iki askerle anlatılacak kadar basit değil…Gerçekten basit değil…
Evet yine soruyoruz ? Ne olacak sonunda ? Bitecek mi ?
Soruların cevabını biz değil Tuncay GÜNEY ve rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU daha önce vermişti zaten..Ne demişlerdi peki ?
İkisinin de ortak kanaati şuydu = Uzlaşma..
Onlar , bir uzlaşma taraftarı değildi elbette..Ama olayın bütün yönleriyle ortaya çıkmasının devlet yapılanmasın zarar vereceğini düşünüyorlardı…Ve bir şekilde uzlaşılacağını söylüyorlardı..
Bu konuda kuşlar daha başka şeylerde söylemişti..Mesela tutuklu sanıkların en geç yaz ortasında çıkacaklarını söylemişti..
Vesselam ortada ciddi bir yapı var…Rektörleri kışkırtan bir yapı var..Uğur DÜNDAR ı geren bir yapı bu…Deniz BAYKAL ın altını oymaya çalışan bir yapı..ECEVİT için planlar kuran bir yapı…Çevik BİR e ulaşmayı engelleyen bir yapı…Ucu dışarıda bir yapı..Kökü içerimize saplanan bir yapı..Ve savcılara
‘ yarın bizi kapının önüne koyarlar ’ dedirten bir yapı…
Milliyetçilerin destan sandığı, cumhuriyetçilerin laiklik sandığı bir yapı : )
Bizim ise bu kadarını yazabileceğimiz bir yapı…
Birileri Derin devlet diye Ergenekon a sahip çıkarken, birileri iktidarın muhalefeti bu davayla susturduğunu düşünürken, birileri üniversiteler için planlar yaparken, pkk yeniden azmışken, ortamı iyi okumak lazım…
Bu ülkede dengeler çok çabuk değişir…Bugün davaları takip edenler ‘kahraman’ dır..Bir zaman sonra meslekten ihraç edilir…Kenan EVREN, Asala operasyonları için ÇATLI ya görev verir, ama aynı ÇATLI kazada öldürülünce ‘ mafya’ oluverir..Maraş olaylarını özel harp dairesi tertipler, YAZICIOĞLU rahmetli olunca üstüne yıkmaya çalışırlar…
Dengesiz dengeler içinde, dalga dalga sürer davalar..Tabi bu süreçte iktidarla kavgalı olanlar hemen Ergenekonculukla itham edilir…Ve bu destansı dava sürer gider….yattı fishing yan going ( yattı balık yan gider :) ) Ve bu dalgalar maalesef ‘ mikro dalga’ değildir… ‘ makro dalgadır ’
Bu yazıyı sabaha kadar yazsam , yazılır inanın…En iyisi birileri bizi kapının önüne koymadan kapatalım konuyu… : ))