7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
842
Okunma
Rüzgarda sesini yansıtan ayrıntılar vardı. Hiç duymadığım şarkılar gibi uğulduyordu yapraklar, sonbaharın ıslaklıktan kabarmış ahşap kapılarına çarpıp, her yere vuruşunda. Yerleri süpüren havanın nefesi kabanımın içerisine gizliden süzülüyor, göğsümün açıkta kalan kısmını yalayarak kollarımın oradan akıp kendini bırakıveriyordu evrenin akışına.
Sonra yağmurlar... Kimyasına sırrın ermediği, buharlaşıp kendini koruyan, sonra tekrar tekrar yeryüzüne geri dönen damlalar...
Ve sen, aşkı tanıştıran adam... Sonbaharın içerisinden çıkılamayan melankolisinde kapımı çalan haylaz düşlerimin mimarı... Düşüşlerimin sebebi, sersemliğimin tanımı, damağımın kurumasının anlamı ve midemde ki uçuşan kelebeklerin parlak kozası... Sen... Uğruna kentler yakılası...
Öyle düşünceli bir haldeydin ki ben seni bulduğumda, yerleşebilmek için canına, tek tek izin istedim anılarından. Bir tutam ayırdım sana her mektubumda, saçlarımın kıvrımından. Zaman nasıl akıp gidiyor gör istedim saçlarımın, kokusundan seni mahrum bırakan yolların arasından. Promil değeri çok yüksekti zamanın, her şeyi ardı sıra sürükleyerek, ezip geçiyordu. Rüzgarından kiminin yüzünde çizgiler vardı, kiminin saçlarında beyazlar, kiminin ise yüreğinde nasırlar... Adam... Ekmek arası umutlar hazırlıyordum ömre bende, aç kaldığımızda, başımızın etinden başka yiyecek bir şeylerimiz olsun diye... Zaman kamçısını şaklatmadan çıplak sırtlarımıza, arzunun zırhlı miğferleri korunak olsun anılarımıza. Bırak sevgi ile korunalım her bir illetinden hastalığın. Sevgisiz iplikleri çürümekte, bu adına ömür denilen kasnağın... Yaslanayım omzuna bırak, orada sona ersin benim saltanatım. Orada unutayım neymiş adı paranın, hükmü neymiş aşk karşısında hükümdarlığın?
Aşk tutkuyu besler her beden akışının nihayetinde. Adam... Aşkı zerk ettin damarlarıma, her bir ayrıntın ve sen beynimin kıvrımlarında... Susma... Susuşun yakınlaştırmıyor kuru dudaklarını dudaklarıma... Kaybolmuyorum günün gölgesinde, güneşleri içimde batırsam da... Adam susma, aşkının kafamın ortasına çaktığı çivi öyle büyük ki, her kelimesizliğin dokunuyor a eraş pozitif kanıma... Susma... Sana yanacak çok kent, uğruna yakacak çok deli var kapında...
Elif SEZGİN