7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
954
Okunma

ZEKA VEYA HAFIZA
Yazar sıfatıyla sıfatlandırılmış bayanlarımızdan birisi, iktidardaki partiye oy verdi diye büyük bir kitleye “zekasız” imasında bulunmuş!
Kendi kalemiyle dememiş ama bir okuyucusunun kahvehane muhabbeti mukabilinden yorumunu, duygularını tercüme etmiş olmalı ki, sütununa taşımış.
Muhafazakârlıktan ziyade, “istikrar” isteyen büyük bir kitleye böyle bir hakarette bulunmak/bulunabilmek aslında kişideki zeka ve akıl seviyesinin kıtlığına çok açık bir delil değil midir?
Veya kasıtlı, kargaşa çıkarmak için tükürülmüş bir hakaret!
Bir sokak serserisinin hoşuna gitmeyen bir iş yapan veya söz söyleyen kişiye sövmesinden ne farkı var bu davranışın?
Sahil şeridindeki illerde CHP’nin kazanmasını ise oralarda yaşayan insanların balık yedikleri için zekî olmalarına bağlamış! Ve diğer illerde yaşayanlara balık yemelerini tavsiye etmiş!
Peki, iktidar partisini destekleyen büyük kesim demeyecek mi şimdi;
“CHP denenmemiş bir parti değil. YAPTIKLARI, YAPACAKLARININ TEMİNATIDIR!”
Tarih sayfalarına şöyle bir göz atıp, CHP’nin iktidar olduğu dönemlere bakarsak neleri getirip, neleri götüreceğini kestirmek hiç de zor değil aslında. Söz konusu koskoca bir ülkenin durumu iken, yaşanmış gerçekleri görmezden gelerek nasıl “bir daha deneyelim, ülke yönetimini bu ellere teslim edelim” denilebilir?
Hastalığını fark etmediğin için eline bardak teslim ettiğin bir parkinson hastası elleri titrediği için bardağını düşürüp kırsa, bir daha bardak teslim etmezsin ona.
Üstelik o kişinin bardağı kırmakta bir “kastı” da yoktur…
Bir defa böyle bir hata yaptıktan sonra bilmem kimin hatırası, bilmem hangi değerde olan kıymetli vazonu tutup da bu hastaya teslim edebilir misin? Ne kadar kıymetli olursa olsun, aslı esası bir tek vazodur halbuki.
Burada söz konusu olan ise bir “vazo” değil; BİR ÜLKE, KOSKOCA BİR MİLLET!
Ömrünü kuyruklarda geçirdiği yıllara dönmeyi bir daha nasıl göze alır bu millet? Bir ihtimal dahi olsa, böyle bir riske nasıl girilir?
CHP’nin yönetimde olduğu dönemlerde bu milletin yaşadığı sefâleti, ülkemizin düştüğü itibarsızlığı UNUTMAK ise, hafızanın hiç de iyi bir durumda olmadığını gösterir.
İster misiniz şimdi de iktidardaki partiyi destekleyen kesim çıksın ve;
“Sahil şeridinde yaşayıp, seçimdeki tabloyu ortaya koyanların hafızalarının da balıklarla orantılı olduğunu” söylesin?!
Ne bu şarkı biteeer;
Ne de bu kavga…
Not: Bu arada, bu yazar sıfatlı bayanın, yazısına yapılan yorumları yayınlamadığını veya kırparak, işine gelen kısımlarını yayınladığını öğrendik.
Geri bildirim almaya veya aldığını yayınlamaya bu kadar da cesareti olmayanlar tükürürken daha dikkatli olmalılar!
.....
Üstteki yazımla ilgili olarak bir arkadaşa yazdığım aşağıdaki satırları da, konuyla ilgili olduğu için buradan paylaşmak istedim.
Ülkemizdeki gelişmeleri görmek BAKIŞ AÇISIYLA veya GÖRMEK İSTEYİP-İSTEMEMEKLE alakalı.
İnsanlar bir partiyi olsun veya herhangi bir insanı veya şeyi olsun, seviyorsa, onda kendilerine ait birşeyler bulmuşlar ve onu güzel görüyorlar demektir.
Ve insan "sevdiğinde hata görmez/görmek istemez" hatta...
Bu yüzden de ben bir parti tutmuyorum/tutmak da istemiyorum!
Benim ülkeme hizmet eden ve halkının her kesimine adaletle muamele eden partinin ismi cismi ne olursa olsun ben onu desteklerim. İktidar partisi yüzde yüz doğru bir parti mi peki? Tabi ki hayır! Ama ülkemizde yıllardır olmayan bazı gelişmeler olmuştur, en azından ben elimi vicdanıma koyunca böyle görüyorum.
Bu yazımda da aslında bu partinin seçmenine bir empati yapmak istedim. Yani "bu seçmen de çıkıp böyle demeyecek mi şimdi? Sen nasıl bu kadar pervasızca hakaret edersin? Aynı türden cevap o kesimden de gelince, bu kavga nasıl bitecek?" demek istedim.
Ama insanlarımız öyle bir psikolojiye sahip ki; terbiye vermediği, kimseye sataşmamasını tembihlemediği çocuğu sokakta bir çocuğa sataşıp dayak yediğinde "sen ne yaptın? Bir daha sakın yapma!" demiyor da, çıkıp diğer çocuğu dövmek istiyor!
Hicran Seçkin