Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Suat Tutak
Suat Tutak

KALP İLE AKLIN KAVGASI...

Yorum

KALP İLE AKLIN KAVGASI...

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

617

Okunma

KALP İLE AKLIN KAVGASI...

KALP İLE AKLIN KAVGASI...

DENEME



Gümüş saçlı adam sessizce süzülen yaşlarını siliyordu elinin tersi ile... Nedendi bu denli sevgi? Nedendi, tutkuya dönen sevda? Bu çağda, Leyle ile Mecnun sevdası mı olurdu? Gülerlerdi insana... "Neden olmasındı!?" diye düşündü. Oluyordu işte... Bundan alası mı olurdu? İçinden bir ses; "Uyan yavrum uyan! Bu gaflet uykusundan... Kendini heder etme. Sağlığına yazıktır. Canına haksızlıktır " dedi.
Şimdi; kalbi ile aklı cebelleşiyordu. Resmen kavgaya tutuşmuşlardı. Açık açık tartışıyor, ağız dalaşı yapıyorlardı şimdi. Bu kavga, büyük bir cingara dönüşecek gibiydi. Belki de sonunda; bir çözüm yolu bulamazlarsa bir dövüş olacak, belki silahlar, bıçaklar çekilecek, birbirlerine zarar vereceklerdi. Gümüş saçlı adam için için gülüyordu bu aklından geçenlere... "Yahu; ne menem sevdaymış bu böyle? İflah etmez bir gönül dalaşına döndü. Sanki Filistin’le İsrail savaşı... Ne bitiyor, ne tükeniyor, ne de acıması var..." diye, aklıyla tartışmayı büyüttü. Akıl bastıtıyordu öbür taraftan. "Gel gönlüm, vazgeç bu sevdadan. Hazan mevsiminde çimen yeşermez. Kökü çürüyen ağaç ölüme mahkumdur. Filiz verip yeşermez. Dalları çiçek çiçek olup meyveye dönmez. Onun sonu çürüyüp toprak olmaktır. Senin artık ne baharın kalmış, ne de yazın... Mevsimin hazan. kapıda bekleyen karakış... Gel kendine, aklını başına devşir. Yürü, git yoluna... Aldanma, duygularının kaynamasına. Mevsim hasat zamanı..
Yıllar kurak gelmiş, toprak susuz kalmış... Çatlamış, yarılmış, suya hasret çöle dönmüş bir gönülde, vaha bulunmaz... Gördüklerin hep serap. Aldanıyorsun. kesinlikle kesin değil. Sen kalbinin sesine kulak verme. Gel aklını dinle, vazgeç bu sevdadan... Fantastik hayaller uyduran kalbine aldanma. Öfff öf... Ne sıkıcı bir durum.
Kalbine uysan, yola devam etmelisin. Aklına uysan vazgeçmelisin... Ben, hangisine bağlanacağım. Bu durumda ne yardan geçebilirim, ne de serden... İkisi de imkansız. Ya, sevgiliye ne demeli? Ömrünce yıllar yılı hep gözyaşı olmuş sevdası. Ne inancı kalmış sevdaya, ne de güvenci... Ağlamaktan göz damarları kurumuş, yaş kalmamış. Umuda yolculuk yapmış yüce gönüllülükle amma huzuru bulamamış. Vuslatın tadına varamamış... Sevgi vermiş karşılıksız, geri alamamış. Aşk bahçesinin kapısından başını uzatıp içerisini görmüş, kapısından içeriye adım atamamış. her bahar mevsiminde sevinci yaşamak, içinde duymak istemiş. Bir rüzgar, bir tufan olmuş, ne bağ kalmış, ne bağban, ne de bahçesi...
Geceler günleri, günler geceleri kovalamış heyhat... Herşey ağaran saçları gibi tarumar olmuş. Bunca yıkıntıdan sonra yeni bir baharı nasıl umut etsin, nasıl beklesin? O da haklı değil mi kendince? Nasıl kırılabilir, nasıl kızabilir o sevgiliye?
Gümüş saçlı adam sevgilisi sanki duyacakmış gibi kısık bir sesle, "Sen, haklısın sevgili..." diye, içinden geçenleri yüksek sesle konuştu. karşısında değildi sevgilisi... Ancak bunu bilse de, farkında değildi seslice konuştuğunun. İçinden geçenleri söylüyordu. "Haklısın... Olmayacak duaya başladık.Kabul olmayacağını bile bile nasıl ( AMİN...) diyelim? Olası değildi bu vuslat... Akılda aynısını söylüyor. En güzeli, sanırım vuslattan vazgeçmek. Pekiyi; ya, yanan yürek ne olacak? Ona, ne cevap vereceğiz? yanardağ gibi yanan sevdayı, elinin tersi ile bir anda, bıçakla keser gibi parçalayıp kopararak, öteyen atabilecek miyiz? Bu da mümkün mü sizce? Uzun zaman yaşanmış, beslenip büyütülmüş, bir aşk, bir sevgi, bir sevda vardım yüreğini yakan. Bunu bir çırpıda yok saymak ne mümkündü?
Gözlerinden iki pınarcık damlası, yanaklarına doğru akıp, sıcak sıcak yakmaya başladı. Kalbi, aklına isyan ediyordu... "Hayır, hayır, hayıııır..." Dudaklarına varan gözyaşlarının tuzlu tadını yudumlayan Gümüş saçlı adamın, o ıslak dudakları titriyordu şimdi... Yumruklarını sıkarak havaya kaldırdı. "Hayır, hayır...! Asla unutamam... Bunu, benden istemeyin" dedi. başını yastığına gömüp hıçkıra, hıkıra ağlıyordu artık...
uzunca bir süre sonra sesi kesildi. Omuzlarının ve vücudunun sarsılması durdu. Sakinleşmişti. gece; uzun kara saçlarını onun yüzüne örtüyordu şimdi... Bir sevgilinin saçları gibi.

21.02.2009
Suat TUTAK

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kalp ile aklın kavgası... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kalp ile aklın kavgası... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KALP İLE AKLIN KAVGASI... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
16.3.2009 12:11:02
Kalp ile Aklın kavgasında ;içinde aşkına karşı fırtınalar kopan orta yaşın üzerindeki insanın ,ruhsal çebelleşmesini etkili vurgulamışsınız..Zaman zaman bende de ortaya çıkan kalp ile aklın kavgalarında aklımın kalbime galip geldiğini söyleyebilirim...Sağlıcakla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL