10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
996
Okunma

Ne kadar acı seni günden güne daha iyi anlıyor olmak...
Beslenme çantamın örtüsü geçti yıllar sonra elime. Saklamışsın... O sarılı beyazlı, pütü kareli, kenarları senden dantelli yemek örtüsü... Bir bez parçası bu kadar ağlatır mı insanı? Ya da dantellerinin kenarına sığar mı bunca anı?
Ömrün ayakları vardır... Zamanın peşinden koştururken ömür dediğin şeyler hep ardından kovalar durur seni. Sen unutmak istesende yapışırlar yakana, unutmak istemesende gün olur saklanırlar bir bez parçasının kırık beyaz oyalarına.
Ne kadar özenle katlar koyardın o örtümü çantama. Haftada bir kere yumurta haşlanır, bir gün sebze yenir, bir gün tavuk, köfte. Hiç unutmuyorum çarşamba günleri hamur işi günüydü. Sen en güzel pastaları, kekleri, sakız kurabiyelerini yapar koyardın çantama. O gün bugündür en sevdiğim gün çarşamba... Ve en sevdiğim rakam hala aynı... İlk okul numaram...
Kalın çerçeveler içine ince hüzünler doldururdun hep sen... Menekşelerin çiçek açardı, onların kenarına geçer öyle içerdin köpüklü kahveni. Ah annem... Ömür nasıl hızla geçip gidiyor. O zaman ne de özenle örmüştün kenarlarını bu bezin. Sakın kaybetme diye de sıkı sıkı tembihlemiştin hatırlıyorum. İyi ki kaybetmemişim... Ve sen iyi ki saklamışsın bunca sene.
O dönemlerde bir kırmızı kurdela telaşım vardı ahh neler çektirdim sana, bana okumayı öğret diye. O kurdelayı öğretmenimin bana sarı çengelli iğne ile taktığı günü hiç unutmuyorum. Masmavi önlüğüme ne de güzel yakışmıştı o kurdela... Çok büyük bir sevinçle eve gelip babama ilk hikaye kitabımı aldırmıştım. Sonrasında geçtiğim her yoldan seninle tabela okuma çabalarımız. Ki yine o günlerden kalmadır, minübüse her bindiğimde her birini kaçırmaktan korkarcasına okuma telaşlarım...
O zamanlar hayallerimi bile ayıklar hayata uygun olanları biriktirip bana geri verirdin... Kokunu özledim anne kokunu... Bil ki ömür boyu saklayacağım bu el emeği, göz nurunu...
Elif SEZGİN