Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
büyükharman
büyükharman

SOSYAL GEN (Cuma Yazıları)

Yorum

SOSYAL GEN (Cuma Yazıları)

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

945

Okunma

Okuduğunuz yazı 5.3.2009 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
SOSYAL GEN (Cuma Yazıları)

SOSYAL GEN (Cuma Yazıları)

Sosyalliği toplu yaşam kültürü oluşturuyorsa, ırkçılık kültürün bir alt unsuru oluyor demeli.
Irkların belirlenmesinde, kendilerini tanımlamalarında baz aldıkları, referans saydıkları değerleri düşünmeli. Sosyolojik gen mi, yoksa etnolojik/etimolojik gen mi, her ikisi ve daha başkaları mı yoksa.
Aslında ne olduğu hiç de önemli değil.
Önemli olan;
çağın gelişmişliği sonucu; yaygınlaşmış, homojenleşmeye yüz tutmuş
evrensel değerlerin insan yaşamına egemen olmasıdır.
Etnik bölünmeleri isteyenler çağın değerlerini yakalayamayanlar, ilkel kalanlardır demek yanlış olmaz.

Ben ırk farklılıklarını, kültür farklılıklarından basit görüyorum. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi kökenden insanla iletişime geçerseniz geçin; karşınızda öncelikle bir insan görüyorsunuz. Fiziki farklılıkları göremiyorsunuz bile. İletişimi kişilerin sosyolojik/kültürel farklılıkları yönlendiriyor. Din de bunun içinde, dil de içinde. Yani olgu sosyolojiktir.

Kültürü şekillendiren etkenler çok farklı olabilir.
En önemlisi ortam. İnsanın yaşam alanı ve koşulları.
Yüzyıllar, hatta bin yıllar dışarıya kapalı, kendi içinde, bir vadide yaşayan, üreyip çoğalan insan topluluğu kendine has, benzer alışkanlıklar edinecektir.
İnsanlar belli olay veya nesneleri, hep aynı sesi çıkararak anımsatacaklardır birbirlerine. Korkuları, sevinçleri, hazları, inançları benzeşecektir.
Eğer ilkellik devam ediyorsa yani sosyalleşme yetersizse; bir grubun kendi dışındakilere uyum zorluğu olacaktır.
Bir yabancıyı, sizin vadiden olmayanı, önce silahla karşılayacaksınız. Düşman belleyeceksiniz.
Birbiriyle kaynaşan, iyiyi-kötüyü paylaşan vadi sakinleri artık kendilerine farklı bir isim de verecektir. Farklı bir ırk oldukları düşüncesini benimseyeceklerdir.
Kulağa da hoş gelir farklı olmak.

Bugünün uygarlığını hazmetmiş birinin etnik ayrımcılığı yeğlemesi olağan değildir.
Etnik ayrımcılığı savunan biri;
Ya çok ilkeldir, yobazdır,
Ya da maksatlı, kötü niyetlidir.
Ya da çıkarcı, kiralanmış biridir.

Ortam.
İnsanlardaki farklılığın ana mimarıdır ortam.
Doğa, iklim. Coğrafya.
Yerküre bütününe bakıldığında;
ekvatorun 30 derece güney-kuzey paralelleri arası,
30-50 derece güney-kuzey paralelleri arası,
50 derece güney-kuzey paraleller ile kutuplar arası;
güneşin ve dünyanın küreselliğinin insanın yaşam ortamlarına olan güçlü etkisi sebebiyle, diğer canlılar gibi insan
popülasyonunda da farklılıkların daha belirgin olmasına yol açmıştır. İnsanın bedenine, ruhuna ve toplumlaşmasına yansımıştır bu farklılaşma.
Bir alt etmen olarak, anakaraların konumu, yapısı ve okyanuslarla kombinasyonunu da eklemeli.

Darvin’in şaşırması, güneydoğu Okyanusya’daki bulgularından değil, orasının anavatandan binlerce mil uzakta oluşundandır.


Anadolu-Trakya insanında,
Etnik yapının temellerini bulamazsınız, boşa bağnazlaşmaya gerek yok.
Ben şu millettenim diyen biri; fiziki yapıyı, biyolojik geni kastederse cahilliğindendir.
Sosyal gen farklılıklarını kastediyordur. Gerisi yalandır. Sosyal genler anlatmaya çalıştığınız ortamlarca oluşturulmuştur. Sosyal genin içine kültür unsurlarının tamamını koyuyorum.
Dil de, din de, gelenek/görenek de, etik de, etek de…

Evrimi bir anlamıyla yorumlayabilmek gerek. Canlı soyunun uzun zaman yaşadığı ortam koşullarına uyum sağlama gayreti. (Hayatın başlangıcını-sonunu irdelemek benim ne hatime.)

Buna karşın, gelişimini çağ seviyesine henüz çıkaramamış insanların bir arada yaşaması hala zorluklarla doludur.
Çözüm, insanın gelişmesinde oluyor bu durumda.
Ya gelişeceksin, ya da klan /küçük birim sosyetesine yöneleceksin. Barınabilirsen elbette.

---Şimdilik, insan topluluklarının, yakın sosyal genlere göre birlikteliklerinde yarar ve kolaylık var derim ben.

---Çok farklı ortam koşullarında şekillenmiş insan birimlerini ayrı tutmak mantıklı görünüyor, yönetim kolaylığı bakımından.

Anadolu-Trakya insanını sosyal gen harcıyla birleştirmek mümkün ve çok daha kolaydır.
Yeter ki, sapla saman karıştırılmasın. Ortadoğu’yu zoraki etkisine alan Arap sosyal genini, Latin sosyal genini veya Slav sosyal genini harç olarak kullanmaya kalkarsanız, avucunuzdakini de kirletirsiniz. Neden başaramıyorum diye hayıflanır durursunuz.
Nedeni bin yıl-bin beş yüz yıl gibi zamanlar bile sosyal gruplar arasındaki farklılıkları, yani kemikleşmiş sosyal genleri kaynaştırmaya yetmeyebiliyor. Sonuç acube olur.

Etnik ayrımcılığın yapay olduğunu, XIX. yüzyıl başında emperyalist baskılar sonucu kurtuluş yolu olarak hortlatıldığını bilmek gerek.

Kökten kopan kurur.
Kök insandır.
Farklılık kültürdedir.

Saygılar
i.durmuş



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sosyal gen (cuma yazıları) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sosyal gen (cuma yazıları) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SOSYAL GEN (Cuma Yazıları) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
8.3.2009 17:13:32
"Sosyalliği toplu yaşam kültürü oluşturuyorsa, ırkçılık kültürün bir alt unsuru oluyor demeli.
Irkların belirlenmesinde, kendilerini tanımlamalarında baz aldıkları, referans saydıkları değerleri düşünmeli. Sosyolojik gen mi, yoksa etnolojik/etimolojik gen mi, her ikisi ve daha başkaları mı yoksa.
Aslında ne olduğu hiç de önemli değil.
Önemli olan;
çağın gelişmişliği sonucu; yaygınlaşmış, homojenleşmeye yüz tutmuş
evrensel değerlerin insan yaşamına egemen olmasıdır.
Etnik bölünmeleri isteyenler çağın değerlerini yakalayamayanlar, ilkel kalanlardır demek yanlış olmaz.

Ben ırk farklılıklarını, kültür farklılıklarından basit görüyorum. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi kökenden insanla iletişime geçerseniz geçin; karşınızda öncelikle bir insan görüyorsunuz. Fiziki farklılıkları göremiyorsunuz bile. İletişimi kişilerin sosyolojik/kültürel farklılıkları yönlendiriyor. Din de bunun içinde, dil de içinde. Yani olgu sosyolojiktir.

Kültürü şekillendiren etkenler çok farklı olabilir.
En önemlisi ortam. İnsanın yaşam alanı ve koşulları.
Yüzyıllar, hatta bin yıllar dışarıya kapalı, kendi içinde, bir vadide yaşayan, üreyip çoğalan insan topluluğu kendine has, benzer alışkanlıklar edinecektir.
İnsanlar belli olay veya nesneleri, hep aynı sesi çıkararak anımsatacaklardır birbirlerine. Korkuları, sevinçleri, hazları, inançları benzeşecektir.
Eğer ilkellik devam ediyorsa yani sosyalleşme yetersizse; bir grubun kendi dışındakilere uyum zorluğu olacaktır.
Bir yabancıyı, sizin vadiden olmayanı, önce silahla karşılayacaksınız. Düşman belleyeceksiniz.
Birbiriyle kaynaşan, iyiyi-kötüyü paylaşan vadi sakinleri artık kendilerine farklı bir isim de verecektir. Farklı bir ırk oldukları düşüncesini benimseyeceklerdir.
Kulağa da hoş gelir farklı olmak.

Bugünün uygarlığını hazmetmiş birinin etnik ayrımcılığı yeğlemesi olağan değildir.
Etnik ayrımcılığı savunan biri;
Ya çok ilkeldir, yobazdır,
Ya da maksatlı, kötü niyetlidir.
Ya da çıkarcı, kiralanmış biridir. "

BM'nin ulusal kültür tanımından, mulikültür ve etnik kültür tanımına geçmesi bunun en önemli kanıtı !

Kime yarıyor ? Bu tür kültür savunucuları neden hep fonlanan tipler?! İlkelliklerini, beslemelik ve proje bedeli açık artırılmışlıklarından kazandıkları ile de kapatacaklarını sanıyorlar !

Kıta Avrupa ve Amerikan Sosyoloji'si kendine ayrı, sömürgelerine ayrı toplumbilimsel tanımlar yapıyor.

Çok saçma !


Göktürkmen tarafından 3/8/2009 7:21:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
6.3.2009 09:30:35
''---Şimdilik, insan topluluklarının, yakın sosyal genlere göre birlikteliklerinde yarar ve kolaylık var derim ben.
...........................................................................
Etnik ayrımcılığın yapay olduğunu, XIX. yüzyıl başında emperyalist baskılar sonucu kurtuluş yolu olarak hortlatıldığını bilmek gerek. ''

Yazarımızın akademik bilgiye - belki de kariyere - sahip olduğu izlenimi var yazıda. Konu oldukça ağır ve bilimsel.
Buna rağmen herkesin anlayabileceği bir dile indirgenmeye çalışılmış..Okumak, anlamak ve düşünmek gerekiyor. Anlaşılabildiğinde oldukça yararlı bir yazı.

Saygılar ve tebrikler.

Fikret TEZAL tarafından 3/6/2009 9:31:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
nurcan hayriye
nurcan hayriye, @nurcanhayriye
5.3.2009 10:30:51
"Kökten kopan kurur.
Kök insandır.
Farklılık kültürdedir"

bu sona katılıyorum..

güzel bir yorum.
saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL