SEVDA ESİNTİLERİ

Adın dillerde nağme, yüreğin dağ yamaçlarında mevsim çiçeği…
Ah, gönül’e değen sevdam, baharım, kışım, yazım. Gönül bahçem de kafese konmuş bülbül gibisin…Sayen de uçuyorum sonsuzluğa… Sonsuzluk hülyaları salınır tüy eşliğinde… Gramofonda bir eski şarkıdır… Tellere değer nağmeler… Sokak lambaları ışıldar, geceye inat.yalnızlıktır evlerin penceresinden yayılan ışıltılar… Sokakta bir kara kedi miyavlar, güvercinlerin sesiyle. Bir yürek parçalanır, bir gönül parçalanır, bir beyin parçalanır, kirli bir nala dönüşür sevdalar… Kırmızı Şarap eşliğinde…
Adın dillerde nağme, yüreğin dağ yamaçlarında mevsim çiçeği…
Gönül’e değen ok misali, yürüdüğün yollara esir düşmüşüm. Niçin bu kendini paralayışın. Bir tren düdüğü havalanır, dumanı tüter, maviliklere doğru uzanır… Acep sarılır mı? ... tutabilir mi seni Süreyya yıldızını…Gece sensizlik çöker içime, buram buram kavrulur yüreğim. Güneş gibi sıcacık, ay kadar parlak gümüş tencerem kaynar. Sokakta bankta bir adam kalabalığa bağırır… - “Yaşar, benim de bir şarkım var. Telli, telli, telli”…
Çalar tüm sazlar… Söyler tende ki sesler:
Sevda Esintilerim Var……….


İstanbul, 09 Mayıs 2007
Saat 22.00
(Banktaki Adam’a İthafen