HAYAL -1- Herşey karşıtıyla vardır sözü defalarca kullanılmıştır cümle içinde.İyi ile kötü birbirine gebedir.Çirkin var diye güzel vardır. Güzel; güzel olduğu için çirkin; çirkindir. Hayatı, insanları anlama yolculuğunda bu düşünce hep eşlik etmiştir bize.Kendi yarattığımız ’medeniyetin’ kaç dişinden biridir acaba -güya- anlamaya çalışma erdemliliğimiz.
Uzun; uzun olmanın tadını çıkarırken, kısanın yaşamdaki varlığından sebeplendiğini düşünüyor mudur sizce? ’Medeniyet’ başka türlü kurulsaydı, mesela kelimelerin herbiri zıt anlamlarını üstlenselerdi ve biz de karşıtlarını benim- seseydik hayat nasıl akardı acaba? Hırpani olmak kötü değil de iyi olsaydı, Uzun olmak problem olarak görülseydi, Zayıflık bir hastalık olarak tanımlansaydı, Güzellik itici görünseydi.......

Hiç birşey değişmezdi. Çünkü biz ’erdemliler’ medeniyetten aldığımız ilhamla yeni yargılarımızı, yaftalarımızı, egolarımızı kısa sürede yeni yerlerine yerleştirirdik.Ahkamı yine bol keseden kullanır egolarımızı beslemeyi yine ihmal etmezdik. Yaşamı anlamak için önce düğümler çözüyoruz.Birbirine girmiş sürü kavramı, olguyu, olayı anlamaya çalışmakla geçiyor ömrümüzün çoğu.Varlığımızı şereflendirmeye çalışıyoruz çoğunlukla. Aslında karşıtlarıyla varolma tezini bazı yerlerden budasak.Bilimsel alanda bu konuyla ilgili bir kelime etsem cahillikten taş olurum. Ama sosyal hayat için bakın ne düşünüyorum: Birine çok iyisin demekten vazgeçsek kötü olanda kötülükten sıkılabilir. Uzuna selvi boylum demesek, kısa kendini ’filinta’ gibi hissedebilir. Çirkine çirkin demesek güzel böbürlenmekten vazgeçebilir. Zayıflara hayran hayran bakmasak, şişman aynaya bakabilir. Herşeyi karşıtıyla var eden üstün medeniyetimizin canı sıkılacak ama karşıtlar kibirleri beslemekten vazgeçebilir. Yafta ve yargı literatürden silinip mutasyona uğrayabilir. Hayatı karşıladığımız kapıdan bakarken gözlerimizi ve gönüllerimizi sade bir geleceğe hazırlayabiliriz. En azından başlayabiliriz. En azından umutsuzluk olmadığı için her durumu umut haline getirebiliriz.

HAYALİ BİLE GÜZEL....

ESRA, ŞUBAT 2009