Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
estikce
estikce

uzak uçurumlar

Yorum

uzak uçurumlar

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1581

Okunma

uzak uçurumlar

uzak uçurumlar






























Kayboldum...Başka izahı yok bunun...Bir süredir içinde olduğum bu hali ancak böyle

tanımlayabilirim...Yaşadığım bunca yıldan sonra şimdi kendime bu yabancılaşmayı başka

nasıl açıklayabilirim ki ? Açık, bariz ve net...Kayboldum...



Günlerdir denizin üstündeki puslu boşluğa saplayıp bakışlarımı, sil baştan hatırlamaya

çalışıyorum yaşadıklarımı...Hayatımın dönüm noktalarını...Kimdim ? Ne oldu ? Şimdi neden

bu kadar yabancı hissediyorum kendimi, kendime ?


Bu kentte bu kadar yalnız kalmasam yine farkedermiydim kendime bu kadar

yabancılaştığımı ? İçinden çıkamıyorum...Düşündükçe detaylar artıyor, içimdeki benler

çoğalıyor...İçimde kocaman bir boşluk, habire yuvarlanıyorum...Dur durak bilmiyor, sonu

gelmiyor...


Ancak burda, şimdi oturduğum bu parkta huzur buluyorum...Oturup çam ağacının altına ,

gecenin sonlanışını günün yavaş yavaş aydınlanırken denizdeki renk değişimini

görmek...Günün ilk ışıklarıyla martıların bir ritüeli gerçekleştirir gibi havada

daireler çizerek uçuşmalarını izlemek...Doğan güneşle güneş olmak...O ritüelin içinde bir

martı olmak...Renkten renge bürünen denizle deniz olmak...



Bunlardan öyle derin hazlar alıyorum ki, bu hazzın yanında şimdiye dek yaşadığım her şey

çok yavan kalıyor...Dünümde yaşadığım mutluluklar da acılar da bu hazzın içinde eriyip

yok oluyor , anlamını yitiriyor...



Dünümde yaşadıklarıma, hissettiklerime bu kadar yabancı kalan benle, o günlerdeki

benleri topluyor çıkarıyor, bölüyor çarpıyor asıl benin hangisi olduğunu, içimde kaç ben

taşıdığımı bilemez oluyor ya bu çoklukta kayboluyor ya da bir hiçlikte yok oluyorum...



Bu fırtınalarda savrulurken ben, öyle usulca yaklaşmış olmalı ki yanıma, elindeki şişeyi

benimkinin yanına özenle yerleştirmese geldiğini farketmeyecektim...Başımı kaldırıp

baktım aynı sessizlikle...Bulduğu gazete parçasını yayıp çimlerin üstüne,benim gibi,

oturdu yanıma...


Günaydın desem aydınlanır mı acaba günümüz ? dedi...

Bilmem dedim...

Yine de günaydın diyelim, öyle bir umudun var madem...

Aydınlık günlerin şerefine birlikte içelim öyleyse dedi...


İçtik...


Yararı oluyor mu ? dedi...

Neye ? dedim...

Unutmaya dedi...

Unutmalı mı sence ? dedim...

Unutmayı başaramazsak bu acıyla yaşamak mümkün mü ?

dedi...

Her şeye alışılır dedim. Acıyla yaşamaya da...Zaman gelir senin bir parçan olur acı

dediğin...

Yapma abim dedi... Nasıl alışılır buna? Çifte ihanet nasıl hazmedilir ?Nasıl benim bir

parçam olarak kalır ?


Derin bir nefes alıp boğazına düğümlenen yumruyu yutkunmaya çalıştı...Sigarasını

tazeledi yeniden ve bir yudum daha...


Herkes kendi doğrusunu yaşar ve kendi doğrumuzu bulmak için unutmamalı dedim...Asıl

olan kendi yolculuğumuzdur.başkalarının yanlışına takılıp kırgınlık, kızgınlık, öfke

büyütmek bizi bir yere taşımaz ...Önemli olan yaşadığın olaya seni taşıyan kendi

yanlışlarını farketmek ve onları düzeltebilmektir...


Sustu bir süre...Bakışlarını uzaklara dikti...Sonra dönüp:

Abi, çekip giden onlar, ihanet eden onlar, benim ne suçum var bunda?

Bilemem dedim...Cevabı sende olmalı...



Sustuk karşılıklı...



Onun söylememi beklediği şeyler bunlar değildi, biliyorum...Denize karşı oturup, aynı

parkta içiyor olmamızdan kaynaklanan, benzer öykülere sahip olduğumuz sanrısıyla,

kahrolduğumuz kadar müşterek kahırlar savurmayı, birlikte esip birlikte yağmayı

bekliyordu şüphesiz...Kimdiler, neden ve nasıl gittiler gibi bir yığın soru sormalıydım ben

ona ki o da bu soruları cevaplayarak içindeki zehiri akıtabilsin...

Sonra bana yakıştırdığı o acılı, ağulu terkediliş öykümü sormalıydı bana...Benim öykümden

kendine ait teselliler bulup çıkarmalı, bana da ahlar vahlar üretmeliydi...Ama olmuyordu

işte...Bu kurguya uyamıyordum...Onun içsel hayallerini, beklentilerini sezsem de onun

aradığı adam ben değildim...


Tıkanmıştı...Bir sigara yaktı, bana da uzattı...Reddetmedim...Bir süre konuşmadık,

aldığımız derin nefeslerle ciğerlerimize doldurduğumuz dumanı savurduk gökyüzüne...



Sahildeki kayaların üzerine biriken yağmur suyunu içmeye çalışan minicik, yavru bir kedi

takıldı gözüme...Ne zaman içmeye eğilse yakınından uçan bir martı onu heyecanlandırıyor,

tüylerini kabartıp, kulaklarını dikerek olası bir saldırıya karşı savunmada bekliyordu...


Ben seyre dalmışken, abi be kafamı karıştırdın dedi...

Gülümsedim, iyidir dedim, keyfini çıkar...

Nasıl yani dedi...

Düşüncenin karışması kendi saplantılı düşünce kalıbından çıkman, farklı düşünce

kapılarının sana aralanmasındandır...Düşünmek sınırsız bir alan, daracık çerçevelere

hapsetme kendini...Bak, izle onu diyerek yavru kediyi gösterdim...O da dikti

bakışlarını kediciğe ama aynı şeyi görsekte aynı şeyi düşündüğümüzden emin değildim...


Gel, farklı bir yerden bakalım hayata dedim...Kedi de martı da kendi yaradılışlarını

gerçekleştiriyorlar...O minicik kedi nasılda savunmaya ve saldırmaya hazır...

Ama bu sokak kedisinin yerinde bir evcil kedi düşün...Evcil kedinin, bu yavru kedi kadar

savunma ve saldırma güdüsü gelişmiş olabilirmiydi ?


Haklısında, bizimle ne ilgisi var bunun anlayabilmis değilim be abi dedi,saf ve çocuksu bir

merakla...


Beşeri hayatın bize yüklediği duygular dedim ve sevgi...Bazen bizi evcil bir kedi kadar

savunmasız bırakıyor...Sevgiden zarar görebileceğimizi ya da sevgimizle zarar

verebileceğimizi hesaba katmıyoruz hiç...Ne yazık ki duygular ilaçlar gibi uygun dozaj ve

kullanım önerileriyle sunulmuyor bize...


Evet abi dedi...Ben bu kızı çok sevdim ama zarar vermeyi düşün...Dur dedim, böldúm

sözünü...Anlatma...


Tenimizdeki çiziklere benzemez yüreğimizdeki çizikler...Birinin çizdiği, acıttığı yüreği bir

başkası iyileştiremez...O çizikleri başkalarıyla paylaşmak derinleştirmekten, o çiziği

sabitlemekten başka bir işe yaramaz...Yarasıyla beresiyle, çiziğiyle kırığıyla mahrem bir

yer yüreğimiz...Bence öyle de kalmalı...


Şaşkındı ama artık konuşmaya gücüm yoktu...Benimde içimde bir yerler çizilmişti sanki...

Aramızda ağırlaşan bir suskunlukla, şişede kalan şarabımızı arkadaş ettik sessizliğimize...


Peki dedim , bir kez daha günaydın...


İçimdeki yabancılık daha bir yapıştı sanki üstüme...Kalktım, az önceki beni orda bırakarak

hızla yürümeye başladım iskeleye doğru...


Zaten yeterince kalabalıktım...



esin ardıç

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Uzak uçurumlar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Uzak uçurumlar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
uzak uçurumlar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
meselci 3
meselci 3, @meselci3
14.2.2009 09:51:04
Şaşkındı ama artık konuşmaya gücüm yoktu...Benimde içimde bir yerler çizilmişti sanki...

Aramızda ağırlaşan bir suskunlukla, şişede kalan şarabımızı arkadaş ettik sessizliğimize...


Peki dedim , bir kez daha günaydın...


İçimdeki yabancılık daha bir yapıştı sanki üstüme...Kalktım, az önceki beni orda bırakarak hızla yürümeye başladım iskeleye doğru...


Zaten yeterince kalabalıktım...

esin
paylaşımın çok içtendi
çok edebiydi
...
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
14.2.2009 00:54:23
Beğeni:
0
Okunma:
1581
Yorum:
1
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL