-Bir bisküvi paketinin üzerinde okudum-Adlarını vermeyim şimdi rezil olmasınlar-: “Son kullanma tarihi ve seri numarası paketin üzerindedir” Bu ne demek ki? Bu yazı da paketin üzerinde değil mi? Bunu yazana kadar son kullanma tarihini ve seri numarasını yazsalar daha kolay olmaz mıydı?

-Neden insanların neredeyse hiç birinin diş fırçalama alışkanlığının olmadığı bir ülkede “Diş fırçalarken sular boşa akıtılmasın, suları kapatalım” bir tasarruf önerisi sunulur? Bu yolla ne kadar tasarruf edilebilir? Aynı şey abdest suyundan tasarruf için de geçerli.

-Neden insanlar delikanlılığın kitabını yazmadan önce birkaç tane de okumayı denemezler? Bildiğim kadarıyla bir kitap yazabilmek için önceden 1-2 tane de okumuş olmak gerekiyor. (Cin Ali serisi sayılmaz)

-Neden 40 sayısını çok kullanırız? 40 sayısının Türk tarihindeki önemi nedir? Bakınız:

- 40 katır mı 40 satır mı? - 40’ı çıkmak

- 40 yılın başı - 40’ından sonra

- Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş. - 40 gün 40 gece

- Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır. -

Ve daha aklıma gelmeyen bir sürüsü? Nedir bu 40’ın gizemi? İz üzerindeyim.

-Neden insanlar çocuklarına “Satılmış” diye isim koyar ki? Bu ismi koyarken ne gibi bir beklenti içerisindedir, amacı nedir? Veya “Doyduk”? Ya da “Yeter”? Onun çıkışını tahmin edebiliyorum aslında, son çocuğa verilen bir isim olsa gerek. “Artık yeter be kardeşim, bu son olsun istemiyoruz artık” der gibi. Ve bu isimler soyadlarıyla bir araya geldiğinde çok komik bir görüntü çıkabilir ortaya. Düşünsenize “Satılmış Portakal lütfen danışmaya!!” veya “Doyduk Elhamdülillah”J

-Neden balık burçları duygusaldır? Soruyorum ama çözdüm sanırım. Bu işin astronomik tarafla hiçbir ilgisi yok. Olaya tamamen psikolojik, yani tamamen kafada bitiyor olay. Her balık burcu bilir ki, hatta her burçtan insan bilir ki “Balık burcu duygusaldır” Atasözü bile var “Bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş”.Bu da o hesap işte. İşte bir soru daha peki neden “Balık burcu insanlar sanatçı ruhludur” denmesine rağmen bütün depresif tipler bunlardan çıkar? Neden?

-Neden piyasada gördüğümüz kitapların büyük çoğunluğu Türkleri küçük düşürmek için yazılmıştır ve niye bunların yazarları da TÜRK’tür? Başka hangi milletten bir insan kendi milletini küçük düşürmek için oturup zaman harcayıp, para harcayıp koskocaman bir kitap yazar? Kim yapar bunu?

-Neden korku filmlerinde klişelerden vazgeçilmez? İp atlayan, top oynayan küçük kız çocukları; kalabalık, genç arkadaş grupları ; gizemli yaşlı adamlar neden her korku filminde vardır bunlar? Bir de en çok merak ettiğim konulardan biri bu filmlerle ilgili şudur: Neden bu arkadaş grupları beraber dolaşmak yerine zaman içinde küçük gruplara bölünürler? Katile zorluk çıkarmamak için mi? Ve anne-babalar küçük kızlarının bu korku filmlerinde oynamasına nasıl olur da izin verir? Çocuklarının çok sağlam sinirlere sahip olduğunu mu düşünürler? Yoksa hiçbir şey düşünmezler de sadece alacakları paraya mı konsantre olurlar?

-Neden reklamlar hayattan bu kadar kopuktur?Örneğin meyve suyu reklamları. Adamımız içiyor bilmem ne marka meyve suyunu bi anda kendini plajda buluyor, elindeki meyve suyu çoktan kokteyle dönüşmüş ve kızlarla dans ediyor. Siz de denemişsinizdir mutlaka bir umut. Biz içiyoruz hiç birşey olmuyo, hava aynı hava, koltuk aynı koltuk ve o aynı iğrenç meyve suyu da aynı.Bize neden bir şey olmuyor? Bizimki meyve suyunun sahtesi mi? Yerlisi mi? Bizim içtiğimiz Çin malı mı?Neden?

-Neden trafik kazalarında büyük kayıp verilen bi memlekette “Bas gaza” diye şarkı yapılır? Kim hangi akılla yapar böyle bir şeyi? Ve biz neden sanatçıyla şarkıcıyı ayıramayız? Bu tip adamları niye severiz? Bunlardan ne zaman kurtuluruz?

-Neden kızlara su gibi bakıyorsun diye iltifat edilir? Bu iyi bi şey midir? Su gibi bakıyorsun derken suyun çeşme mi yoksa damacana suyu mu olduğunu da belirtmek gerekir mi? Zira bugünlerde şebeke suyu kullanılmaz halde.