3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
670
Okunma

"PUTLARI YIKIYORUZ" başlıklı maklesini "RESİMLİ AY" mecmuasında "imzasız" imzasıyla yayınlamıştı "MAVİ GÖZLÜ DEV".Makalesinde "dâhi-i âzam" Abdülhak Hamid’i, ardından "milli şair" Mehmet Emin’i bahse açıyordu.
Yaptığı aklın sınırlarına sığmıyordu devri için.Söyledikleri kanun sayılan iki dehayı değil yermek; sanatları, kişilikleri üzerine dahi konuşmak hadsizlik addediliyordu.
Korkmadı Nâzım, savaşçı kimliğinin gereğini yaptı, savaştı ve yıktı putları.Edebiyatta yaptığı yeniliklerin bugün dahi yankılarının sürmesi bu savaşı kazandığının en güçlü göstergesi oldu.
Şimdi asıl anlatmak istediğime gelelim.
Türkmen şair Oraz Yağmur, 2006 senesinde okulumuza gelmişti.Konuşmasını yapıp bir soru yöneltmişti hepimize;
- Neden ülkenizde Necip Fazıl gibi Nazım Hikmet gibi şairlerden sonra dünyaya mâl olmuş müellifler yetişmedi?
Bu laftan alınmıştı bazı arkadaşlar.Onlara yetişmek kimin haddine düşmüştü.Nasıl erişilebilirdi ki onlara?...
Arkadaşlarımın böyle düşünmesi bana, Nâzım’ın ömrünü adadığı davalardan en büyüğünün boşa gittiğini düşündürdü.
Putları yıkan bir adamı putlaştırmak ne acı bir olaydı.
Daha örnekleri çoğaltmak mümkündür ülkemiz adına. Her alanda birçok kimseyi böyle putlaştırmadık mı zaten.
Hepsinden önemlisi de,dünyanın en radikal devrimine imzasını atmış,yüzyılın dehası,ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü putlaştırmak ne büyük hadsizliktir.
Sahip olduğumuz binlerce dehayı putlaştırmak yerine fikirlerini geliştirsek bugün bu konumda olmazdık belki.
Ne dersiniz?