5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1236
Okunma

Fanidir dünya konan göçecek ecel şerbetini herkes içeçek…
Durup düşünmek lazım,
etrafında dönmek, inceden inceye incelemek lazım ne güzl bir söz.
Hiç birimiz kalıcı değiliz, kimse kazık çakmadı bu dünyaya, elbette hepimiz gidiciyiz. Peki ama hangimiz bunu düşünürüz. Hangimiz nereye ve nasıl gideceğimizin hesabını yapar ki?
Bugün bir misafirliğe gidecek olsak, yarın bir tatile gidecek olsak hemen oturur bir düşünürüz. Acaba ne giysek? Acaba ney ile nerden gitsek. Ve oraya ne götürsek… peki başımızı iki elimizin arasına alıp ta asıl güzergahımızın neresi olduğunu, oraya nasıl ne yüzle gideceğimiz hiç düşünürmüyüz? Aklımıza gelirmi hiç ?
Hangimiz bugün ölümü düşündü acaba? Ölümü ne kadar aklımıza getirdik ?
Son olarak düşündüğümüz ve bize itici gelen bir kelime olarak algıladık hep, getirmedik hiç aklımıza. Oysaki son değil bir başlangıç olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Hayat kısa dünya fani, ebediyet gerçek sonsuz ve kalıcıdır, biliyoruz bunu. Ama ölümü ensemizde hissetmemiz gerekirken nedense hiç aklımıza getirmiyoruz. Hepimizi cennete girmek istiyoruz ama ölmeyi asla isteyenimiz yoktur. Bir memlekette Yaşayandan daha fazla nüfüsa sahip olan mezarlıklarımızı ne kadar düşünüyoruz, aklımıza ne zaman getiriyoruz orayı ve oradaki yatanlarımızı?
Nedir bu hırs, nedir bu dünya telaşı. Durup kendimize bir soralım, yaşımız kaç ve geriye dönüp baktığımızda bunca geçen zamandan ne anladık? Evet ne anladık acaba? Şimdi herkes kendine bir sormalı. Ben soruyorum yaşım 25 . dönüp bakıyorum geride koskoca 25 yıl bırakmışım. Ama ne anladın bu zamana kadarki koca 25 yıllık hayatında diye sorulsa bi anlık bir duraklama belki ve sonra gelen cevap hepimizde aynıdır.
Koca bir hiiçççç den başka bir şey değildir verilecek olan cevabımız. Ömrümüzün yarısı geçti demek bile hata, beklide tamamladık yaşamayı. Şuan şu yazıyı okurken ölmeyeceğimize hangimizin bir garantisi var ki? Bu kadar garantisiz bir dünyanın içinde olduğumuz halde sanki elimizde garantimiz var gibi habire bir telaş ha bire bir koşturmaca da geçip gitmekte ömrümüz. Ölümü unutup dünya telaşının içinde hep belli bir eksen etrafında dönüp gidiyoruz. Oysa ki Aklımıza dahi gelmeyen ölüm bir nefes kadar yakın bize. Ama biz hiç hatırlamayız onu. Hatırlamak istemeyiz beklide. Ancak bir yakınımızın cenazesinde aklımıza gelir, yada bir cenazenin selasını duyduğumuzda, yada bir mezarlığın önünden geçerken gelir aklımıza ölüm. Peki ya diğer zamanlar hiç gelir mi??? İşde tam bu noktadan çıkarak hepimiz bir soralım kendimize….
ÖLÜM AKLIMIZIN NERESİNDE????