3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1667
Okunma

Bugün gazetede,
gülerken çekilmiş
eski bir resmin vardı.
Baktım uzun uzun...
Sonra gösterdim dostlara,
hepsini derin hüzünler aldı...
Yağmurlu bir izmir günüydü;
yas’lıydı bulutlar gökyüzünde,
tam o saatlerde,
Ankara pusa bulanmıştı, dalga dalgaydı.
Bozkırın ortasında kasvetli zamanlardı...
Ocak’ın 23’ünde Buca’da
biz, seni anıyorduk
Ata’nın heykelinin tam karşısında;
Basit bir çay ocağında oturmuş, günü karşılıyorduk...
Resminin altında
-çığlık çığlığa-
iki satırlık bir yazı vardı.
Senden alıntıydı;
ne hamasi nutuk ne de abartıydı;
sanki bu günler için de söylenmiş; ne tuhaf rastlantıydı!?...
’Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi’ diye haykırıyordun...
Sevgiyle açılmıştı resminde ellerin,
doğru bildiklerini düzeyli bir dille-kimbilir kime-
anlatıyordun ...
Baktım, yazının altında boynu bükük kırmızı bir karanfil;
belli ki elle çizilmiş;
efil efil esen yelle değil
solgun renkleriyle sayfaya dalından koparılarak düşürülmüş ...
Saydım, tam 16 yıl olmuş aramızdan ayrılalı,
hain pusularda bir sabah acımasızca katledileli...
Cinayetini planlayanlar korunuyor olmalı ki hâlâ bulunamadı
halkının önüne gerçek katiller bugüne dek konulamadı...
Yakalananlar ya kuklaydı ya da ucuz tetikçiydiler;
gerçek caniler belli ki perdenin en gerisindeydiler...
Umutlarımızı söndürdüler seni bizden zalimce alarak
yarınlarını çaldılar halkının, yüreklere korku salarak;
karanlığa gömdüler ülkeni, her yanında ışığı boğarak...
’Seni asla unutmayacağız ve unutturmayacağız’...