8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
860
Okunma

Gözlerimi Filistinli kadının çığlığıyla açtım. Bütün gece uyuyamamış, sabah 8’den sonra ancak uyumuştum. Haliyle öğle saatlerinde uyandım. Yarı uyku yarı uyanıklık halinde haberlerde gördüğümüz o Filistinli kadın içimden çığlığı bastı. Kulaklarımda ve vicdanımda nasıl yerleştiyse çığlığın yankısı hala devam ediyordu sanki. Arapçayı çok iyi bilmiyorum ama sanırım "Eynel Müslimîn" diye haykırıyordu.
MÜSLÜMANLAR NEREDE?
Sahi neredeydik? Kaçımız şeytanın oyunlarıyla ve nefsin labirentleriyle boğuşmuyoruz? Elhamdülillah Müslümanım diyen kaçımız gerçekten hayatımızın merkezine dinimizi koyuyoruz? Kendimi de içine alarak yakın çevremden başlayıp yavaş yavaş daireyi büyüttüm. Baktım, inceledim, başım eğildi utançla.
Kimimiz rızık derdinde; Rızkımızı veren Rabbimizin onu teminat altına aldığı ve onun izni olmadan rızkımızın ne eksileceğini ne de artacağını bildiği halde yoğun bir endişe içinde. Hayat gündeminin merkezine ekonomik krizi oturtmuş, onunla yatıp kalkıyor. Endişeler, karamsar tablolar ve görünen gerçekler onun gündemini öyle bir meşgul ediyor ki başka şey düşünemiyor bile.
Kimimizin gündeminde yaşantısı var.
"Akşama ne yemek pişireceğim",
"Yeni çıkan temizlik robotu pahalı ama çok güzel",
"Yeşil kazağım var ama rengi bu pantolonuma çok uymuyordu, vitrinde gördüğüm harika, onu da almalıyım",
"Akşama fenerin maçı var, yenmemiz lazım rakip takımı, galibiyet bizim olmalı",
"Yılbaşı gecesi ne yapsak, bu sene evde oturmayalım, güzel bir program yapıp coşalım, seneyi iyi karşılayalım",
"Oğlum var yaa, bir kız gördüm acayip bir şey, öyle güzel ki aklım başımdan gitti, muhakkak benim sevgilim olmalı",
"Saati de kurdum sabah namazına ama uykum çok tatlı geliyor,5 dakikacık daha uyuyayım",
"Okumam lazım, okuyunca çalışmam lazım güzel bir hayat yaşamak için, ALLAH affeder inşALLAH ama okumamayı göze alamam, o kadar yıl okuduktan sonra okuduklarım boşa mı gidecek, devlet kapısı en rahat ve güvenilir yer, ne yapayım başımı açmam lazım",
"Tamam, peygamberimizin sünneti ama bu zamanda sakal bıyık hiç hoş görünmüyor, hiç modern değil",
"Ne olacak ki, çocuk seviyor, büyüyünce sihir, peri, cadı diye bir şey olmadığını öğrenir. Hem bütün gün yoruldum şimdi kim oynayacak onunla, bırak oyalansın sevdiği dizilerle",
"Kadıncağız da çok yoksul ve aç görünüyor. Yardım yapmak lazım ama elimdeki 500 lirayla bakım kremi alacaktım, kırışıklıklarım artmamalı. Kadına 1 lira versem işini biraz görür bence, hiç yoktan iyidir",
"Çocuğum önce kendinizi garantiye alın, kendinizi düşünün. Başkası için kendinizi sakın ateşe atmayın",
“Onu öyle çok seviyorum ki. Günahsa günah, ona dokunmadan duramıyorum”.
Örnekler arttıkça artıyor ama çoğu iyi yönde değil. Her geçen gün Müslümanca bir yaşantıdan uzaklaşıyoruz. Kimimizin elinde kalan sadece dilindeki Elhamdülillah Müslümanım lafı. Kimimiz yenik düşmüş dert ve acılarına, depresyonlar içinde ruhunu karartıyor. Rabbinin ben size kaldıramayacağınız yükü vermem sözündeki bilinçten uzak dertlerin altından kalkamayacağını düşünüyor. Kimimiz kendini harmanlamış, Müslüman gibi ibadet edip gayri Müslim gibi yaşıyor. Kimimiz Gazze’ye düşen bombalara bakıp, bu Araplar zamanında Osmanlıyı sırtından vurmuştu, haktır onlara diyor ve düşünemiyorlar o bombaların Arap oldukları için değil Müslüman oldukları için onlara atıldığını. Kimimiz meydanlara çıkıp "Kahrol İsrail" diye iki slogan atınca vicdanımızı rahatlatıp günlük hayatımıza geri dönüyoruz.
Boşuna haykırma Filistinli bacım.
Sen ve kardeşlerin orada bombalarla ölürken bir yerde şanslısınız. Karşılığında büyük bir mükafat kazanıyorsunuz, Şehadet! Biz kendi nefsinin labirentlerinde kaybolan kardeşlerinin her gün maneviyatları bombalanıyor, vicdanlarımız ölüyor, imanımız can çekişiyor, ruhumuz kanıyor ama bunları görecek basiretimiz kalmamış. Tüm dünya Müslümanları toplu bir katliamdan geçiyoruz hem de yaşadığımızı zannederken.
Kulağımda çığlıklar, kalbimde çığlıklar, her yanım yara bere. O kadın değil bağıran. İçimde en temiz kalmış, en bozulmamış yerim nereyse oradan geliyor bu çığlıklar.
Müslümanlar neredesiniz?
Sahi neredeyiz? Ne zaman hayatımızın eksenine dinimizi koyup o merkezde yaşayacağız Rabbimizin rızasına kavuşmak için. O içinde debelendiğimiz ve bir türlü kurtulamadığımız bataklıklarımızı kurutup, labirentlerimize bizden önceki büyüklerimizin ve Peygamber efendimizin yol haritasını ışık yapıp ne zaman kurtuluşa ereceğiz?
Neredesiniz Müslümanlar, neredeyiz, neredeyim?