4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
732
Okunma

Eğer yine bizim medya abartmıyorsa, Irakta halkın ayakkabı cihadına desteği çok büyük olmuş gibi.
Bayrak gibi, sopaların ucuna ayakkabılar asarak gösteriler yapıyormuş Irak halkı, Bushun kafasını teğet geçen ayakkabı saldırısı ertesinde.
Silah gücü elinde diye, kendi halkını zulüm altında inim inim inleten baasçı Saddam yönetimi, işgal öncesinde ABD ye kafa tutuyor, meydan okuyordu güçlü ordusu ve silahlarıyla.
Gerçekte böyle bir ordusu, bu ordunun askerleri var mıydı çok geçmeden belli oldu.
Saddamın muhafızları dahil, o koca ordu işgalin başından itibaren ortalarda hiç gözükmedi.
Ne petrol gelirleriyle alınan onca silahtan, ne geçmişte İran ile başa çıkabilen cengaver askerlerden eser yoktu.
İşi düşmanla savaşmak olan Irak ordusu bir günde yeraltına indi sanki.
Beklentilerin aksine, yeraltı savaşlarını da çeşitli İslamcı ve antiamerikan örgütlere rica ederek adeta buhar olup uçtular.
Irak şehirleri birer birer yakılıp yıkılırken, kadınların kızların ırzları kirletilirken, çoluk çocuk, conilerin savaş oyunlarındaki sanal figüranlar gibi kurşunlanırken kılını bile kıpırdatmayan koca ordu, onca asker ne yazık ki, hiç değilse yaşanacak rezaleti görmemek adına dahi kanlarının son damlasına kadar çarpışıp, şehit olmayı beceremediler...
Bu açıdan bakıldığında, işi haber yapmak, yazı yazmak olan bir gazetecinin bu onursuzluğu kendisine yediremeyerek, adeta kendi geleceği üzerine harakiri yapar gibi tepki göstermesi, ayakkabılarını halkının zulüm görmesine sebeb olarak gördüğü Bush’un üzerine fırlatması ibretlik bir tavır olarak görünüyor.
O ayakkabılar belki Bush’a isabet etmedi ama, eminim ülkelerini savunmak için canlarını vermeyi beceremeyen belki de bundan kaçınan Saddam dönemi ordusunun karargahına bomba gibi düşmüştür...
Küçücük bir tepkiden etkilenip sokağa dökülen çaresiz, yöneticilerinin ve ordusunun ihanetine uğramış Irak halkının acılarını kaç gün dindirebilecek acaba?
İşgalciler ayakkabıları kıçlarına vura vura Irakı terketseler dahi şehadet şerbetini içmekten kaçınan ordularının, yüreklerinde bıraktığı sızıyla ne kadar yaşayabilecekler?
Çarpışarak yok olmuş bir ordunun arkasından, işgalcilerin zulümlerine maruz kalsalardı, yürekleri bunca kanar mıydı acaba?
Gözünü kırpmadan şehadet şerbetini içebilen askerlerimiz, şehitlerimiz olması ve kendilerini defalarca şehit cenazeleriyle ispat etmiş olmaları yüreğimizi ferahlatsa da, kardeş, müslüman Irak halkı için üzülmemek elde mi?
Allah yardımcıları olsun...