4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1110
Okunma
‘Şair, şiir yazandır.’ derler. Peki, ‘şiir nedir?’ Bu soruya günümüze kadar gelen tüm eliyüzüdüzgün kalemler hiç yoktan iki çift laf etmişlerdir ve gelecektekiler de edecektir.
Şiir, tüm bu söylenenlerin kıyısından köşesinden parçacıklar alıp yamalı birkaç beylik sözü dizeler ardına saklamak değil midir?
Şairi, şiir yazan kişi olarak tanımlamanın yanında kendi deneyimleri ile okura yol gösterebilen ve bunu, bir görev saymanın ötesinde elindeki enstrümanlar ile meydana getirilen kâh ulu orta bir dünya kâh gizli saklı bir cennet veya cehennemi – bu elbette şairin ruh haline bağlı değişebilen bir olgu – birebir okurda yaratabilen kişi olarak da tamamlamak gerek. Yani yaşanılanı karşıdaki bireye de yaşatabilmek veya görüleni bir daha akıldan çıkmayacak derecede karşıdakine gösterebilmek.
Şiir, anlatım özellikleri bakımından kollara ayrılır. Kimi şiirler anlatmayı sever kimi şiirler ise göstermeyi. Kimileri açık seçiktir kimileri dizeler ardında saklanır. Kimilerinin başı, ortası ve sonu vardır kimilerinin ne başı bellidir ne de sonu. Kimileri ‘a’ der bir şeye kimileri ise ‘b’. Bu, şairlerin kişisel özelliklerinden kaynaklı bir çeşitliliktir düşüncesindeyim. Elbette farklılıklar olacaktır ki olmalıdır da.
Şiir, şairlerin gözünde verdiklerini düşündükleri ve aynı şiir, okurların gözünde alabildikleri kadardır. Biraz önce dile getirdiğim iki zıt kutup için meydana gelen ortak payda ne kadar fazla alanı kapsar ise şiir amacına o kadar hizmet etmiş olur. Okur olarak bizim görevimiz bir yanda şiirin dizelerinde görülen anlamsal ibarelerin neler olduğu ile ilgilenmekken diğer yanda da şairin dizeler arasına veya arkasına gizlediği anlamları çıkarmaya çalışmak olmalıdır diye düşünürüm hep. Şiirleri incelerken veya irdelerken bu iki düşünceyi harmanlamayı yeğlerim. Asıl zevkli olan da bu iki zıt kutup arasındaki toprak altında kalan ve tırnaklar ile bir arkeolog titizliği gösterip bunları gün ışığına çıkarma çabasıdır bence.
Bir yandan da şiir, şairin panoramasıdır. Bu hâl, kimi şiirlerde şair tarafından kontrol edilebilen ve hatta birebir şair tarafından yönlendirilebilen bir keşmekeştir ancak günümüz şiirlerinde bu keşmekeşe pek rastlanmamakta. Genel olarak şair, dizeleri peşi sıra dizer ve ‘okur, bunlar içinden ne alırsa ben O’yum’ der. Fakat şiir, kalemi bilinçli bir şekilde oynatanların tekelindedir ve bir adım sonrası böyleleri sayesinde görülebilir.
Şiir, şair ve bu ikisini aynı anda okuyanı kendi tümcelerim ile tarife çalıştım ancak ne demiş Rüya Tanrı’sı: ‘Yolu bilmekle o yolda ilerlemek farklı şeylerdir’.
Serkan Canbolat
Edebibakış Sokağı - Aralık 2008 Atölye/biz Çalışması
Konu: ’Şiir Üzerine Düşünceler’