9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
739
Okunma

Çocukluğunuzda siz de bayramlarda hediyeler alır mıydınız?
Ben mendil zamanından geliyorum, ütülü katları arasına harçlık gizlenmiş.
Ya da bir çift çorap yolladı beni geçmişime, üç beş gün öncesinden saklandığı karanfil kokulu çekmecelerden çıkarılan, bayram sabahları.
Yarın yine bayram.
Geçmişin acı tatlı bir sürü izi olan, koyacak bir yeri kalmamış da heryerden taşan sevgisini, çekilen etlerine rağmen tabiata direnen kabarmış damarlarında taşıyan bir el aktardı mı yanaklarınızdan hiç?
"Ah evladım, nasıl da habersizsin dizlerine çökecek dermansızlıktan, dört gözle beklediğin derin uykun için kendini yatağına atıp da, bir türlü uyuyamamanın ne demek olduğundan?
Nasıl da savunmasızsın, çevrendeki kalabalığın çekildiği, yalnız geleceğinin kaçınılmazlığı karşısında?
Ne kadar biçaresin, zamanın ruh dünyandan kaldıracağı talaşlara karşı ve ne kadar güçsüzsün cevherini örten cüruflardan silkelenmekten?"
der gibi, çukuruna çekilmiş gözlerin müşfik bakışlarıyla karşılaştınız mı hiç?
Yoksa şayet, gidin bu bayram uzaktaki annenizin babanızın yanına...
Ninenizin, dedenizin gönlünü alın.
Hatta komşunuzun, hatta hiç tanımadığınız çocukların ninelerine sarılıp öpün...
El alın yanaklarınıza onlardan.
Güç alın gözlerinden.
Çünkü sizin daha çok ihtiyacınız var buna...
Herşeyden daha çok...
Kaymakam Yıldız, 3 çocuk ve 10 torun sahibi olan, 5 nesli gören 102 yaşındaki Hatice Aktaş’ı bayram dolayısıyla ziyaret etti. Yıldız’ın elini öperek “Bir isteğin var mı, ben kaymakamım, sana yiyecek göndereyim, kömür vereyim” teklifinde bulunduğu yaşlı kadın, “Oğlum, buraya kadar geldin, beni bahtiyar ettin. Allah sana hacıya gitmiş gelmiş sevabı yazsın. Ben hayatta haram yemedim. Çocuklarım bana bakıyor. Sen git yardımını fakir olanlara yap, onların duasını al” dedi.(foto ve haber yenisafak.com.tr/Gundem/?t=06.12.2008&i=154563)