Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
göğercin
göğercin

sürgün çocuklar

Yorum

sürgün çocuklar

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

953

Okunma

sürgün çocuklar

sürgün çocuklar

kökleri batık kentlere uzayan ağaç gibiydi gözleri taşlara sıkışmış bir ülke..
bağ evlerini, üveyikleri anımsatan bir yanı vardı yine de. yavaşça oturdum yanına. ellerini giderek daha hızlı vurmaya başlamıştı yeşil çuha örtülü masaya.
- iyi görünmüyorsun mehmet, ne oldu?
- ne olsun, sabaha kadar hastane bahçesinde yatsan, sen nasıl olurdun ki?
bu kaç yıllık taragedyasıydı! ama, böyle suları ihtilale hazır sarnıç gibi görmemiştim hiç onu. belli ki, başka yaralarda üşüşmüştü üşümüşlüğüne, sırtının, boynunun ağrılarına..belki nehir havzalarına gitmişti; gübresiz, yağmursuz çocukluğuna..
annesi, üç yaşındayken ölünce babası yetiştirme yurduna vermişti mehmet’i. sonrasında yaprak kendini düşüren dalı bağışlamadı hiç; sonbaharı rüzgarları ne denli hesaba katsa da.. kolayca unutup yeniden kaynaşmıyor kendi insanlarıyla sürgün çocuklar.
yetiştirme yurtları: bağışların, bağışıklık kazandığımız duydumduymazlık mikrobu sayesinde kolayca cebe indirildiği, çocukların da az çok doyurulduğu yetimhaneler..ve zaman zaman okuduğumuz haberler: ’öksüzlere dayakla eğitim! kız çocukları zengin işadamlarına pazarlanıyor..’ sonrası belli bir yaştan sonra kapınan kapılar..
’bak, her şey senin; hava, yağmur, toprak kokusu, açlık ve yalnızlık bedava.. koş, kucakla dünyanı!’
hiç mi yoktu gizli pınarlar gibi yüreğini akıta akıta orman çocuklar büyüyen öğretmenler bu yurtlarda? vardı.. afyonlu bakışlarıyla üstümüze gelen kentlere yalım gibi yürüyen ’sürgün çocuklar’ yetiştirdiler.
ah ki ah!
bu derinlik ancak delirtmeye yetti çoğunu. yurtlardan çıkar çıkmaz; ne hangi heyelanla geldiklerini soran oldu ne de hangi suyun izine gittiklerini..öğrendikleri her şey onlarla alay ediyordu sanki; paspas yaparken, halde küfe taşırken, jeton satarken..
anımsadıklarım yormuştu beni. mehmet’i de eski nehir havzalarından çekip almak istedim.
- hani, ethem’le ev tutuyordunuz ne oldu o iş?
öfkeyle avuçlarını vurdu masaya;
- depozit, üç aylık kira eder bin beş yüz ytl . üstelik sigara satan iki bekar adama kim ev vermek ister ki...
- ben konuşurum emlakçıyla..
- zaten çok geç. ethem bir akrabasının yanına sığındı. tek başıma kümes bile tutamam.
ben bir şey yapamamanın umarsızlığı içinde ondan sıkılmaya başlamıştım, o da benden. eskilere daldık yeniden: tekin vardı bir zamanlar, topkapı hali’nde hamal. bize gelirdi akşamüstleri söyleşmeye, koltuğunda ’das capital, martin edeni eluar’dan şiirler..
konuşur, konuşurduk... çok istedim ona yardım etmeyi.. bir iş bulduk. dağ otları gibi büyümüş bir çocuk, üzerine sosyalist rüzgarlar..asi, şıvgın gibi. hiçbir işe tutunamadı. ortadan kayboldu sonra. bir gün çok acı bir haber aldık: akıl hastanesine yatmış kendi isteğiyle. dış dünyaya uyum sağlayamadığını, dostlarının başına dert olmak istemediğini söylemiş. hepimiz ağlamıştık duyunca ’ suları sızan bir testi gibi’.
öfkeyle yeniden konuşmaya başlayınca yanımda oturduğunu anımsadım mehmet’in:
- siz, şimdi bizim ne istediğimizi sanıyorsunuz aydınlardan: iş mi, ekmek mi, ev mi? bize bakacak paranız olmadığını biliyoruz. kendi başınızda daha büyük dertler olduğunu da.. biz kimliğimizi istiyoruz, kabul görmek istiyoruz..
- bu çevrede kimse seni incitecek tek şey söylemedi bugüne kadar..
- yanlarında konukları varken selam bile vermiyorlar ama.. gözlerinin beni dışladığını hissediyorum..karnımızın doymasına gelince; ağır konuşacağım kusura bakma..işsizlik, çürüme dev gibi büyürken siz bin parçaya bölünmüş, birbirinizi suçlayıp duruyorsunuz. bu nasıl halkı düşünmek böyle?
- beynime elektrik verilmiş gibi sarsıldım. bu muratsız toprakların hayırsız bulutu değiliz biz, olamayız. çoğuz, bilinçli ve duyarlıyız; gelecek tufanları sezebiliyoruz..derneklerde, platformlarda, kültür merkezlerinde farklı seslerden, farklı ezgilerden bir orkestra büyütebiliriz. tüm dağlar ve denizler dinlemek için susuncaya dek söyleyebiliriz türkülerimizi, karışırız çavlanların sesine kimseler durduramaz bizi..
bütün nisan bulutları birleşin. senin gözlerin gri diye yalvarıyor kuru dallarıyla o ağaç: istersen yaşatırsın beni!..


mehmet ertesi yıl öldü. 28 yaşındaydı. aşırı tepkisel yapısı yaşamak zorunda kaldığı koşulları daha fazla taşıyamadı.
tekin akıl hastanesinde yatarken erzincanlı bir gençle arkadaş oldu. sonra onun kızkardeşi ile tanışıp evlendi. bir kız çocukları var. iş hayatına hiç uyum sağlayamadı. sürekli kavga edip, iş değiştiriyor. ailenin yapıcı tutumu ayakta tutuyor. onlara çok bağlandı. kayınbiraderim. kayınpedrim sözü dilinden düşmüyor. yine çok kitap okuyor..
feodal sığınaklar yeni yaşam biçimleri için mantıklı çözüm olmasada şanslı’sürgün’ tekin. koruyucu bir ailesi var (!)


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sürgün çocuklar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sürgün çocuklar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sürgün çocuklar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
PeniaEos
PeniaEos, @peniaeos
16.2.2010 10:54:49
kanayan bir yaraya parmak bastığınız için teşekkürler
keşke bu yarayı iyileştrmesi gerekenler de okusalar.
insan hayatının bu kadar değesiz olduğu bir zamada birilerinin kasaları dolarken inanın bu gibi yaralar hep kanayacaktır
sevgiyle kalın
miNa..
miNa.., @mina--
11.1.2009 15:10:05
hazin ama gerçek... bu çocuklarımızın ne zaman gerçekleri yaşama bahar gibi düşecek? kimi töreye kurban gidiyor kimi büyükşehirlerin aldatıcı ışıklarında yok oluyor.. ve bizler sadece okuyoruz okuyoruz.....

içtenlikle kutluyorumm...
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
25.11.2008 16:11:13
Beğeni:
0
Okunma:
953
Yorum:
2
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL