3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1542
Okunma
Yeni bir öğretmendim bu ilçenin kadim okulunda.Sıfatım gereği her dem mutluluğun söylevi olarak girip çıktığım sınıflarda gerçekten mutlu olmanın gayretkeşliği içindeydim.Sınıflar arasında pür neşe ve muhabbet mekik dokurken bir gün girdiğim ilk kademe öğrencilerimden Sümeyra’yı ödevini kontrol etmek için yanıma çağırdım.Sümeyra sessiz ve anlamı hüzün takılı bakışlarıyla gözlerini çevirip aslını söylediğinde ben dudaklarından dökülecek gerçeği hissetmiştim sanki.Dedi ki; öğretmenim ben ödevimi yapmadım çünkü annem ve babam boşanıyorlar.Yani öğretmenim annem ve babam artık bizim aile bütünlüğümüz, yaşam gücümüz olmamaya karar verdiler diyordu yüzüne giyindiği haliyle.Tamam dedim Sümeyra,sanki olağan bir fevkaladelikmiş gibi yaşana şey.Güya olayın vahametini,içi acıtan,burkan halini önemsemeyerek onun daha çok acı duymasının önüne geçecektim.Tamam da sen bu ödevi ne zaman yaparsın bu durumda dedim.Öğretmenim bu hafta yapamam dedi.Çünkü bu hafta annemle babamın mahkemesi var.Kendimi savaş hallerinde kelepire mal kapatmaya çalışan Yahudi tüccarlar gibi hissetim.”Ya ne zaman yaparsın” diye sorgularken Sümeyra’yı.Sümeyra sustu.Susmasıyla söyledi meramını.Anladım ve peki otur yerine dedim. O sanki bir umudu daha yerinden edilmiş gibi ayaklarını sürüyerek yerine gitti…
Daha sonraki hafta Sümeyra daha sınıflarına girer girmez,daha ben selamlamadan sınıfı, öğretmenim dedi yaptım ödevimi…Peki az sonra bakarım dedim.Ama o sabretmedi geldi masanın önünde dikilmeye başladı.Elinde defteri ve yüzünde gölgeli bir sevinç vardı.Farkettim.Sınıf defterini imzalar imzalamaz defterini yüreğini sermek istercesine önüme açıverdi.İşte dedi ödevim.Benim üzüntümden,daha önemli saydığınız ödevi yaptım işte dercesine koydu defterini.Baktım ve yine o olayın zorluğunu ona hissettirmemek niyetiyle ne oldu annenle babanın durumu Sümeyra dedim.Ayrıldılar dedi.Babam küçük abimi alıp İstanbul’a gitti dedi.Onları özlüyor musun diye gereksiz ve laf olsun kabilinden sordum.Evet öğretmenim dedi çok özlüyorum.Haksızlık karşında akla gelen öfkemle bende kahrettim hayata onun adına.Ah dedim hangi sebep bu masum meleğin kalbini incitmeye mazeret olabilir…Ana baba olmanın hakkını verememiş tanımadığım bu iki insana buğzettim kızımın hissettiklerini yüreğimin içine doldurarak.
Sonraki günlerde teneffüslerde okul bahçesinde göz göze geldik Sümeyra ile.Bana çok şeyler söylemek istercesine baktı hep.Ve bir gün yine derste o yerimi göğümü debremleten sözü fısıldadı kalbimin kulağına.Derse girmiş selamlamanın arkasından sınıf defteriyle meşgulken bir ev kedisi gibi yanıma sokularak kalbini taşıran bir heyecanla söyleyivermişti.”Öğretmenim ben babamı çok özlüyorum ya işte o zaman gelip size sarılabilir miyim?”Sizi yanağınızdan öpebilir miyim? Öğretmenliğin en ağır yükünü omuzlarıma bindirip hadi şimdi nefes al dercesine…
Elbette dedim sevmenin harbiliğini kuşanıp yüreğime, elbette kızım bundan onur duyarım ben dedim,diyebildim.Sümeyra beni aklarcasına,öğretmenliğimin ibresine tavan yaptıran bir buseyi yanağıma kondurup koşarak sırasına gitti.Ben samimiyet ve sadakat güzellikleri dirilten bu öpücüğün etkisiyle Sümeyra’ya baktım gözleri ışıl ışıl yitirdiğini bulmanın pür sevinci içinde bana bakıyordu.Çok şeyleri en güzel söyleyen bu nazarın tembihlerini tutmamı öğütlüyordu.