4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1153
Okunma

HER APTAL MUTLUDUR
İçinde bulunduğumuz şu durumda APTAL olabilmenin mutluluğa giden yol olduğu kanaatine vardım.
Yazar, kendi toplumunun saygı, sevgi, takdiri yetmemiş, yabancıların sırtını sıvazlaması için millî değerleri ayaklar altına almış, Nobel’e uzanmaya çalışıyor.
Esnaf, “günaydın” diyeni kazıklamanın yolunda.
Memur, mesai saatinden bir üç dakika kaytarabilmenin hesabını yapıyor.
Amir, makamında eşine-dostuna kahve-çay ikram ederken kasılabilmenin mutluluğunu yaşıyor.
Polis, CMUK ‘un çıkmazına girmiş, suçlunun avukatının olup, kendisinin adeta suçluymuş gibi el-pençe divan duruşunun onursuzluğunu hazmetmeye çalışıyor.
Doktor, altı ay önce apandisit ameliyatı yaptığı hastasına “apandisitiniz iltihaplanmış, alınması gerek” saçmalığını nasıl yaptığını arkadaşlarına anlatırken kahkahadan yukarıdaki kristal avize sallanıyor.
Erfelekli Osman bakkala çorapsız gittiği gerekçesiyle kızını kızılcık dalıyla döverken, dün Sinop’a inmiş Hacer, kızının eteğini beş parmak daha yukarı çıkarmasının daha uygun olacağını söylüyor.
Büyük işadamı JB marka viskiden başka içmezken, yine büyük ses sanatçımız ADİDAS tan başka spor giysi giymeyi aşağılık sayıyor.
Hırsızlık, gasp, tecavüz,
Eskiden bir tek politikacı kuyuya taş atar, diğerleri o taşı cıkarmaya çalışırlardı ; şimdi hepsi atıyor, millet çıkarmaya çalışıyor.
Özel hastanelerde protokolün ne olduğunu kendisi de bilmeyen kişiler doktorculuk oyunu oynuyor.
Yuvalar bir NATAŞA için hallaç pamuğu görünümünde.
Çevre kirliliği için yapılan çalışmaların tümü göstermelik.
Yapılan evlilikler, kurulan arkadaşlıklar sahte.
Irak konusunda samimiyetsiz samimiyetler ortada.
Caddeler İngiliz caddesi, lokantalar İtalyan lokantası.
Basın, gayri ciddi.
Cinsellik havaya, suya, toprağa yamanmış.
Balon, balon, balon...
Ne yazık ki bunlar bizim toplumumuzda KOKUŞMUŞLUK bile değil...
Bu durumda aptal olabilmek için, aptal kutusu syretmek en güzeli. Belki bir gün olumsuzluları görmemeyi, düşünmemeyi öğrenir, mutlu oluruz...
Size ne söyleyeyim mürekkek yalamadığınız halde bu toplumun size mürekkep yalamış gibi takdirle baktığı aydınlarımız;
Eksikleri size havale ediyorum; siz yazın aşağıya. Ama sizler de tembelsiniz; değil yazmak, yazıyı bile okumaktan yarısında vazgeçtiniz.