bir garip keloğlan
bilmeden hangi taşın altına koyduğunu elini yolundan oldu
bu diyarlara seninle daldı
daldı ve kaldı

"naptım ben
amanin boo"

oysa seyrederken ne kadar da akılboşaltıcı saçma salak sahneler gibiydi
şimdi özdeşleştikçe bileğimdeki saat bile sıkar oldu
saf oğlan
kel oğlan
amanin boo
salak oğlan

sen kimsin
sen hangi yaraya merhemsin
hangi kanayana kabuksun
bak sen kendi yoluna
düşürme heybeni
saftın oğlum sen
salaktın sen
vay be
yalnızlık ne kadar mutlulukmuş
yalnızlık seni tanımdan
senden habersiz yalnızlık
varlığından habersiz
yokluğundan umursuz
ne kadar mutlu bir yalnızlık
...

memleketi kurtarmak ne kadar hoşmuş meğer
dertsiz günlerin dertleri ne kadar tatlıymış
ardına içten gülüşleri ekleyebildiğin topuna sövebildiğin
olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibiyse eğer
bu da sıhhat
cihandaki en büyük devlet kendinsin diyor ya dünya kendisine kalmayan atam birnevi
işte bu nefes sıhhat istiyor atam
ruhuna sıhhat dolular ve boşlar arasında nefs mutmain olmuyor
ilacı da biliyor akıl
lakin basireti bağlı misali
gözü açık uyuyor mu ne

salak oğlan
durdun
takıldın
kandın
kaptırdın
parçalarını bıraktın
ne kaldın
ne gittin
ne yaptığın belli değil
ne istediğini unuttun
yittin be oğlum
çetin dünya sınavı
bu da finallerden biri
sen de
tembellerden
hade
aşkı uzattın hayırlısı

artık
alışkanlığı olmayan bir ağzın almadığı edepsiz sövgüler kaplamışken kafanın içindeki yankı duvarlarını
düşünceler de sağlıksız
fiilleri de ona vur

içimi açabileceğim bir abiye ne kadar da çok ihtiyacım var itirafını tekrarladıkça kendime
öyle bir abiye ki
hem benim abim olacak
ciddiye alacak derdime derman olmak için deli divane
hem de unutacak beni
istediğim zaman unutacak ve birdaha hatırlamayacak
ki
hala benim abim olarak kalabilecek
derdimi anlatabilecek bir kulağa ihtiyacım bakteri gibi çoğalıyor

uzun bir otobüs yolculuğunda
alışkın olmadığım üzre
yanımdaki amcayla konuşmam gibi
anlatacağım
anlatacağım
durmadan
8 saat 10 saat
dinleyecek
cevap verecek
yol gösterecek engin aşk tecrübeleri bana
geçerken yanından
yolüstündeki papatya tarlalarına dalacağız hülyalarımdan
uzun bozkırın sonundaki tepeye koşacağız yaklaştıkça uzaklaşan
sonra donüp koltuğa oturacağız tekrar ter içinde
27 28
cam kenarı kimindi
ne farkeder amca sen dinle yeter
dinleyecek
vay diyecek
suratıma tükürecekse tükürecek
sonra durmayacak anlatacak
kıza kıza alnındaki damarları şişmiş
ve durağıma geldimde 28 boş kalacak 27 den el sallayacak bana
ve birdaha belki öbür dünyada
ah amca
nerdesin
gel de dinle beni bişeyler anlat dur de git de hastasın sen de iyi yaptın oğlum de
if then else
döngüsünden beter
programda hata var
sonsuza girdim duramıyorum dönüyorum amca

keloğlandım ben
bilmezdim
bir anda
aşırı dozda aşk yüklendim
gönül bünyesi ne kadar sağlam ki

aşkla altınvuruş
sabahlar
akşamlar

hangi taşın altına koydum ki