1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1290
Okunma
Sevgili öğretmenler,okuma alışkanlığının kazandırılması için birazcık mesleki deneyimi olan her arkadaş bu konuda bir şeyler yazabilir veya uyguladıklarını yazarak paylaşabilir.Mesleki deneyimi olmayanlar bile kendi öğrencilik dönemlerinin iyi alışkanlıklarından yararlanabilirler.En azından kendileri bu alışkanlığı edinmişlerse,bu alışkanlığın nerede,ne zaman ve nasıl başladığını göz önüne getirerek öğrencileri için yararlı projeler ortaya çıkarabilirler.Sınıf ortamında uygulanmış,hayata geçirilmiş okuma projeleri her zaman değerlidir.İnsanlara çok ideal telkinlerde bulunmak ,telkinlerin içindeki ideallerin hayata geçmesini sağlayamıyor maalesef.İşte yaşanmışlıklara,uygulanmış olanlara önem atfetmemin sebebi de burada : Sözde kalmamış,harekete dökülmüş olmakta.Çok hoş olmasa da yaşadığımız toplum hâlâ bin nasihatten değil,bir musibetten anlam çıkarıyor.Bu musibetin anlamını biraz zorlarsak , sözde kalmayan,uygulamaya dökülen olay,vaka gibi anlamlara da ulaşabiliriz.İşte ben de mesleğimin on beşinci yılında tutarlı ve kalıcı bir kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için aşağıya yazarak sizlerle paylaşacağım bir uygulamayı gerçekleştirdim.
Sınıf Seviyesi : İlköğretim üçüncü sınıf.
Sınıf Mevcudu : 3o
İlk Aşama : Niyetinizi öğrencilere hiç duyurmadan sınıfınızı beş grup olarak düşünüyorsunuz.
Öğrencilerinize birinci ve ikinci sınıfta verebildiğiniz kitap sevgisi,okumaya karşı istek , heyecan ve buna benzer motive edici çalışmalara bağlı olarak oluşmuş sınıf seviyesini göz önünde bulundurarak beş tane kitap seçiyorsunuz .Seçtiğiniz bu kitapların beşini de önce kendiniz okuyorsunuz.Kitapları okurken aklınızda tutmanız gerekli olan şey,bu kitapları sınıfta öğrencilere tanıtacağınız,ilgi ve istek uyandıracağınız düşüncesi olsun.Buna göre gerekli notlarınızı alıyorsunuz.
Kitapları okuyup,notlarınızı aldıktan sonra kesinlikle bir dersmiş hissi yaratmadan,öylesine, sanki tesadüfmüş gibi her gün bu kitaplardan birini gündeme getiriyorsunuz.Öyle ki çocukları kitabın adını ve yazarını merak edici bir kıvama getirmeniz gerekiyor.Bu aşamada hepsi bu kadar.tanıttığınız beş kitap bitince çocuklar sizden bu kitapların adını sorar,yazarını sorar,” öğretmenim ne olur,bunları okuyalım” der.Kimisi almaya kalkışır.Siz başka bir şeyden,yani projenizin bütününden asla söz açmıyorsunuz.Çocuklar iyice meraklandıktan sonra ,bunu hissettiğiniz zaman artık ikinci aşamaya geçebilirsiniz.
İkinci Aşama : Bu aşamada çocuklara, kaç gündür anlattığınız bu kitaplardan birini seçmelerini,seçtikleri kitabın adını bir kağıda yazıp,kağıdın arkasına da kendi adlarını yazmalarını isteyiniz.Sonuçlar size ulaşınca tanıttığınız bu kitaplardan her birini en az üç öğrencinin istemesi gerekiyor.Eğer kimi kitap veya kitaplar hiç istenmemişse,bu kitabı ya siz iyi tanıtamadınız yada gerçekten çocuklar sevmedi.Siz öğretmen olarak kitaba güveniyorsanız,kitapla ilgili bir motivasyon çalışması daha yaparak,kararınızı verin ve her kitabın çevresinde altışar kişilik gruplar oluşturmaya çalışın.
Üçüncü Aşama : Gruplar oluştuktan sonra bildiğimiz küme çalışması başlar.Her grup kendine bir amblem (logo),slogan bulabilir.Her grubun ilk aşamada başkanı,sözcüsü,eleştirmeni ve diğer gruplara soru soracak olanı olabilir.her grubun görsel tasarımcısı olabilir.Bunlar sınıfınızın düzeyine göre değişkenlik gösterebilecek şeylerdir.Mutlak değillerdir.Grupların hazırlık çalışmalarının bittiğine inancınız oluştuysa diğer aşamaya geçebilirsiniz.
Dördüncü Aşama : Bu aşama velilerin motive edilmesi sürecidir.Velilerinizle toplantı yapıp amacınızı ve hedefinizi açıklıyorsunuz.Her birinden altı adet olmak üzere beş kitap seçtiğinizi,kitapların adını,kitaplarla ilgili tanıtıcı bilgileri velilerinizle de paylaşıyorsunuz.Velilerden mutlaka şimdi yazacağım şu desteklerin sözü alınmalı.
Kitaplar okunduktan sonra hangi grup sunum yapacaksa o grubun velileri,sunumdan sonra kokteyl şeklinde pastalı börekli vs.bir ziyafet düzenlemeliler.Bu mutlaka sağlanmalı.Çünkü her sununun ardından çörekli,börekli bir ziyafet çocukları oldukça iyi motive etmekte,hatta o günü iple çekmelerine neden olmaktadır.Bir günde sadece bir sunum yaptırmanız gerekiyor.Hangi grup sunum yapacaksa o gruptaki çocukların velileri sunumu izlemek için hazır bulunabilirler.
Beşinci Aşama : Hangi grup kitabını kaç gün sonra ve nerede sunacaksa,bunlar belirlenir.Her grubun sunacağı kitabın kapak fotokopisi çektirilir.Çektirilen bu kapak fotokopileri guruplara dağıtılarak her guruba sunacağı kitabın kapağını orijinaline veya kendi zevklerine göre boyamaları,süslemeleri istenir.Süslenen bu kapaklar yarım ve çeyrek kartonlara yapıştırarak afiş hazırlanır.Bu afişte kitabı sunacak gurupta yer alan çocukların adlar,sunum yapacakları gün ve yer yazılarak belirtilir.Şunu kesinlikle unutmayalım : Her kitabın sunumu mutlaka başka bir mekanda yapılmalı.Kütüphane,toplantı salonu,semt kütüphanesi,uygunsa yakın bir kafe vs. mekanlar ayarlanabilir.
Altıncı Aşama : Bu aşamada sunum başlar.Sunumlar daha önce ayarlanan bir takvime göre yapılır.Öğrenciler sıkılmıyorsa her gün peş peşe bir kitap sunumu yapılabilir.Böylece beş günde beş kitabın sunumu bitmiş olur.Eğer öğrenciler sıkılıyorsa üçü bir haftada,ikisi diğer haftada yapılabilir.İlk sunumlarda öğretmen çok sıkı hazırlanmalıdır.Öğrencilerin kitabın hepsini anlatmaya kalkıştıkları olabiliyor.Bu durumda öğretmen,kafasında bir “ Kitap İnceleme Planı” bulundurmalıdır.Onları susturma tarzına girmeden arada bir tatlı sokuluşlar yaparak çocukları, kitabı nasıl anlatacaklarına dair fikir sahibi kılabilir. Kafalarda oluşan kitap inceleme planları,bir kitap anlatılırken aşrı savrulmaları önler.Çünkü anlatım iki uçlu bir süreçtir.Her anlatımın bir dinleyicisi vardır.Anlatım dinleyicilere de sıkıcı gelmemelidir.Çocuklar ilk anlatım sırasında bu tarza doğru bir motiveye yönlendirilmelidir.Bunun içinde ilk anlatımlarda öğretmenin çok iyi bir kitap inceleme planını kafasında oluşturması gerekiyor.
Bu ilk sunumlar çok önemlidir.Hani derler ya “Nasıl başlarsa,öyle gider.” işte bunu bilerek ilk sunumlarda öğretmen model koyucu olduğunu unutmamalıdır.İyi bir anlatıcının da,iyi bir eleştirinin de,iyi bir dinleyicinin de modelleri bu ilk sunularda verilecektir.çocukların ilk örneğidir bu.Bu ilk örnek iyi ve doğru konulursa,acele edilmez,sebatlı olunursa ileride öğretmene iş düşmeyecek bir okuma -eleştiri süreci de kendiliğinden başlayacaktır.Şunu unutmayalım : Okuma alışkanlığı kazandırılırken dinleme ve eleştirme alışkanlıkları da kazandırıyoruz.Bu alışkanlıkların sonucunda öğrencilerinizden sadece yazarlar değil,eleştirmenler,estetler de çıkabilir.
Yedinci Aşama : Bu aşamada birinci tur anlatımlar bitmiş,ikinci tur anlatımlar için gruplar arası kitap değişimi süreci başlamıştır.İkinci sunumlarda her grup bir başkasının kitabını okumuş olduğu için,eleştiri grupları da ortaya çıkar.Yani ikinci anlatımlarda artık bir eleştiri grubu vardır. Bu alanda öğretmene iş kalmamıştır.Öğretmenin yapacağı şey,ikinci tur anlatımlarda ,anlatıcı grubun hemen karşısında özel bir yer ayırarak eleştiri grubunu oturtmaktır.Her gurup sınıfça seçilen bu beş kitabı okuyup sunana kadar anlatım süreci devir daim şeklinde süre gider.
Değerlendirme Süreci : Gruplardaki bütün öğrenciler,öğretmenin belirlediği bir “ Kitap İnceleme Planını” sunum gününe kadar hazırlamak zorundadırlar.Sunum günü ,öğretmen sunumu yapan grubun kitap inceleme planlarını mutlaka inceleyip,onaylamalıdır.
Öğrenciler sunum yaptıktan sonra, tahtaya sunumu yapan öğrencilerin adı yazılmalı ve dinleyici öğrencilerden arkadaşına en az bir,en çok beş yıldız vermeleri istenmeli.Her öğrencinin aldığı yıldız,tahtadaki adının karşısına yazılmalı.Böylece öğrencilerin birbirini değerlendirme,muhakeme etme,akıl yürütme süreci yaşamaları da sağlanmış olur.Diğer taraftan velilerinin karşısında kötü anlatarak az yıldız almak istemeyen öğrenciler üzerinde de bir motivasyon etkisi yaratır bu değerlendirme.
Değerli öğretmenler,çağımız görsel çeldiricilerin yoğun ve baskın olduğu bir çağ.Bilgisayar oyunlarının,belgesellerin,dizilerin,sidilerin ,parkların,oyuncakların olduğu bir dünyada çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak belli bir zaman ve enerjiyi gereksinen iştir.Bunu kavrayamayan öğretmen tipi maalesef okumayı hâlâ özel bir süreç olarak düşünemiyor.Bu öğretmen tipinin ödevlerine dikkat edince “ Türkçe’den şunu yap,matematikten şunları hazırla,fen bilgisinden şu sayfadan şu sayfaya kadar oku,sosyal bilgilerden şu şu sayfaları incele ve kitap oku.” notuyla karşılaşırız. Bu anlayış maalesef okumayı 25.saatte yapılacak iş olarak algılıyor.Çünkü kendisi bir okur değil en azından.Okumanın gereksindiği o özel zamanla hiç cebelleşmemiş.
Hayır değerli öğretmenim,hayır! Nasıl her maddenin bir kütlesi ve hacmi varsa;her okumanın da gereksindiği bir zaman dilimi ve enerji ağırlığı vardır.
Son söz olarak diyorum ki : Okuma alışkanlığını kazandırma süreci ayrı bir ders olarak planlanmalı ve müfredata girmelidir.Yoksa diploması çok,okuma alışkanlığı yok bir toplum olarak,onca emek harcayıp edindiğimiz diplomaları değersiz tutmaya devam etmiş olacağız.
Vahdettin Yılmaz