6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1786
Okunma

Sevgiliye...
Ah sevda kokan kadın neden bu kadar geç çalmak zorundaydın kapımı. Bu kadar uzun mu olmalıydı ayrılığımız ve senin kokunu ben asla duymamalı mıydım. Ellerinden tutup da adı batasıca şehirlerin katilleri sakladığı sokaklarda yürümemeli miydim.
Ben yaralı kurt misali acıdan kendi yaralarımı ısırırken ve aramızda onca engel varken neden bu kadar çok sevmeliydik biz. Daha duymadan sıcağını kokalamadan saçlarını ne kadar da sevdim seni. Karanlıkların ötesi bir yol bulup sana gelmek istiyorum şimdi. Nasıl anlatsam sevgili ben ben olduğum için değil ben sen olduğun için varım lakin bunu ne kader nede ...
Şimdi bakıyorum gelip gecen arabalara insanlara belli belirsiz her şeye senden önce ve senden sonra diye ayırmaya kalkıyorum yaşamımı lakin senden önce diye bir şey yok açıkçası senden önce ne varsa yasanmış benliğimden.
Gülüm kaderi kime şikayet edeyim böyle yazılmış bizimkisi diyerek boş da veremem lakin ben seni öyle sevdim ki.
Biliyorum halini ve halinin içindeki karanlık karabasanları dünyanın sana ne acılar yaşattığını. Ama beni de sor be sevgili beni de şimdi bu kadar yakınken sesine kokuna adına tenine pes edip gidersen ben ne yaparım hiç düşündün mü. Yani bırakırsan beni sensiz geceleri gündüzleri hiç olmazsa senin varlığını bilerek uyanamazsam. Ya da günün her hangi bir saatinde seni düşünüpte hüzünlenemezsem ne işe yara ki bu beden.
Şimdi gözlerinde yaş sesinde hüzün ellerinde engeller pes etmekten söz eder oldun peki sevgili pes edersen bırakırsan yaşamayı kapatırsan lal i zifire. Gece gece olmaktan çıkar gündüz kahkahalarla dalga geçerse bizle ne anlamı var yaşamanın.
Kadın ben seni öyle böyle sevmedim şair oldum şiir yazdım serseri oldum adam dövdüm. Ama hiç böyle sevmedim. Tenler tanıdım kadınlar gördüm benim olanları da oldu olmayanları da her bir yaşamda bir yaşanmışlık bıraktım.
Ama ben senin gibi sevmedim kimseyi.
Pes edersen pes ederim. Ve eğer bu kadar kolaysa bu gidişler git kadınım beni maziye göm ve git...