4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
955
Okunma

Üniversiteye
ilk başladığım zamanları düşünüyorum da, ne büyük hayallerim varmış diyorum…
Hukuk fakültesine başladığım ilk gün hala aklımdadır…
Ailemin beni kapısına kadar bıraktığı okul, yeni ve yabancı insanlar, farklı bir düzen ve yurt odalarında devam edecek 5 koca yıl…
Jospen’le okulun ikinci yılının, ikinci yarısında tanışmıştım… Tipik bir alman kızıydı, aslen Polonyalı olduğunu söylerdi hep… Sarı saçları ve karmaşık duygulara sürükleyen farklı göz rengiyle bunu ispatlarcasına salına salına dolaşırdı okulda…
İlk başlarda pek dikkatimi çekmese de hayatımın aşkı olacağı daha sonraları beynimde iyice yer etmişti…
O saçları ve gözleri unutmam mümkün değildi… Jospen’le kütüphane odasında tanışmıştım, kitaplara olan ilgim ikimizin bir araya gelmesini sağlamıştı… Ortak bir noktamızın olduğu dahası ortak noktalarımın çok olduğu daha sonraları ortaya çıkacaktı…
Arkadaşlığımız kısa sürede kitap ve kütüphane arkadaşlığını aşıp, yanan bir ateşe dönüşmüştü. Onunla beraber olduğum zamanlar en hızlı ve en sıcak geçen zamanlardı… Bana biri bu anları unut dese, bunun için işkence yapsa asla unutamam, reddedemem…
Jospen’in rahatsızlanıp okuldan uzak kalmasıyla benim derin işlere bulaşma zamanım müthiş bir zamanlama ürünüdür… Uzaktan yönlendirilen bir uçurtma gibiydim.
Sanki benim ve yakınımdakilerin hayatını birileri yönlendiriyordu… Bu paranoyadan kurtulup gerçeğe dönmemi kısa sürede sağladılar…
Sağladılar diyorum, çünkü;
Birilerinin dikkatini çekmiştim… Kitaplara ve tarihe olan ilgim, araştırmacı ruhum ve sınır tanımazlığım birileri tarafından izlemeye alınmıştı…
Böyle durumlarda bir erkeğin azmini ve cesaretini kıracak tek şey bir kadın olabilirdi ancak…
Ve bu kadın Jospen’di… Hayatımdan birileri tarafından bir süre uzaklaştırılması gerekecekti ve bu boşlukta hayatımı yönlendirenler tarafından sinsice doldurulacaktı…
Hayatımda yaptığım en büyük hata Jospen’i yüz üstü bırakıp, milliyetçi duygularımın bir deli ordusu tarafından pompalanmasına izin vermek olmuştur…
Evet, suçluyum hakim bey… Onu ben öldürdüm…
İlk cinayetim hukuk fakültesini bitirip bir işe yerleştirildikten sonraki ikinci ayımda olmuştu. İşi elime yüzüne bulaştırmıştım… Fakat arkam da bulunan güç o kadar büyük ve kudretliydi ki ismim bile duyulmadan kapalı bir duruşmada aklanmıştım…
Aslında işi tam olarak yapmıştım, temizlenmesi gereken bir hedef yok edilmişti… Benim dışımda gelişen çevresel şartlar sebebiyle bazı aksilikler olmuş ve yakalanmıştım.
Etrafımdaki muazzam güçse, tereyağından kıl çeker gibi beni alıp kurtarmıştı…
Gönüllü olarak özel kuvvetlere katılmıştım, bu hukuk fakültesinden önceki zor dönemlerimde edindiğim kötü bir deneyimdi…
Bana faydasıysa çok iyi bir nişancı olduğumu öğrenmek olmuştu… Özel kuvvetlerde bir süre görev yaptım daha sonra özel nedenler belirtip ayrıldım… Burada elde ettiğim muazzam konsantrasyon gücü, her türlü ortama adapte olabilme güdüsü ve keskin sinirlerim her türlü görevin üstesinden gelebilmemi sağlamıştı ve sağlayacaktı…
Parlamak üzere olan bir yıldızdım ben…
Gökay Birkan SUCAKLI ’ Alen