2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
843
Okunma
Âşıklar bir gün bir evde toplanmışlar. Her bir âşık da aşk yolunun tehlikeli yollarında sebat ile yürümüş ve sevgilileri uğrunda bütün sıkıntılara seve seve katlanmışlar.
Âşık olunca bir kişi elbet değişir hayata bakış açısı. O daha farklı bakar, daha başka görür ve hayatı daha bi hayat gibi yaşamaya çalışır. Bütün gayret âşıklığın hakkını vermek yönündedir. Ve âşığın en büyük vasıflarındandır vazgeçmek, kendisi muhtaç bir vaziyette iken başkasını kendine tercih etmek. Bu iş merhamat yüklü, ince bir kalbin işidir gerçi ama âşıktan, âşıklardan daha merhametli kim vardır şu yeryüzünde...
Evet âşıklar toplanmıştı dedik ya, aşkın deminden vururlar, vururlar, vururlar... Evi bir aşk kokusu alır gider. Ve vakit gelir bir sofra ortaya konur. Ama gel gör ki sofrada bulunan yiyecek herkese yetecek gibi görünmemektedir. Ev sahibi âşık bütün âşıkların sofraya oturduğunu görünce mum`a aşk dolu nefesinden bir nefes yollar, mum sönüverir. Karanlık bir oda, ortada bir sofra ve sofranın başında yedi tane âşık...
Kaşıklar çalınır, ağızlar oynatılır ve bir müddet sonra tekrar mum`a ateş verilir. Ortalık aydınlandığında manzara âşıklara yakışan türdendir. Sofraya konan ekmek, yemek öylece durmaktadır. Zîra hiçbir âşık ekmeğe, yemeğe el sürmemiş ve diğer âşıkları kendilerine tercih etmişlerdir.
Evet, işte âşık olmak zor iştir efendim...
Kendinden geçmeyi gerektirir ve başkasını kendine tercih etmeyi...
Vesselam...