3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1301
Okunma
Çoğumuz (genellikle de erkekler) duygularını saklamanın daha doğru olduğuna sanıp ne kadar yanılıyoruz değil mi? Oysa SEVGİ beslenmeli, karşılıklı özveriyle desteklenmeli. Her gün yeni bir sürpriz için çaba sarf edip sevgiyi yaşatmak için emek vermeli. Ama ne yazık ki ilişkilerde garanti gözüyle bakıp hiç emek harcamadığımız gibi hesapsızca tüketip,har vurup harman savuruyoruz sevgileri.ne yazık!!! Oysa ne zor bulunur seviler. Özellikle karşılıklı olanı yakalamak ne küçük bir olası. Ama kaybetmek ne kadar kolay ve çabuk. Koca bir sevginin katili oluveriyoruz çarçabuk. Bence sevi katilleri de yargılanmalı ve cezaya çarptırılmalı. Çünkü kapanması ve onarımı olanaksız bir ton yara bırakıyor ardında. Sonra bir ton da yaralı insan. Öleceğiz zannedip ölmüyoruz acısından. Ama sürüm sürüm sürünüyoruz. Sonrasında yeni sevdalara kuşkuyla bakıp olası mutluluklara kapatıyoruz pencerelerimizi. Korunmak adına anlamsız kaçak güreşler daha da yoruyor insanı.Şöyle kararlı,tutup koparıverecek, ayaklarımızı yerden kesecek kadar cesur birini bekleyip ömür tüketiyoruz. Bir de bakıyoruz ki yolun sonuna gelivermişiz. Ne çabuk geçmiş zaman. Ne kolay tüketilmiş sevdalar. Ne hesapsız harcayıp,ne derin yaralar açmışız. Bir o kadar yara da biz edinmişiz hayattan. Hayatın son durağında,mevsim çoktan kışa dönmüş, gelecek vasıtayı bile kestiremez olmuşuz. Neyin adına peki? Ahhhh korunma içgüdüsüyle sakladığımız seviler ahhh…Üstelik taze tüketilmesi gerekirken saklamaya kalkıştığımız, hem de saklama koşullarına da uyulmadığından çürümüş, kokuşmuş, çürüdükçe de etrafını çürütmeye devam eden, tümörleşen, duygudepocukları ne çok canımızı acıtmış. Bize sunulmadan bayatlamış ve sunulduğunda da besin zehirlenmesine yol açmış seviler." Hayat, ne bayat" noktasına gelmişiz bu yüzden ve ne kadar geç kalmışız hayata. İşte hayat bu. Ben de galiba "Hayat, ne bayat" noktasında, gelecek vasıtayı kestiremiyorum artık.