Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Sema Aksu Meydancı
Sema Aksu Meydancı

ÜÇ

Yorum

ÜÇ

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

973

Okunma

ÜÇ

Kapı gıcırdayarak aralandı.
Bakıştılar.
Sarıydı teni, bitkindi. Tedirgindi bakışları. Yattığı yerden ağır ağır doğruldu.
“Geldi mi?”

Başını sallıyordu adam. Tedirgindi bakışları.

Koyu renk perdeleri sımsıkı örtülmüş havasız odaya, adamın elini tutarak girdi küçük çocuk. Kıvır kıvır kestane rengi saçları, uzun kirpiklerinin gölgelediği kocaman ela gözleri vardı. Korkuyordu, çok! Ayaklarını sürte sürte ilerledi odanın ortasına. Adam elini bırakmış, aralık kapının ardında bekliyordu, soluksuz.

Kadın çocuğun girdiğini görür görmez hışımla dönüp uzanmıştı yine yatağa.

Korkuyordu çocuk.
Arkasına baktı, cesaret için aradı gözleri adamı, babasını.
Gülümseyerek başını sallıyordu babası, devam etmesi için cesaret veriyordu küçücük aralıktan.

Kafası öne düştü, gözlerine yaşlar doluştu, minik parmaklarını iç içe geçirip destek aradı bir eli diğerinden.
“Anne?” dedi en sonunda, “Çok özür dilerim.”
Sessizce ağlamaya başladı.

Aylar sonra karşılaşmalarının bu kadar sessiz olacağını tahmin etmemişti. Yine eskiden olduğu gibi boynundan koklaya koklaya öper, sımsıkı kucaklar, saçlarını okşarken, “Yavrum!” der sanıyordu. Çok özlemişti, çok. Bir adım ötesindeydi ama gidip dokunamıyordu bile. Aylardır günbegün çoğalan özlemini gideremiyordu bir türlü. Aynı gün hayatındaki en değerli iki kişiyi kaybetmişti. Birine ulaşmak asla mümkün olmayacaktı. Ama diğeri için de şansını yitirmek üzereydi. Geri dönüp hızla oradan kaçmak isterken duvar gibi dikildi babası karşısına. Bakışları yükselerek buluştu babasının gözleriyle. Sevecendi. “Hadi,” dedi olabildiğince sessizlikle. Döndü ve yatakta boylu boyunca uzanmış annesine baktı, sarsılıyordu bedeni, ağlıyor olmalıydı.

Büyümeliydi, şimdi, şu anda, şuracıkta! Bu kez kendisi gidip başlatmalıydı annesiyle arasındaki sevgi diyalogunu. Küçük adımları hızla ilerledi. Ona, annesine doğru. Kendine dönük sırtına usulca dokundu. Minik parmakları dolandı üstünde.

Sarsıntı durdu. Parmakların gezintisi durdu.

Çarçabuk doğruldu kadın. İkisinin de yüzüne hiç bakmadan çıktı odadan.

Kadının bıraktığı boş yataktaki fotoğrafa baktılar; kıvır kıvır kestane rengi saçları, uzun kirpiklerinin gölgelediği kocaman ela gözleri olan bir çocuk fotoğrafıydı bu.

Mutfağa gidip hızla kapıyı çarptı kadın. Doğruca tezgâh üzerinde duran bıçaklıktan en büyüğünü aldı. Kapıyı kilitledi. Ağlıyordu. Elindeki bıçağı şah damarına dayadı. Durdu. Ölmek istiyordu o da. Bundan sonrasını nasıl yaşayacağını bilmediğinden ölmek istiyordu, tıpkı oğlu gibi. Onun yanına gitmek, cennetin ışıl ışıl ovalarında onunla sarmaş dolaş yuvarlanmak istiyordu.
Peki ya diğeri?

Altı yıl önce doğdukları gün canlandı gözünde, elindeki bıçak hâlâ boynuna dayalıyken. Hemşirenin kucağında girdiklerinde odaya, ayırt edememişti ikisini birbirinden, o kadar benziyorlardı ki. Mutlulukla kucaklaşmıştı eşiyle, artık dört kişilik bir çekirdek aileydiler.

Şimdi üç kalmışlardı!

Üç ay önce, o lanetli akşamüstü kalmışlardı üç kişi.

Çamaşır asıyordu balkonda. Oğulları, yaşam kaynağı ikizleri, canının iki yarısı yavruları oynuyordu içeride.
Çığlığı duydu! Bedenini, beynini yırtan çığlıkla, soluk almadan vardı içeriye. Yoklardı! Hâlbuki en son salonda bir çizgi film karşısında bırakmıştı onları. Televizyona kaydı gözleri, kılıçlarıyla savaşan iki yaratığa bakıyordu, aklı durmuştu, sessizdi ortalık çok sessiz. Mutfağa yürüdü, korkusu esir almıştı her yerini. Mutfak kapısının aralığından yerdeki bir öbek kanı gördü. Kendini unutmuş bir halde, çığlık çığlığa daldı mutfağa.
Toprak’ın cansız bedeni yerde yatıyordu, elinde hâlâ sımsıkı tuttuğu bir bıçak vardı. Çınar’ın elindeki bıçak ise kanlıydı, Toprak’ın başucuna dikilmiş duruyordu kıpırtısız.

Sonrasına dair hatırladığı tek şey, “Kılıç Savaşları filmini oynuyorduk,” diyen Çınar’ın sesiydi.

Üç ay olmuştu. Üç aydır nasıl yaşadığını ve nasıl yaşayacağını bilemiyordu.
Biri Toprak, diğeri Çınar.
Uzun ömür sürsünler diye koymuştu adlarını. Oysa ömür boyu çekeceği vicdan azabıyla Toprak’ın mezarı başından ayrılmayacaktı şimdi Çınar. Tıpkı mezarların sadık dostu çınar ağaçları gibi. Hata kendisindeydi, çok yanlış isimler seçmişti.

Boynuna dayalı bıçağı indirdi. Canının yarısına, öbür yarısını feda edemezdi. Kilidi açtı, mutfaktan çıktı.
Az önce uzandığı yatakta yan yana oturmuştu baba oğul. Elini uzattı, kuruladı gözyaşlarını Çınar’ın. İp gibi inen gözyaşları durdu. Aylar sonra annesinden kendisine uzanan ellerin mutluluğuyla gülümsedi.

Eğildi kadın, bakışları kilitlendi. Başını saçlarına dayadı. Kokladı derin derin. Ve fısıldadı;

“ Yüreğimin sağ yanı için sol yanını da harcamak üzereydim. Yaran iki kez açılacaktı. Hadi gel, yaralarımızı el ele saralım, birlikte. Üç kişilik bir aile olarak seni yarına hazırlayalım…”

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Üç Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Üç yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÜÇ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sema Aksu Meydancı
Sema Aksu Meydancı, @semaaksumeydanci
15.4.2008
Fikret Tazal ve Adnan Bilgiç,
Yorumlarınız için teşekkür ederim. Nice paylaşımlara...
Adnan Bilgiç
Adnan Bilgiç, @adnanbilgic
15.4.2008
Ve fısıldadı;

“ Yüreğimin sağ yanı için sol yanını da harcamak üzereydim. Yaran iki kez açılacaktı. Hadi gel, yaralarımızı el ele saralım, birlikte. Üç kişilik bir aile olarak seni yarına hazırlayalım…”

of, of, of
yüreğimin içlerine kadar işledi :(
harika bir anlatım, ve halkulade bir öyküydü yaşadığım.

Teşekkür ederim efendim size
bu güzel eseri, bizlerle paylaştığınız için.

Saygılarımla
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
14.4.2008
Mükemmel bir anlatım,mükemmel bir öykü.
Tebriklerim yazara.
Sema Aksu Meydancı
Sema Aksu Meydancı, @semaaksumeydanci
12.4.2008
Doğru, annelik başkadır ama keşke her anne için bunu söyleyebilsek.
Değerli beğenininiz için teşekkür ederim.
Sevgiler...
ozlem_91
ozlem_91, @ozlem-91
12.4.2008
Çok güzel bir hikaye tebrik ederim. Hep anne yüreği bambaşkadır derler ya onu buldum bu hikayede. İnşallah bir gün bende böyle ustaca bir öykü yazabilirim.
Sevgiler...
Sema Aksu Meydancı
Sema Aksu Meydancı, @semaaksumeydanci
12.4.2008
Ustalık için daha çok yol kat etmemiz gerek ama sözleriniz ve beğeniniz için beni memnun etti, teşekkür ederim.
Sevgiler...
kadircelik
kadircelik, @kadircelik
12.4.2008
Yüreğimi titrettin be kardeşim,ANA deyince bizde akan sular durmaz mı? içli,insanı alıp bi yerlere götüren duygu yüklü yazının sahibini kutluyorum,ustalığınız karşısında eğiliyorum,saygıyla efendim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL