6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1516
Okunma
Üzerinden kaç anı geçerse geçsin dilsiz, elini yüzünü süren evin sahiplerinden habersiz solan perdeler… Bir cundanın güne bakan manzarasında, bilir misiniz cadde üzeri kaç hayatın şahidi?
Makadam taşlı yollarından geçerken efeler bir bir, selama durur tülün cama en yakın işleri. Terazisinde yoğurt satan, bakraçlarından süt veren esnafın alın teri çilesini de okur, kenar mahalle dilberlerinin işvesini de… Bilir de ses çıkartmaz ev sahiplerine… Önünde vita kutularında çoğalır sardunyalar, kokusu kuşları kaçırırda, perdeler yarenlik eder o toprakla karışık bitki nefesine.
Evin beylerini bekler hanımlar o perdelerin en ince kıvrımlarına tutunup da, akşam olur el ayak çekildiğinde yine ışığı dışarının karanlığından onlar korur. Gelir zaman geçer gider, evdekiler bir bir yeni yuva için çeker gider, kimileri bu dünyadan göçer gider, onlar yine de hep hazır ol vaziyette ayakta kalırlar.
Renkleri solsa da, yüzleri hiç eskimez, bunca şey bildiklerinden midir bu kadar asil duruşları bilinmez… Bir yalnızlık kokusu siner ki üzerlerine, kaç kalıp sabunla yıkarsan yıka, gitmez…
Elif SEZGİN