1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
735
Okunma
Yepyeni bir gün...
Niye hep yepyeni deriz; taptaze, sımsıcak, güzel mi güzel... Hep ‘en’ lere ‘daha’ lara doğru uzanır sözcüklerimiz. Yeni bir güne başlamışızdır, yepyeni bir gün deriz. Acaba bir şeyleri değiştirmek istediğimizden midir?
Farklı olmak...
İçimizde bir yerlerde hep bu istek vardır, dışa vurmak istemediğimiz.Yeni başlayan bir günü yepyeni yaparak o yepyeni günde farklı olmayı, farklı bir şeyler yapabilmeyi başarmak. Bu mudur sözcüklerimizin gerçekten arkasında yatan sır...Belki biz bilmeden zihnimizdekileri açığa vuruyoruzdur bu sözlerle; donuk, pervasız bakışlarla...Açığa vuruyoruzdur anlamadan, düşünmeden, söylediklerimizin anlamını irdelemeden, açgözlülüğümüzü açıkça göstererek, biraz da şımarıklılıkla...
Daha güzel, bundan da güzel ...Bulabildiğimize şükretmenin tersine daha iyisini buldum düşüncesinin insanı tatmin eden yüzü...Bizleri de çeken bu serzeniş herhalde.
Simdi de sözcükleri değil, yüklü oldukları anlamları değil, gerçekleri pekiştirelim zihnimizde; şımarıklığın, ücra köşelerde kalmış belli belirsiz ve biraz da saflıkla ele verdiğimiz düşüncelerimizde barındığını söyleyerek...
Öyleyse hadi, yepyeni bir güne sımsıcak bir çay, taptaze bir ekmek ve güzel mi güzel bir kahvaltı ile başlayalım; inatla, manayı idrak etmek istercesine...