BÖLÜM I

Kayıp olduğuma kendimi ikna etmeye çalışıyorum.
Kayıpsın sen kayıp.Yoksun şu an itibariyle dünyada.
Rüyandasın rüyanda.

Ne kadar söyledimse de ikna olamadım.Aklımdan geçenleri kabullenememiştim.
Nasıl oluyordu da rüya olmayan şey karşımdaydı.
Ve bana doğru koşuyordu..

Garson ;
iki çay yanında iki de su ,suların biri demli olsun,.
Beş yıldır rüyalarımda aralıksız peşinden koştuğum,
her telefon çalışında acaba o mudur ? diye, nefesimin tutulduğu,
reklam arası duraklamalar gibi hayatımı kesintiye uğratan sen evet kesinlikle o sensin.

Ve ...
hiç değişmemişsin…
Aşklarını karıştırdığın gibi .Suları da karıştırdın.
Biraz daha sabır etseydin.Demli suyu içmeseydin ben onu ayılmak için başıma dökseydim.
O zaman da acele etmiş ,saf diye Mehmet i tercih etmiştin…
Oysa sana delice aşık olan bendim.


Hasan:
Sen de hiç değişmemişsin ha bire yorum yorum yorum .
Bak ben susuyorum ve gözlerine bakıyorum..
Rüyalar senin.Ama ben seninim, dalman için çok dil dökmene gerek yok ,
ellerim elinde iken daha önce yapamadığın şeyi yap ve sadece gözlerime bak…

“Dil tutulması nedir ,yaşayacaksın.”




BÖLÜM II

Tatlım
Hadi kalk bir tanem çayı ocağa koydum ben,
Hadi tatlım uyan artık doğru ekmeğe…

Tamam aşkım bir saniye.
En heyecanlı yerindeyim.
Gözlerinin içine bakacağım,
dilim tutulacak,çözüldüğünde ;
Sana benimle evlenir misin ? diyeceğim.
Anlayacağın ;
Az kaldı ,birazdan uyanacağım.


Üç çocuğumuz var,
hala uyanamadın şu rüyandan,
kıskanıyorum…

Çocuklar bugün babanıza su dökme sırası kim de?







AHMET ERTAN GÜRBÜZ 11.04.07