8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1870
Okunma
Seni çok seviyorum anne.
Seni özlemek gibi bir işkenceye yıllarca katlandım. Resimlerinle; ağlaya, ağlaya öpüp uyuya kaldım ömrümün hemen her gecesi. Anneler gördükçe içimde en kuytu yerlere çekilerek ve içlenerek yaşadım.
Seni seviyorum anne.
Çocukluğumda, çok gece bana gelişini düşledim… öyle ki bu düşler minik yüreğimin sancını hafifletiyor; ertesi gün ve daha ertesi günlerin çekilecek hasretine hazırlıyordu. Çok gece düşledim sabahına sana kavuşmayı ve çok sabah kandırıldım; çocukça şakalara sarıldı sarmalandı senin geldiğin yalanı.
Seni seviyorum anne.
Hiç eksik etmedim seni sevmeyi. Sadece seni değil babamı da sevdim, özledim her gece. Nasıl tüttünüz burnum ucunda… onca çocukluk çağımda ve sonrasında. Hayatımda sadece sizi sevdim ve acılar içindeydim üstelik kanayan yüreğimi kendim sardım her defasında. Sevmek gözümü korkutmuştu. Sizden başkasını hiç sevmedim… sevemedim.
Seni seviyorum anne.
Yine de güzel anılarımı biriktirdim bebek çağlarımdan. Sağlam, dört ya da beş anım var hiç unutmadığım. Gerisi, beni hak etmediğim hasretlere, özlemlere, kimsesiz uzun yıllara attı ve ben sana kimsesiz uzun zamanlarımdan sesleniyorum; seni çok seviyorum.
Seni seviyorum anne.
Bana ayrıldığınızı söylediğiniz o gün vardı hani… dışarıda oyun oynuyordum, koşturmaktan kan ter içinde kalmıştım… “haydi yemeğe” diye beni de çağırdın. Küçük soframızı kurduk. yüreğime vereceğiniz acıyı hafifletmek içinmiş meğerse onca leziz yemek… ben yiyiyordum her şeyden habersiz. Her zamanki gibi başucu radyomuz açıktı. İbrahim Tatlıses’in şarkısı “Gurbet Treni” çalıyordu babam birden yüzünü kapadı ve hıçkırmaya başladı.
“Babam ağlıyordu utana sıkıla.”
Donup kaldım; ağzımda lokma.
Sende başladın ağlamaya.
Lokma yutulur muydu
Ayrılık durmuşken boğazımda.
“Ağladık. Öpüştük. Sarıldık”
Kurumuş yapraklar gibi
Bir ayrılık sofrasından
Kimsesiz yıllara savrulduk
Seni seviyorum anne.
Evimizden gittiğin gece, hani evimizde seçtiğin, bizimken, senin kalacak eşyalar taşınırken, çaresizlikten uyuyor numarası yaptığım gece… içimi öyle parçalıyordu ki; parça, parça gidişin… hiç halim kalmamıştı, beni yormuştu sizi sevmek. O gecenin sabahında babam ve ben senin yıllarca sürecek yokluğuna uyandık. O çok sevdiğim çizgi filmleri seyrettiğim televizyon, soğuk betona serdiğimiz halı… parça, parça giderken senin kalacakları bir yalnızlığa taşındılar yani biz iki kişi kalmıştık.
“Sen yoktun… onların yokluğu nedir ki!?...”
Seni seviyorum anne.
Sen gidince ben çokça hasta oldum. Hasta olduğum için okuluma devamsızlıklarım oldu. Kendimi yüreğimin en kuytu yerlerine çektim yokluğunda. Senin bıraktığın yalnızlığa başka bir çocuğun annesi gelip yerleşti tahtına. Hatıra defterime yazdığın gibi “Anne olmak doğurmak değildir yavrum” cümleni getirip aklıma, devamında öğütlediğin ve izin verdiğin gibi “Anne” dedim. Ama o seni hiç sevmedi anne. Sözleri beni yaraladı. Seni savunmak istediğim her defasında kovuldum. Babama üzüldüm o üzülünce benim kalbime bıçaklar saplandı kederimden bir çok kez öldüm. O hatıra defterimi hem okurdum hem ağlardım. Geçmişimle birlikte kaybolup gitti o hatıra defteri.
Seni seviyorum anne.
Bildiğin gibi her sene başka bir ilde okula gittim. Sizden ayrı o yıllarda ne öğrendiğimi de bilmiyorum. Arkadaş bile olamadan sıra arkadaşımla, ben okul değiştim. Beni en çok üzen anılarımdan birini ilk kez anlatacağım dinlemelisin benim için çok önemli; Sırf sana benzediği için tarih öğretmenime başka bir sevgi besliyordum. Hiç aktif değildim derslerde ama onun dersinde aktif olmaya çalışırdım çünkü sana benziyordu ve ben onu senin yerine o seneki özlemimi hafifletsin diye koyacaktım ta ki annem gibi baktığım bu öğretmen tahtaya kaldırıp, tüm hayranlığımla ona bakarken sorduğu soruya yanlış cevap verdiğimde yüzüme hiç beklemediğim bir anda indirdiği tokat ile beni yeniden içimde en kuytu yere atmıştı. İşte o günden sonra sadece senin beni seve bileceğine eğer sende sevmiyorsan beni hiç kimsenin sevmeyeceğini düşündüm; yaralarımı görebildikleri halde. İnanılmaz yaralanmıştım. Kimseye anlatmadım anlatacak kimsede yoktu zaten.
Dert etmiştim bu tokatı yüreğime ve bu gün hatırladıkça ağlarım; şimdi olduğu gibi ve içimden hep şunu derim “oysa ben onu anneme benzetmiştim ”.
Seni seviyorum anne.
Seni seviyorum baba.
Hem de nasıl sevmekti anlatamam, anlatamam nasıl bir aşktı size duyduğum. “Doyamadığım” kaldınız en güzel, en masum yıllarımda. Sizi üzmemek için mektuplarda iyi olduğumu yazdım ama hiç iyi değildim ve gerçeği yazsam bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini kabul etmiştim… “Kelimeler, ağlayamadığı için yazıldığı gibi mutlu ve iyi kalıyorlardı mektuplarda.”
Seni seviyorum anne.
Ne olursa olsun sonunda beni bulduğun için, işe yaramaz varlığıma katlandığın için, onca yılını önce babam sonra benim uğruma harcadığın için, varlığıma tahammül ettiğin için teşekkür ederim… evet sadece teşekkür edebilirim.
“BenimCanımAnnem
BenimCanımBabam”
28/09/2oo7
AsabiŞirin