" Siz okurken bu satırları melekler uçuracak bütün topal düşleri sonsuzluktaki yuvalarına. "

Hiç tutturamadım loto en fazla üçte kaldım. Kazanamadım ki piyango arada bir amorti... At yarışlarındaysa favorim bütün atlar ikinci geldi daima..
Ne zaman balık tutmaya özensem yasak mevsimi başlar bütün sularda.. Soğuk ve rüzgarlı gecelerde içim çekilse sıcak bir şeyler düşlesem rüyalarımda kısır davranır bana... Ne zaman bir rüya görsem en şöhretli şair ben, en çok okunan yazar olmuşum şöyle, nerede çürük yumurta olgun domates varsa aynen uyanırım yüzümde dehşetle öyle... Herkes son model arabalara bindi vardı gideceği her yere.. Bense kör sağır topal dedemin sütçü beygiriyle kalakalmışım ahırda öyle...
Mendille bakakalmışım özlemle böyle... Annemden çokça terlik bolca nasihat yedim... Sonra mı ? Köşe bucak ev kaçmaca... Topallayan düşlerim hatırı sayılır aklımla pekçe seven kalbim, genç ve çocuksu dört göz halimle okumak da kadere yandı tövbe...Şimdi lenslerim göz tenimde...
Zemheride yaz, Ağustos’ta kış düşleri takılır aklıma hep beş taş oynamak, ip atlamak, şeytan uçurtmamın ipini tutmak ve çocukluğumu isterim...
Bana göre en Süpermen adam mahallemizin postacısı Ömer efendiydi kolay mıydı taşımak onca gurbet kahrını taa Alamanya’dan mektupların her halini bizim yaşadığımızı düşünürsek binlerce kilometre yol, yorulup acıkıyor sıcaklıyor ve üşüyorsun, bir de ismeden sevindirip üzüyorsun.. Ve söyleniyorsun gözü kara her boşluğa önce yüz bin fit aşağıya düşüyorsun doğru kendine... Bulutlar mı san ki buz kütlesi.. Bazen de duştur nefesi..Kıskanır mı seni güneş buluttan geçerken sen bir de saklambaç oynamak, körebe olmak ister..Ses dersen saniye adım ilerlemez..
Nasıl inanmayayım şimdi kader çekimine çivileme hakkım varken..Yumuşak iniş benim neyime.. Üzülmem ki artık asla canımla gömülsem de toprağa..
Ruhumu sonsuzluğa yuvama uçurabilmişsem eğer…

Zaman mı? Ağustos Beş İki Bin Altı
Harap olmuş yan yatar benim gibi-

Sabiha Rana

Yedi düvel gönüllere Beyaz Düşler paylaşımıdır biline !