3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1033
Okunma
Öyle yaz denince yazılmıyor gönüldeki Harun’un hazineleri kıskandıracak zenginlikte ki dizeler.
Bazen ince sızı olarak dökülüyor gözdeki pınarlardan; yaprak misali savruluyor nereye akacağını bilmeden.
Bazen dudaklar da mırıldanılıyor kendi kendine, hiç duyulmayacak ıslık sessizliğinde.
Ketum oluyor ne dile ne göze geliyor anlatılacaklar.
Kelam olup yazılıyor sarı sayfalara.
Ne anlattığından çok nasıl anlatılıyor diye bir çırpıda okunuyor.
Vel hâsıl Leyla anlatıyor da Mecnun olmadıkça öksüz kalıyor
Yakut, inci, bakır dizeler
çaylak*