0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
26
Okunma
ELVEDA VAKTİ ÜZERİNE
Elveda vakti, bir kelime değildir aslında. Bir eşiktir. Ne tam gidiştir ne de kalış. İnsan orada durur; bavul kapalıdır ama kalp çoktan hazırlanmıştır. En zor an da budur zaten: Gitmeye karar vermek değil, kalmaya inanmayı bırakmak.
Elveda vakti gelince insan susar. Çünkü anlatacak çok şey vardır ama anlatmanın artık bir anlamı yoktur. Cümleler geç kalmıştır. Söylenen her söz, sanki geçmişe atılan bozuk bir para gibidir; ses çıkarır ama kapı açmaz. İşte bu yüzden elveda sessizdir, gösterişsizdir, hatta çoğu zaman fark edilmez.
Bu vaktin bir saati yoktur. Kimine sabah olur, kimine gece. Ama mutlaka insanın içinden geçer. Bir bakarsın alıştığın sesler yabancılaşmış, tanıdığın yüzler eskimiştir. Aynı cümleleri duyarsın ama artık başka bir dil konuşuyorlardır. O an anlarsın: Burada kalmak, kendinden eksilmektir.
Elveda vakti bir kaçış değildir. Aksine, insanın kendine doğru attığı en cesur adımdır. Herkes kalmayı marifet sanır ama bazen gitmek ahlaktır. Kendini incitmemek için, hatırayı daha fazla hırpalamamak için, bazı kapıları usulca kapatmak gerekir. Gürültü yapmadan. Hesap sormadan. Kimseyi suçlamadan.
Ve sonra…
Elveda denir. Yüksek sesle değil. İçten.
Çünkü bazı vedalar duyulmak için değil, bitmek için söylenir.